BURS

BURS

29 Mart 2012 Perşembe

72. YETMİŞ İKİNCİ MEKTUP


 72.

 YETMİŞ İKİNCİ MEKTUP

Bu mektûb, hâce Cihâna yazılmış olup, âhıreti istiyenin dünyâya düşkün olmaması lâzımdır. Dünyâyı terk etmek nasıl olacağını bildirmekdedir:
Allahü teâlâ, selâmet ve âfiyet versin! Din ile dünyâyı birlikde kazan­mak imkânsızdır. Âhıreti kazanmak istiyenin, dünyâdan vaz geçmesi lâzım­dır. Bu zemânda, dünyâyı temâmen terk etmek, kolay değildir. Hiç olmaz­sa, hükmen terk etmek, ya'nî terk etmiş sayılmak lâzımdır. Bu da, her iş- de islâmiyyete uymak demekdir. Yiyecekde, içecekde, giyecekde ve ev kur- makda islâmiyyete uymak lâzımdır. İslâmiyyetin emrlerini aşmamak lâzım­dır. Altın ve gümüşün ve ticâret eşyâsının ve kırda, çayırda otlıyan dört ayaklı hayvanların zekâtını vermek farzdır. Bunların zekâtını elbette ver­melidir.
İslâmiyyete uymakla zînetlenen bir kimse, dünyânın zararından kurtul­muş olur ve âhıreti kazanır. Dünyâyı [ya'nî nefsin arzûlarını], böyle hük­men de terk edemiyen kimse, münâfık demekdir. Îmânlı olduğunu söyle­mesi, âhıretde kendisini kurtaramaz. Yalnız dünyâda, malını ve cânını korur. Fârisî beyt tercemesi:
Dünyânın bu kadar gösterişli hâli, hademesi, hizmetçileri, tatlı yemek­leri, çeşidli şerbetleri, süslü, câzibeli elbiseleri ve nice zevkleri karşısında, hangi baba yiğit, hangi bahtiyar kimse, bu doğru söze kulak verip dinler? Fârisî beyt tercemesi:
[Dünyâ, ednâ kelimesinin müennesidir. Ya'nî, ism-i tafdîldir. Masdarı, dü- nüv veyâ denâetdir. Birinci masdardan gelince, çok yakın demekdir. (Biz en yakın olan gökü, çırağlarla süsledik) âyet-i kerîmesindeki dünyâ kelimesi böyledir. Ba'zı yerde de, ikinci ma'nâ ile kullanılmışdır. Meselâ, (Denî, al­çak şeyler mel'ûndur) hadîs-i şerîfinde böyledir. Ya'nî, (Dünyâ mel'ûndur) demekdir. Alçak şeyler, cenâb-ı Hakkın, nehy-i iktizâî ve nehy-i gayr-i ik- tizâîsidir. Ya'nî, harâm ile mekrûhlardır. Şu hâlde, Kur'ân-ı kerîmde zem edilen, kötü denilen dünyâ, harâmlar ve mekrûhlardır. Mal kötülenme- mişdir. Çünki, cenâb-ı Hak, mala hayr adını vermekdedir. Bu sözümüzü is- bât eden vesîka, varlığın ve insanlığın ikincisi olan, İbrâhîm halîl-ür-rahmâ- nın malıdır "salevâtullahi aleyh". Yalnız yarım milyonu sığır olmak üzere, davarları, ova ve vâdîleri dolduruyordu].
Allahü teâlâ, bizi ve sizi, Muhammed aleyhisselâmın yoluna uymakla şe­reflendirsin!
Şeyh meyân Zekeriyyâ eski defterdardır. Âlim ve fazîletli bir insandır. Bir zemândan beri habsdedir. İhtiyârlık, geçim darlığı ve habsde uzun ze- mân kalması yüzünden muhtâc ve acınacak hâldedir. Fakîri bulunduğu birliğe çağırıp, kurtulmasını istiyor. Mesâfe uzak olduğu için gelemedim. Kardeşimiz Hâce Muhammed Sâdık, huzûrunuza geldiğinden, birkaç söz­le başınızı ağrıtdım. İnşâallah o zevâllı, yüksek teveccüh ve kereminizden umulana kavuşur. Çünki, âlimdir ve yaşlıdır. Vesselâm evvelen ve âhıren.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder