BURS

BURS

27 Mart 2012 Salı

2. İKİNCİ MEKTUP


2


   Bu mektûb, yine büyük mürşidine yazılmışdır. Terakkîlerini ve Allahü teâlânın ihsânlarını bildirmekdedir:
Kölelerinizin en aşağısı olan Ahmedin yüksek makâma dilekcesidir. İs- tihâre yapmamızı emr buyuran mektûbu, Ramezâna yakın bir zemânda Mevlânâ Şâh Muhammed getirdi. Ramezândan önce kapınızın eşiğini öp­mekle şereflenmek için vakt bulamadım. Ramezândan sonra bu şerefe kavuşmayı düşünerek seviniyorum. Yüksek teveccühlerinizin bereketi olarak, Allahü teâlâdan durmadan birbiri ardı sıra gelen ihsânların hangi birini yazayım. Fârisî iki beyt tercemesi:
Ben o toprağım ki, ilk behâr bulutu, Lutf eder, verir bereketli yağmuru. Vücûdumun her kılı dile gelse de, Şükr edemem ni'metlerinin hiçbirine.
Böyle hâlleri bildirmek her ne kadar bir atılganlık ve saygısızlık sanılırsa da ni'metlerle sevinmeyi, övünmeyi de göstermekdedir. Fârisî beyt tercemesi:
Beni toprakdan kaldıran, sultân ise eğer, Başım gökden yukarı olsa, elbet değer.
Sahv ve Bekâya kavuşmak, Rebî'ul-âhır ayının sonunda başladı. Bugü­ne kadar her ânda tam bir Bekâ ile şereflendiriyorlar. Önce Şeyh Muhyid- dîn-i Arabî "kuddise sirruh" hazretlerinin Tecellî-i zâtî dediği hâlden sah- ve ya'nî uyanıklık, şü'ûr hâline getiriyorlar. Sonra sekr hâline götürüyor­lar. İnerken ve çıkarken şaşılacak bilgiler, duyulmamış ma'rifetler veriyor­lar. Her mertebede, bu mertebenin bekâsına uygun şühûd ile ve ihsânlar- la şereflendiriyorlar. Ramezân-ı mubârek ayının altıncı günü bekâ ile şe­reflendirdiler. Öyle bir ihsânda bulundular ki, nasıl anlatacağımı bilemiyo­rum. Gücümün oraya kadar olduğunu anlıyorum. Hâlime uygun olan ka­vuşmak burada nasîb oldu. Cezbe tarafı şimdi temâm oldu. Cezbe makâ- mına uygun olan (Seyr-i fillah) başladı. Fenâ makâmı ne kadar temâm olur­sa, hâsıl olan bekâ da o kadar yüksek oluyor. Bekâ ne kadar yüksek olur­sa, sahv da o kadar çok oluyor. Sahv ne kadar çok olursa, islâmiyyete uy­gun bilgiler o kadar çok geliyor. Sahvın temâmı, bütünü peygamberler için­dir "aleyhimüssalâtü vesselâm". O büyüklerin bildirdikleri ma'rifetler de, dinleridir. Allahü teâlânın zâtında ve sıfatlarında bildirdikleri îmân bilgi­leridir. Bu bilgilere uymayan ma'rifetler sekrden ileri gelmekdedir. Şim­di, bu fakîrin üzerine yağan ma'rifetlerin çoğu, islâmiyyetin bildirdiği ma'rifetlerin açıklamasıdır ve onları bildirmekdedir. Akl ile, düşünce ile an­laşılan bilgiler, şimdi keşf yolu ile ve kendiliğinden hâsıl olmakdadır ve top­luca kazanılanlar, uzun ve açık olarak ele geçmekdedir.
Fârisî beyt tercemesi:
Dahâ söylersem eğer, çok uzun sürer, Korkarım, utanmazlığa kadar gider.
Fârisî mısra' tercemesi:

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder