BURS

BURS

29 Mart 2012 Perşembe

78. YETMİŞ SEKİZİNCİ MEKTUP



YETMİŞ SEKİZİNCİ MEKTUP

Bu mektûb, yine Cebbârî hâna yazılmışdır. Sefer der Vatan ve seyr-i âfâ- kî ve enfüsî bildirilmekdedir:
Allahü teâlâ, doğru olan bu islâmiyyetin caddesinde ilerlemek ihsân ey­lesin! Dehli ve Egre yolculuğundan geri döneli birkaç gün oldu. Alışdığı- mız vatanda yine yerleşdik. (Vatanı sevmek îmândandır) hadîs-i şerîfinde bildirilen sevgi, kendini gösterdi. [Bunun hadîs olduğu (Mesnevî)de de bil­dirilmekdedir.] Vatana kavuşdukdan sonra, yolculuk olursa, vatan içinde olur. (Sefer der Vatan) Nakşibendiyye büyüklerinin "kaddesallahü teâlâ esrârehüm" temel sözlerinden biridir. Bu tarîkatde bu seferi, dahâ başlan- gıcda tatdırırlar. Nihâyeti başlangıcda yerleşdirdikleri buradan belli olur. Bu yolun yolcularından dilediklerini (Meczûb-i sâlik) yaparlar. İnsanın dı­şında ilerletirler. (Seyr-i âfâkî) denilen bu dış yolculuk bitdikden sonra (Seyr-i enfüsî) denilen insanın içindeki yolculuğa başlatırlar. (Sefer der Va­tan), bu ikinci yolculuk demekdir. Fârisî mısra' tercemesi:
Arabî beyt tercemesi:

Bu büyük ni'mete kavuşmak, ancak gelmişlerin ve geleceklerin efendi­sine "aleyhi ve alâ âlihi minessalevâti efdalühâ ve minettehıyyâti ekmelü- hâ" uymakla ele geçebilir. Bir kimse, kötü huylarını yok etmezse ve emr- lere uyarak ve yasaklardan sakınarak kendini süslemezse, bu ni'metin ko­kusunu bile duyamaz. İslâmiyyetden kıl ucu kadar bile ayrılan bir kimse­de ahvâl ve mevâcid hâsıl olursa, bunlara istidrâc denir ki, onu dünyâda ve âhıretde rezîl olmağa sürükler. Allahü teâlânın sevgili Peygamberine "aleyhi ve alâ âlihi minessalevâti efdalühâ ve minetteslîmâti ekmelühâ" ayak uydurmayan bir kimse, felâketlerden kurtulamaz. Birkaç günlük dünyâ ha­yâtını, Hak teâlânın râzı olduğu şeyleri yapmakla geçirmelidir. Bir kimse­nin işlerinden, onun sâhibi râzı olmazsa, onun yaşaması nasıl olur? Hak te- âlâ, onun büyük, küçük her yapdığını bilmekde ve görmekdedir. Hâzırdır ve nâzırdır. Utanmak lâzımdır. Eğer bir kimsenin, onun çirkin ve kötü iş­lerini gördüğünü anlasa, onun gördüğü yerde bozuk birşey yapmaz. Ayb- larını, kusûrlarını onun gördüğünü istemez. Müslimânlara ne oldu ki, Hak teâlânın hâzır olduğunu bilerek, Onun beğenmediği şeyleri yapmakdan sı­kılmıyorlar? Bu nasıl müslimânlıkdır? Hak teâlâya, kendi kusûrlarını gö­ren bir kimse kadar kıymet vermiyorlar. Nefslerimizin kötülüklerinden ve işlerimizin bozuk olmasından Allahü teâlâya sığınırız. Hadîs-i şerîfde, (Lâ ilâhe illallah diyerek îmânınızı tâzeleyiniz!) buyuruldu. Şânı, şerefi çok bü­yük olan bu sözle her ân, îmânı tâzelemeli. Uygunsuz işlerin hepsinden Al- lahü teâlâya tevbe etmeli, Ona yalvarmalıdır! Belki, tevbe etmek için baş­ka zemân ele geçmez. Hadîs-i şerîfde, (Sonra yaparım diyenler helâk oldu) buyuruldu. Ya'nî, iyi işleri gecikdirenler, bu günün işini yarına bırakanlar aldandı, ziyân etdi. Boş zemânı kıymetlendirmelidir. Bu zemânlarda, Al- lahü teâlânın beğendiği şeyleri yapmalıdır. Tevbe yapabilmek, Hak teâlâ- nın büyük ni'metlerinden biridir. Hak teâlâdan, her ân bu ni'meti isteme­lidir. İslâmiyyeti iyi bilen ve hakîkat âleminden haberi olan Allah adam­larından yardım beklemeli, bunlardan imdâd istemelidir. Böylece, Hak te- âlânın lütfuna kavuşarak, Onun mukaddes tarafına çekilir. Ona karşı baş kaldıramaz olur. İslâmiyyetden kıl ucu kadar ayrılık bulundukça, kendini tehlükede bilmelidir. Bu ayrılıkların, uygunsuzlukların hepsini yok etme­lidir. Fârisî beyt tercemesi:
Ehlüllah, ya'nî Allah adamlarına karşı gelmekden çok sakınmalıdır. Hele arada pîrlik ve rehberlik bağı varsa ve ondan istifâde yolu açılmış ise, onun ufak bir şeyini beğenmemek, öldürücü zehr olur. Dahâ çok yazma­ğa lüzûm yok sanırım. Bu birkaç kelime de, aramızdaki muhabbet ve ihlâs dolayısı ile yazıldı. Sizi usandırmıyacağımızı sanırım.
Şununla da başınızı ağrıtayım ki, Molla Ömer ve Şâh Hüseyn, temiz kim­selerin çocuklarıdır. Hizmetinizde bulunmak istiyorlar. Hizmetcileriniz arasına girmeleri umulur. İsmâ'îl de bu dilekle hizmetinize gelmişdir. Bi­neceği yok ise de, hâline uygun bir iş bulacağı ümmîdindedir. Başınızı da- hâ ağrıtmıyayım. Vesselâm, vel-ikrâm.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder