BURS

BURS

10 Nisan 2012 Salı

EMRİN SAHİBİ




Şeyh Muhammed Nazım El-Hakkani En-Nakşibendi Hz.'nin 17 Ocak 2012 Sohbeti,
Bismillahirrahmanirrahim. Ben İnşa'Allah giderim. Özledim, göresim geldi ama bu durumlarda ben gidemem. Şam, ah Şam, ah Şam. Ey Şam halkı, ah. Yaptığınız işler sizi cezalandırıyor; sizi bağlıyor ey Şam ahalisi. Şam ahalisine; Ulul Emir'in kendilerinden olması gerekti. Şam ehlinden, Şam halkından olması gerekti. En büyük hata oldu. Dağlardan, taşlardan insanları getirip, insanlara hükmetmeleriydi. Bu Şam ahalisinin ahmaklığındandır. La Havle Vela Kuvvete İlla Billah. La Havle Vela Kuvvete İlla Billah. Şam ahalisi, Humus ahalisi, Halep ahalisi hepsi, Ulul Emir'in onlardan olması gerekti, Şam'da. Ve kuvvetin Ulul Emir'de olması lazımdı. Hükmü bıraktılar ve ticaret ile uğraştılar. Ve sanat ile ve siyahat ile uğraştılar. Bu mesele başka meseledir.
Biz istiyoruz ki, hükmedenlerin Şam ehlinden olmasını istiyoruz. Dikkat etmediler. Şam ahalisi ehemmiyet vermedi. Ulul Emir olmak için ona ehemmiyet vermediler. Yani hüküm sahibi olmak için. Peygamber'in (sav) sözünü dinlemediler. Ve Kur'an-ı Azimuşşan Ulul Emir'in kim olduğunu beyan etti. Ulul Emir hükmedendir. Kendilerini bıraktılar. Başka tayfaların kendilerine hükmetmesine izin verdiler. Ordudan. Ve birbirlerini öldürdüler, muharebe ettiler. Kaç kişi öldü dikkat etmedi Şam ahalisi. Allah'ın emrine, muhalif oldular, hilafında iş yaptılar. Öyle bir ceza alırlar ki ta ki onu bilene kadar. Allah'ın emrine muhalif olduklarını bilsinler. Şam ahalisi onlarda ne Şeyh ne alim, ne de din adamı kaldı, insanların onlardan dinlemesi için.
İnsanlar hayatlarının, Batılılar gibi yaşamları olması için onun arkasından koştular. Batılılar ki onlar kafirdiler, facirdirler. Onlar ki, her zaman için onların Şam-ı Şerif'te gözleri vardır. Tamahları vardır. Bütün bölgede hırsları vardır. Şam ahalisi dikkat etmedi; Hak kelamını dinlemediler. Kur'an-ı Azimuşşan'ı dinlemediler. Va Ahir zaman Peygamberi'nin Hak kelamını dinlemediler. Şimdi hükmedecekler geldiler. Kendi keyiflerince hükmedecekler. Siz razı değilseniz bırakın gidin. Veyahut da öldürülmek veya kaçmak. Veya memleketten çıkmak. Başka seçeneğiniz yok. Ya Ulul Emir'e itaat edeceksin, Ulul Emir olarak itaat edeceksin veya helak olacaksınız, tükeneceksiniz; helak olacaksınız. Bu Ulul Emir'e itaat etmek, insanların itaat etmesi ve öldürülmek; veyahut da memleketlerinden çıkarılıp; veya sürgün edilmek arasında kalacaklar; veya beraber yaşayacaklarsa "evet efendim" diyecekler ve onun elini, ayağını öpecekler.
Bu Müslümanlar için şeref değildir. Ben Şam'da kaç sene yaşadım? Kaç seneler, belki kırk sene yaşadım veya daha fazla. Ve o zaman zarfında hiç birisini görmedim ki, askeri işlerle alakadar olsun. Asker ister ki kuvvet ondadır. Kuvvet siyasiler, politikacılar arasında değildir. Kuvveti olan, hükmeden ordudur, ordu hükmediyor. Siyasiler, politikacılar değil. Politikacılar, siyasiler mahkumdurlar. Bir gecede onları toplayıp denize atabilir. Kim sorabilir? Kim onları sorarsa onları da denize atarlar. Bu usuldür. Askerliği


öğrenmediler ve öğrenmek de istemediler. Onların en büyük kaileleri büyük tüccar olmaktı. Hayır, aslında mühim olan Ulul Emir olmaktı. Çünkü burada ve orada kuvvet, güç hükmeder. Ve gücün hükmettiği manası; kendisinde güç, kuvvet olanda memlekete o hükmeder.
Geriye kalanların servetleri, zenginlikleri; ne kadar zengin olsalar da mahkumdurlar. Ordusu olan askere hükmeden, Sultan olan, Hakim olan onlardı. Çarşıya hükmedenler Sultan değildirler. Hayır. Bu başından sonuna böyledir; bu yolladır. Ne yapabiliriz? Şam ahalisine mi öğreteceğiz? Onlar alimdirler. Her şeyi biliyorlar. Ama sandıklarını doldurdular. Hazinelerini doldurdular ve oturdular. Başlarına geldi. Başlarına geldi. Derler ki onlara Malik olduğun her şeyi getir. Ve aldıklarında bu da tamamdır, sen de gel bakalım derler. Seni de mahkemeye çekelim. Bunları nereden buldun, nereden getirdin? Nereden bunu tahsil ettin? Asarlar, keserler, atarlar. Ve kimse ona ne oldu diye sormaz. Her gün bir adam televizyona çıkıyor. Ve diyor ki bütün memleketlerde hakim olan benim.
Onun sözünü yirmi, yirmi beş milyon dinlemez mi? Der ki siz beni dinleyeceksiniz. Çünkü güç, kuvvet bendedir. Ben kendi keyfimce hükmedeceğim. Sizin keyfinizce değil. Bana muhalefet edeni, karşı çıkanı öldüreceğim. Ta ki ben hükmedene kadar. Türkiye de aynısı, Irak aynısı, Mısır aynısı. Libya, Tunus, Cezayir, İran hepsi böyledirler. Bir adam der ki: "Ben hükmedeceğim. İstediğim gibi benim, keyfimce hükmedeceğim. Çünkü kuvvet ve güç bendedir. Bana karşı geleni mahvederim. Ben hakimim, siz Bana itaat edeceksiniz. Emrime itaat edeceksiniz." Ne yapacaksın? Allah Azze ve Cel, Ayet-i Kerime'de diyor ki: "Elinizden geldiğince kuvvet hazırlayın." Bu hitab kimedir? Müslümanlar'a mı yoksa Gayri Müslimler'e midir? Başkalarına mı?
"Elinizden geldiğince kuvvet hazırlayın." Allah'ın düşmanını korkutursunuz ve kendi düşmanlarınızı da. Ve başkaları, ki siz onları bilmezsiniz. Allah'ın emrine muhalefet eden, asi olan cezasını bulacaktır. Cezalandırılacaktır. Cezalandırılır. Bu hak ettikleri cezadır. Bu hata genel olarak bütün Müslümanlar'dan oldu. "Allah'ın emirlerini muhafaza etmediler" Bu Ayet-i Kerime kimedir? "Elinizden geldiğince kuvvet hazırlayın." Bu hitap kimedir? Ermeniler'e mi, Yahudiler'e mi? İsrailliler'e mi, Ruslar'a mı? Hayır. Bu Müslüman ve Müminleredir. Elinizden geldiğince kuvvetli, güçlü olun. Hazırlayacaklarına bu cemaatlere fırsat verdiler. Ve onlar gelip, onların başlarına hakim oldular. Ve hükmettiler.
Eğer üzerinize ateş açarsa ve bütün bulunanlar bütün sokaklardakiler ölse, onlara ne oldu diye kim sorabilir? Kendini hazırladın mı? Hayır. Siz istiyorsunuz ki ey Şam ahalisi, Suriye ahalisi, Mısır, Irak ahalisi. Siz yollarda, sokaklarda bağırmakla hükümeti yenebileceğinizi mi sanıyorsunuz? Askerleri yenebilecek misiniz? Düşmanlarınızı yenebilecek misiniz? Hayır Hayır. Niye o zaman sokaklara çıkıyorsunuz? Ve özellikle Allah Azze ve Cel diyor ki, Kadınlarınızın dışarıya çıkmasını yasak etti. Ayet-i Kerime de: "Evlerinizde oturunuz." Emri ile niye kadınlarınız sokaklara çıkıyor? Niçin hangi sebeple? Hangi kanunla kadınlarınızı dışarıya bırakıyorsunuz? Evlerinden çıkıp, dışarılarda, sokaklarda yürüyüş yapmalarına? Özellikle genç kızlar, delikanlılar ile beraber. Çıkıp bağırıyorlar, çağırıyorlar.


Kadının sesi bile haramdır. Nasıl bedenleri ile beraber nasıl olur? İslam'ı nasıl anlıyorlar. La Havle Vela Kuvvete İlla Billahil Aliyyul Azim. La Havle Vela Kuvvete İlla Billah. Asi olan, karşı gelen cezasını bulacaktır. Ayet-i Kerime'de diyor ki: "Benim emrime muhalefet edenler dikkat etsinler." "Üzerlerine bir fitne veya korkunç azap gelmesin." Allah Azze ve Cel diyor ki: "Dikkat etsinler, ikaz ediyorum." Benim emrime karşı gelenler için. Ey kadınlar evlerinizde oturunuz. Diyor; ta ki kadınları evlerinde oturup, içeride olurlar; Allah onları muhafaza eder. İmkanı yoktur ki bir kimse veya asker kapıya gelip vurup, kırıp giremez. Olamaz. Kapıda Melaike vardır. Onları korur. Melaikeler ile korunurlar. Korkarlar, sakınırlar ve sanki elektrik ile çarpılmış gibi olur kapıya gelen. Çünkü o kişilerin evlerinin önünde Melaike vardır.
Alimler nerededir? Vaaz verenler nerededir? Din adamları nerede? Din adamları yoktur. Müslümanlar, hepimiz, Allah'ın kullarıyız, Subhanehu ve Teala. Unuttular, unuttular. Allah'ın emirlerini unuttular. Ve birinci cahiliyetin süsleriyle süslendiler. Allah onlara birşey vermez, onları desteklemez. Eğer Gökyüzü'nden destek yoksa yoktur. İki taraftanda Cehennemlik'tirler. Allah'a sığınırız. Allah bizi affetsin ve bize Melik yollasın. Müslümanlar'a dinlerini, imanlarını öğretmek için. Ve hayatlarını nasıl yaşayacaklarını öğretsin. Şimdiki hayatları, İslami bir hayat değildir. Hepsi biz Batılılar gibi olmak istiyoruz diyorlar. Batı'da ne vardır? Batı'da ne helal var, ne haram var. Hepsi onlar için helaldir.
Biz de o hürriyeti istiyoruz. Hürriyetin manası, Allah'ın koyduğu hududları kırmak manasına gelir. Bu haddi ve hududları istemiyoruz. Biz kırıp, yürümek istiyoruz. Kırdılar ve yürüdüler ve bu dünyada belalarını buldular. Ve Allah bizi Ahiret'te affeylesin. Tövbe Ya Rabbi. Tövbe Estağfirullah. Ve eğer Allah'ın Şeriatı'nı muhafaza etmiş olsalardı, Şam'da Erbain vardı. Kırklar, onlardan bir tanesi bile dünyayı titretmeye yeter. 1943 Senesinde, Fransızlar'ın Parlemento'ya, meclise hücum ettiklerinde, Fransızlar oraya hücum etti. Ve kapıdaki bekçileri, binanın bekçilerini öldürdüler. Şam, Fransız ihtilalindeydi. Onlar hükmediyorlardı. Her yere girdiler. Rezillik yaptılar. Büyük Şeyh Efendi Hazretleri, Abdullah Dağıstani Hz. Allah derecelerini ali eylesin, o bir yerde yaşıyordu.
Meydan adındaki bir mahallede yaşıyordu. Orası, Hasnul Cibavi Hz.'nin makamı oradadır. Allah makamını ali eylesin. Ve onun mededi ile bize himmet kılsın, meded etsin. Şeyh Efendimiz dedi ki, yukarıda oturuyordu, üst kattaki odada oturuyordu. Altında Evliya'nın makamı. Bu Fransızlar bütün her yerlere girdiler. Şeyhimiz yukarıda oturuyordu. Bu Fransızlar Mithat Paşa tarafından geldiler. Şeyhimiz Hz. orada. Yukarıdan bakıyor. Ondan bir nazar ile hepsi titremeye başladılar. Hepsi titrediler. Nasıl döneceklerini bilemediler. Orada Kırklar vardır. Eğer onlar baksalar, bir nazar etseler bütün ordu yerle bir olur. Döndüler, Meydan Mahallesine giremediler, giremediler. Gördün mü? Buraya geldiğini gördüler. Baktılar, titremeye başladılar. Ondan sonra Allah onlara zahirde İngilizleri musallat etti. İngiliz kuvvetleri onlara musallat oldu.
O zaman ben Humus şehrindeydim. Her bir araba buradan oraya. Tanklar koca alamet. İngilizler geldi. Halep tarafından inip, Şam'a doğru gidiyorlardı. Fransızlar'ı susturdular ve onları ittirdiler. Fransızlar


bırakıp gittiler. O zaman Şükrü Kuvvetli'nin zamanıydı. Ondan sonra oldu. Şükrü Kuvvetli zamanıydı. Allah rahmet eylesin. Kuvvet vardır, güç vardır. Ama kuvvet yok değil. Ama onları terbiye etmek içindir. Allah'ın emirlerine ittiba etmeleri ve uymaları için. Uymaları lazımdır. Tazim etsinler. Şimdi Allah'ın emrine tazim etmiyorlar. Süslendiler. Cahiliyetin ilk süsleriyle süslendiler.
Ta ki Allah onları birbirlerine musallat etti, onları terbiye etmek için. Ta ki Tövbe Ya Rabbi desinler. Niye kadınlar sokaklardadır? Genç kızlar delikanlılarla beraber niye bu? Bu İslam mı? Bu Müslümanlık mı? Estağfirullah. Tövbe Ya Rabbi. Tövbe Estağfirullah. Tövbe Ya Rabbi, Tövbe Estağfirullah. Ya Rabbi Ya Allah. Ya Rabbi Ya Allah. Bize Melik gönder, Sen'in yolunda cihad edelim. Müşriklere karşı. Murtedlere, zalimlere karşı savaşalım. Hepsi Sen'in kullarındır. Onları terbiye etmek için Birbirlerine musallat ediyorsun. Tövbe Ya Rabbi. Tövbe Estağfirullah.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder