BURS

BURS

27 Mart 2012 Salı

21. YİRMİBİRİNCİ MEKTUP


21.

 YİRMİBİRİNCİ MEKTUP

Şerefli mektûbunuz bu zaîf köleye geldi. Allahü teâlâ ecrinizi artdırsın ve işlerinizi kolaylaşdırsın ve özrünüzü kabûl buyursun. İnsanların en üs­tünü, en temizi "aleyhi ve alâ âlihi minessalevâti efdalühâ ve minetteslîmâ- ti ekmelühâ" hurmetine, bu düâyı kabûl buyursun! Kardeşlerime bildiri­rim ki: Ehlüllahın (Fenâ) dedikleri, ölmeden önce ölmek hâsıl olmadıkca, Allahü teâlâya kavuşulamaz. Hattâ, (Âfâk)da, ya'nî insanın dışında bulu­nan uydurma putlara ve (Enfüs)de, ya'nî insanın içinde bulunan nefsinin isteklerine tapınmakdan kurtulamaz. İslâmın hakîkatine kavuşamaz. Tam îmân elde etmesi kolay olmaz. Nerde kaldı ki, Âbidler arasına karışabilsin ve Evliyâlar derecesine kavuşabilsin. Bununla berâber, bu fenâ makâmı, vi­lâyet derecelerine atılan ilk adımdır. Bu yüksek makâm dahâ başlangıcda ele geçer. Vilâyetin başlangıcı böyle olursa, sonunun nasıl olacağını artık anlamalıdır. Başını görünce sonunun yüksekliği düşünülmelidir. Şu fârisî mısra' ne güzel söylenmişdir. Mısra' tercemesi:
Şu fârisî mısra' da öyledir. Mısra' tercemesi:
Evliyâlığın dereceleri vardır. Her derece de, birbirinin üstündedir. Çünki, her Peygamberin makâmı altında vilâyet ya'nî evliyâlık vardır ve herbirinin vilâyeti kendilerine mahsûsdur. Vilâyetlerin en yüksek derece­si bizim Peygamberimizin "aleyhi ve alâ cemî'i minessalevâti etemmühâ ve minettehıyyâti eymenühâ" kademi, ayağı altında bulunan vilâyetdir. Çünki, ismlerin, sıfatların, şü'ûnların ve i'tibârâtın Allahü teâlâda bu­lunması bakımından olsun veyâ bulunmaması bakımından olsun, karışma­dıkları zâtın tecellîsi, yalnız onun vilâyetinde olur "aleyhissalâtü vesselâm". Var olan ve varlığı düşünülen bütün perdelerin ilmde ve aynda yok olma­sı ancak bu makâmdadır ve (Vasl-i uryânî) denilen yakınlık ve tam vecd hâsıl olur. Onun izinde gidenler "aleyhissalâtü vettehıyye" bu makâmdan çok pay alırlar. Bu yüksek dereceye ve büyük ni'mete kavuşmak için onun izine sarılınız "sallallahü teâlâ aleyhi ve âlihi ve sellem"! Zât-i ilâ­hînin bu tecellîsi, tesavvuf büyüklerinin çoğuna göre, şimşek gibi çakıp geç- mekdedir. Ya'nî, Zât-i ilâhîden bütün perdelerin kalkması, şimşek gibi çok az zemân sürer. Sonra ismlerin ve sıfatların perdeliği hemen araya girer. Zât-i ilâhînin nûrlarının parlaklığı da perde gibi örter. Zât-i ilâhînin hu- zûru, şimşek gibi, bir ân olur. Zâtın gaybeti, ya'nî örtülmesi çok uzun sü­rer dediler. Nakşibendiyye Evliyâsının büyüklerine "kaddesallahü teâlâ es- rârehüm" ise, zâtın huzûru dâimîdir. Bu büyükler, çabuk geçen, hemen gay­bete dönen bir huzûra kıymet vermezler. Bu büyüklerin yüksekliği, bütün yüksekliklerin üstündedir ve bunların nisbeti, bütün nisbetlerden dahâ üs­tündür. Bunlar, zâtın devâmlı olan huzûruna (Nisbet) demişlerdir. (Bizim nisbetimiz, bütün nisbetlerden üstündür) buyurmuşlardır. Bundan dahâ çok şaşılacak şey, bu büyüklerin yolunun sonu, başlangıcda yerleşdirilmiş- dir. Burada Resûlullahın "sallallahü aleyhi ve sellem" Eshâbının yolunu tutmuşlardır. Çünki, onlar Resûlullahın "aleyhissalâtü vesselâmü vettehıy- ye" ilk sohbetinde, sonda varılabilecek şeylere kavuşurlardı. Bu ise, nihâ- yetin başlangıca yerleşdirilmesidir. Muhammed aleyhisselâmın vilâyeti, bü­tün Peygamberlerin ve Resûllerin "aleyhimüssalevâtü vetteslîmât" vilâ­yetlerinin üstünde olduğu gibi, bu büyüklerin vilâyeti de, Evliyânın hep­sinin "kaddesallahü teâlâ esrârehüm" vilâyetlerinin üstündedir. Nasıl böyle olmasın ki, bunların vilâyetleri, Sıddîk-ı ekbere bağlıdır. Evet on­ların büyüklerinden çok az Velîde de bu nisbet hâsıl olmuşdur. Fekat, Sıd- dîk-ı ekberden almışlardır "radıyallahü anh". Böyle olduğunu Ebû Sa'îd haber vermekdedir. Sıddîk-ı ekberin "radıyallahü anh" cübbesinin bu velîye geldiği (Nefehât) kitâbında bildirilmekdedir. Bu tarîkat-i aliyye-i Nakşibendiyyenin üstünlüklerinden az birşey açıklamamız, talebeyi bu yo­la teşvîk içindir. Yoksa, ben nerede, onun üstünlükleri nerede? Mevlânâ
Celâleddîn-i Rûmî, (Mesnevî)de diyor ki: İki beytinin tercemesi:
Yazık olur onu açıklamak, Lâzımdır, aşk gibi çok saklamak. Fekat söyledim ki, yol bulalar, Hasret ateşinden kurtulalar.
Size ve doğru yolda gidenlere selâm olsun!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder