BURS

BURS

30 Mart 2012 Cuma

108. YÜZ SEKİZİNCİ MEKTUP


 108. 

YÜZ SEKİZİNCİ MEKTUP

Allahü teâlâ bizi ve sizi ve bütün müslimânları Peygamberlerin efendi­sine "aleyhi ve alâ âlihi ve aleyhim minessalevâti efdalühâ ve minetteslî- mâti ekmelühâ" uymakdan ayırmasın! Tesavvuf yolundakilerin büyükle­rinden birkaçı, sekr hâlinde iken, (Vilâyet nübüvvetden dahâ üstündür) de­di. Birkaçı da, (Üstün olan vilâyet, Peygamberin kendi vilâyetidir) diyerek, Velînin "rahmetullahi aleyh" Nebîden dahâ üstün olacağının anlaşılması­nı önlediler. Fekat, işin doğrusu, bunun tersidir. Çünki, Peygamberin nü­büvveti, kendi vilâyetinden de dahâ üstündür. Vilâyet makâmlarında olan­lar, göğüslerinin sıkıntısından, halk ile birlikde bulunamıyorlar. Peygam- berlikde ise, göğüsleri çok geniş olduğundan, Hak teâlâ ile olmaları, halk ile birlikde olmalarına ve halk ile birlikde olmaları da, Hak teâlâ ile olma­larına engel değildir. Peygamberlikde, yalnız halk ile olmak yokdur. Bunun için, yalnız Hak teâlâ ile olan vilâyet, nübüvvetden dahâ üstün değildir. Al- lahü teâlâ korusun, câhil insanlar yalnız halk ile olur. Nübüvvetin şânı, şe­refi bundan çok yüksekdir. Bu sözümüzü iyi anlamak, sekr sâhiblerine güç gelir. Hâlleri doğru olan büyükler, böyle olduğunu çok iyi bilirler. Arabî mısra' tercemesi:
Ayrıca dileğimiz şudur ki, meyân şeyh Abdürrahîmin oğlu Şâh Abdül- lah ile yakınlığımız, kardeşliğimiz vardır. Babası, çok zemân Behâdır hâ­nın emrinde çalışmışdır. Oradan geliri vardı. Şimdi gözleri kuvvetden düş- dü. Behâdır hânın yanında çalışmak için oğlunu gönderdi. Bunun için siz­den de bir işâret olursa, fâide verecekdir. Vesselâm.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder