BURS

BURS

4 Haziran 2012 Pazartesi

Bir Banka Memuresi (dini hikayeler)

Bir Banka Memuresi Bu ülkede tesettürlü olmanýn zorluðunu ifade gayesiyle bu "zorluðu" derinden yaþayan bir kaç hanýmla söyleþmiþtik. Ýþte bu haným kardeþlerimizden birine: "-Tesettürlü olmaya ne zaman ve nasýl karar verdiniz? Tesettürlü olduktan sonra ne gibi zorluklarla karþýlaþtýnýz? Biraz anlatabilir misiniz? " diye sorar sormaz, bir dokun bin âh iþit kabîlinden, hazin hikâyesini þöyle anlattý: "-Ýsterseniz önce bir parça kendimi tanýtayým sizlere... 1965 Yýlýnda Ýstanbul'da doðdum. Muhafazakar bir âilem vardý. Rahmetli babam, bizi de çok þükür bu zihniyet çerçevesinde yetiþtirdi. Babam emekli astsubaydý. Ben henüz orta ikinci sýnýfta iken ani bir kalp krizi sonucu vefat etti. Annem, becerikli, hayat dolu bir kadýndý. Yaþamýný tümüyle bizler teþkil ediyorduk. Babamdan aldýðýmýz emekli maaþýyla, kendimizin olan evde annem ve iki kýz kardeþimle yaþýyorduk. Liseyi bitirdikten sonra çevrenin ve âile dostlarýnýn telkin ve çabalarýyla bir özel bankada iþe baþladým. Ayný zamanda Açýk Öðretim Ýþ Ýdâresi Bölümü'ne kayýt oldum. Ýþ hayatý bana çok yabancýydý. Ýþ arkadaþlarýmýzýn benden yaþça büyük oluþu ve yapý itibariyle farklý oluþlarý onlarla fazla samimiyet kurmamý engelledi. Ýnsanlarý tanýmam, çevreyle irtibatým, toplumda neler olup bittiðini anlayabilmem iþ hayatýmla baþladý diyebilirim. Gördüm ki; insanlarýn tek amacý; çok para kazanmak, iyi giyinmek, iyi yemek, iyi eðlenmek, baþkalarýna anlatacaklarý tatiller yapmak, bir yerlere gelebilmek için, birtakým mânevî deðerlerden ve þahsiyetlerinden vazgeçmek ve yükselebilmek için kendinden zayýflarý ezmekti… Yapmacýk, çýkarcý arkadaþlýklar, yüzüne gülüp, arkadan konuþmalar ile hayatlarýnýn çok basit tarzlarda ortaya dökülmesi, basit þeylerle öðünmeleri, incir çekirdeðini doldurmayan þeyler için yaptýklarý tartýþmalar, lüks tutkusu, basit birtakým þeylere sahip olabilmek için borçlanmalar hep bu dönemde gördüðüm þeylerdi. Bu gördüklerim, önceleri bana da ters gelirken gittikçe normalleþmeye baþlamýþtý. Kendimi yokladýðýmda eski saf, iyi niyetli ben gitmiþ; asabi, hýrslý, bencil biri gelmiþti. Rahatsýzlýðýmýn farkýndaydým. Ama hayat buymuþ, ne yapalým diyerek, bunlarý bastýrýr hâle geldiðimin de farkýndaydým. Bir boþluðun içine zorla itiliyordum… Bu boþluðun adý mâneviyatsýzlýktý ve ben ona doðru hýzla koþuyordum. Beþ-altý yýlým böyle geçti. Tâ ki, bir yýl öncesine kadar. Babaannemin vefat etmesi dolayýsýyla þehir dýþýndaki amcamlara gitmiþtim. Orada gördüðüm etkileyici manzara rûh dünyamý deðiþtirmeme yol açtý. Amcamýn oðullarý birkaç yýl önce hidâyete ermiþ, Ýslamiyet'i ellerinden geldiðince yaþamaya çalýþan kiþilerdi. Onlarýn huzur dolu yaþantýlarý, konuþmalarý, sohbetleri beni çok etkiledi... Verdikleri dergi ve dinî kitaplarla birlikte yepyeni bir hayat görüþüyle eve döndüm… Arada bir kýldýðým namazýmý artýk devamlý kýlmaya baþlamýþtým. Gündüz iþte kýlamadýklarýmý da akþam evde kaza ediyordum. Bu arada annem, on yýl önce yakalandýðý kanser nedeniyle bir hayli zor günler geçiriyordu. Bu durum beni Allâh Teâlâ'ya yalvarýp duâ etmeye itti. Çok kýsa bir süre sonra da Hakk'ýn rahmetine kavuþtu. Yüreðim acýlarla doluydu. Aldýðým yýllýk izin ve ufak bir ameliyat beni eve baðladý... Bu sýrada hayatýmý gözden geçirdim… Nerden gelip, nereye gidiyordum, ne için yaþýyordum... Ne yapmalýydým? Artýk bir yerlerden baþlamalýydým.. Bu arada yýllýk iznim bitmiþ, iþe baþlamýþtým... Kýyafetlerim artýk çok bol ve uzundu... Makyaj yapmýyor, kuaföre gitmiyordum… Öðle tatillerinde yakýndaki bir camiye gidiyor, namazýmý kýlýyor, Allâh'a beni bir an önce inandýðým gibi yaþamaya sevketmesini diliyor, içten içe yalvarýyordum. Çok geçmeden arkadaþlar arasýnda konuþulan yegâne konu ben olmuþtum: "Bu kýz çok deðiþti, öðlenleri hep dýþarý çýkýyor, bir yerlere gidiyor, bir örgüte üye oldu herhâlde, tarikata filan girmiþ olabilir. Ya da aklýný kaçýrdý vs .... " Bu tür sözleri hep arkamdan söyler dururlardý. Kulaðýma geldiðinde acý acý tebessüm ediyordum... Bu dönemde Hanýmlar Eðitim ve Kültür Vakfý'na gidip gelmeye baþladým... Vakýftaki insanlar hâl ve hareketleri konuþmalarý ve özellikle insanî yaklaþýmlarý beni çok etkiliyordu. Ýçten insanlardý. Ýki yüzlü deðillerdi.. Bu arada vicdaným beni tesettür husûsunda rahatsýz etmeye baþlamýþtý. Ýþ için, mevki için, para için Allah Teâlâ'nýn emirlerinden biri olan tesettür emrini görmezlikten gelemezdim. Yýllardýr aradýðým huzûru, madem ki bana sadece Ýslâm vermiþti… Neden en önemli emri geciktirecektim. Ýþe gelip giderken baþýmý kapatýyor, iþyerinde açýyordum. Kendimi ikiyüzlü gibi hissediyordum... Bu arada nefsim boþ durmuyordu. "Biraz sabret evlenince tamamen kapanýrsýn, hele þu terfi bir gelsin sonra kapanýrsýn diye... " Bu vesveseler içindeyken bir akþam iþ çýkýþý çok yakýnýmda bir trafik kazasý oldu. Genç bir adam kanlar içindeydi. Bir anda her þey olup bitti. Elindeki torba aniden bir tarafa, gözlüðü diðer tarafa savrulmuþtu. Alýp götürdüler donakaldým, bu ben de olabilirdim. Ertesi sabah doðruca müdüre çýktým. Fikirlerimi düþüncelerimi bir bir açtým. Olgun bir insandý. Saygý duyduðunu söyledi. Ama sadece baþörtü yüzünden iþten ayrýlmamýn doðru olmadýðýný, maddî sýkýntý çekebileceðimi ve sonunda piþman olacaðýmý söyledi. Bana göreyse olay bu kadar basit deðildi... Dünyevî sebeplerden ötürü kulluk vazîfelerimi aksatmama sebep olan çok daha acýnacak ve piþmanlýk getirecek þeylerdi. Kaçýrdýðým namazlar, doðru dürüst örtünememem, akþamlarý yorgunluktan okuyup öðrenemediðim dinî bilgiler öldükten sonra mý telafî olacaktý? Zaman varken neden Allâh'a yakýn olmanýn yollarýný aramýyordum? Hemen istifâ etmek istediðimi, artýk amacýmýn farklý olduðunu, ne makam, ne para, ne meslek olmadýðýný, artýk sadece ve sadece Allâh'ýn rýzâsýný kazanmak istediðimi, basit þeyler için kararýmdan dönmeyeceðimi dilim döndüðünce anlatmaya çalýþtým. Bu görüþlerimi daha üst makama da ilettim. Ve Allâh Teâlâ'nýn bana lütfettiði azim ve cesaretle istifâmý verip ayrýldým o günden sonra inandýðým gibi yaþamaya çabaladým. Ýnþâallâh Ýslamiyet'i öðrenmek, yaþamak ve teblið etmek, tek amacým olacak bundan sonra… Nuriye Akýn Þebnem Dergisi, 9. sayý Ana Sayfa

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder