BURS

BURS

29 Mart 2012 Perşembe

71. YETMİŞ BİRİNCİ MEKTUP


71.

 YETMİŞ BİRİNCİ MEKTUP 
Bu mektûb, Hân-ı Hânânın oğlu Mirzâ Dârâb için yazılmış olup, Alla- hü teâlâya şükr etmek, islâmiyyete uymakla olduğunu bildirmekdedir:
Allahü teâlâ, kuvvetinizi artdırsın ve yardımcınız olsun! İyilik edene te­şekkür lâzım olduğunu akl da, islâmiyyet de göstermekdedir. Şükrün de­recesi, gelen ni'metlerin mikdârına bağlıdır. Ni'met, ne kadar çok ise, şükr etmek lüzûmu da çok olur. Görülüyor ki, zenginlerin, zenginlik derecesi­ne göre, fakîrlerden dahâ çok şükr etmesi lâzımdır. Bunun içindir ki, bu üm­metin fakîrleri, zenginlerinden beşyüz sene önce Cennete girecekdir.

Allahü teâlâya şükr etmek için, önce Ehl-i sünnet âlimlerinin bildirdi­ğine uygun bir i'tikâd edinmek lâzımdır. Çünki, Cehennemden kurtulan, yalnız bu fırkadır. İ'tikâdı düzeltdikden sonra, islâmiyyete uygun hareket etmelidir. İslâmiyyeti de, bu fırkanın müctehidlerinin kitâblarından öğren­melidir. [Dinden haberi olmıyan, reformcu müftîden, câhil hâfızdan, din­sizlerin, gençleri aldatmak için gazetelerdeki, dîni medh eden, aldatıcı ya­zılarından öğrenmemelidir.] Bundan sonra, Ehl-i sünnetden olan, tesavvuf büyüklerinin gösterdiği yolda [Kalbi] tasfiye ve [Nefsi] tezkiyeye sıra ge­lir. Şükrün bu üçüncü kısmı, şart değilse de, fâidesi pek büyükdür. Fekat, iki önceki kısm şartdır. Çünki, islâmiyyetin aslı, temeli bu ikisidir. İslâmiy- yetin kemâli, olgunlaşması ise, üçüncü kısm ile olur. Bu üç kısm, ya'nî Ehl-i sünnet i'tikâdı ve islâmiyyetin emrleri ve tesavvuf büyüklerinin yo­lu dışında kalan herşey, sıkıntılı riyâzetler ve şiddetli mücâhedeler olsa da­hî, hep günâhdır ve itâ'atsizlikdir ve şükr etmemekdir. Hind Berehmenle- ri ve eski Yunan felesofları, çok riyâzet ve mücâhede yapdı. Fekat, Peygam­berlere "aleyhimüsselâm" uymadıkları için, Allahü teâlâya şükr değil, gü­nâh oldu. Hiçbiri kabûl edilmedi. Kıyâmetde Cehennemden kurtulamıya- caklardır. O hâlde, seyyidimizin, efendimizin, kurtarıcımızın ve günâhla­rımızın afvı için şefâ'atcimizin, kalblerimizi, rûhlarımızı tedâvî eden müte­hassısımızın, ya'nî Muhammed Resûlullah "sallallahü aleyhi ve alâ âlihi ve sellem" efendimizin yoluna ve Onun dört halîfesinin yoluna yapışınız! Onun dört halîfesi "rıdvânullahi teâlâ aleyhim ecma'în" hidâyete ulaşdı- rıcı, se'âdete erdiricidir. Allahü teâlâ, bu yolda gidenlerden râzı olur.
[Allah, senden râzı olsun demek, bu hâl ile râzı olsun demek değildir. Allahü teâlâ, senin ahlâkını, işlerini ıslâh edip, seni, râzı olduğu hâle sok­sun demekdir].

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder