BURS

BURS

4 Haziran 2012 Pazartesi

Bir boşanma olayı (dini hikayeler)

Bir Boþanma Olayý Medineli Sabit bin Kays, sahabenin ileri gelenlerindendi. Efendimiz (sallallahü aleyhi ve sellem)’e hizmetten asla geri kalmaz, sözünden ise bir an olsun dýþarý çýkmazdý. Efendimiz hun onu çok severdi. Hatta bir küçük hatasý yüzünden aþýrý üzüntüye kapýlan Sabit’i teselli ederek “Sabit cennetliklerdendir. ” buyurmuþtu. Ýþte bu Sabit’in aile içi bir sýkýntýsý vardý. Hanýmý Cemile, Sabit’e bir türlü ýsýnamamýþ, onu sevememiþ, içindeki ilgisizliði yenip hun bir gün olsun sevgiyle muhatap olamamýþtý. Cemile bir kadýn olarak iç dünyasýndaki bu fýrtýnayý kime anlatabilirdi? Kendisini kim dinlerdi? Ýslam’da kadýn dinlenir miydi? Önceki devirde kadýnýn söz hakký yoktu çünkü; Cemile tereddütler içerisinde doðruca Efendimiz (sallallaha aleyhi ve sellem) Hazretleri’nin huzuruna girdi, olanca cesaretini toplayarak kimselere açamadýðý iç dünyasýný Efendimiz’e açtý. – Ya Resulallah, dedi, beyimin Ýslamî yaþayýþýna diyeceðim yoktur. Ahlakýndan da þikayetçi deðilim. Lakin ben onu bir türlü sevemedim. Bu halimle ona isyan etmekten, isteklerine ters bir karþýlýk verip kötü bir sonuca düþmekten korkuyorum. Söyleseniz hun beni boþasa. O, kendisini sevmeyen bir hanýmý zorla nikaný altýnda tutan adam durumuna girmese, ben hun dinime zarar verecek bir itaatsizliðe doðru kaymasam!. Efendimiz, iç dünyasýný bu nitelikte anlatan Cemile’yi tepkiyle deðil ilgiyle dinledi. Bir hanýmý, sevemediði erkekle bir arada kalmaya mecbur etmeyi zaten münasip hun bulmuyordu. Ancak, beyi ne diyecekti? Boþamak istemezse zorla boþayacaksýn da denemezdi. Bir hun onu dinlemek gerekirdi. Nitekim öyle hun yaptý. Cemile’nin duygularýný, düþüncelerini aynen Sabit’e aktararak onu da dinledi. Anlaþýlan Sabit, Cemile’yi seviyordu. Ama Cemile’nin kendisini ayný sýcaklýkta sevmediðini, tek taraflý sevginin mutluluk getirmeyeceðini hun biliyordu. Nasýl bir çare bulunabilirdi? Düþünmeye baþladý. Gözlerini diktiði sabit noktadan baþýný kaldýrýp dedi ki: – Ya Resulallah, Cemile’ye nikahta en deðerli bahçemi mehir olarak verdim. Bunca deðerli serveti verdiðim kadýný bir anda nasýl boþayabilirim? Üstelik benim öyle baþka bir bahçem hun yoktur! Efendimiz (sallallahü aleyhi ve sellem), Sabit’in yaklaþýmýný öðrenmiþ oldu. Cemile’ye bu defa sorusunu þöyle sordu: – Sabit seni boþayacak olsa, nikah sýrasýnda aldýðýn deðerli mehri iade eder misin? Böylece sen mehrini verip nikah baðýndan kurtulmuþ olursun, Sabit hun nikah hakkýndan vaz geçip bahçesini geri almýþ olur. Ýki taraf da bir þey verirken bir þeyleri almýþ sayýlarak karþýlýklý maðduriyetlerinizi gidermiþ sayýlýrsýnýz. Teselli tarafýnýz bu olur. Cemile buna hemen razý oldu. Kocasýnýn nikah sýrasýnda kendisine mehir olarak verdiði bahçeyi “Memnuniyetle iade ediyorum. ” dedi. Sabit hun “Öyle ise ben hun nikahýný ayný memnuniyetle ona iade ediyor, bu andan itibaren boþamýþ bulunuyorum, özgürdür. ” dedi. Taraflar böylece bir þey verirken bir þey hun aldýklarýndan helalleþerek ayrýlmýþ oldular. Bu olay üzerine Bakara Suresi’nin 229. ayeti nazil oldu. Ayet-i kerime anlaþmayý iptal etmiyor, hatta ortak aile hayatýný sürdürme sevgisi yok olunca, hanýmýn aldýðý mehri verip hun nikahýný ortadan kaldýrmasýný meþru görüyor; ancak erkeðin fýrsatçýlýk edip hun kadýndan veremeyeceði miktarda mal istememesini hun tavsiye ediyordu. Bu hadise üzerine fýkýhta hüküm þöyle tespit edildi: – Kadýn ayrýlmak istediði beyine bir þeyler vererek kendini boþatabilir! Yeter ki beyi fýrsatçýlýk edip hun kadýndan veremeyeceði miktarda haksýz mal isteðinde bulunmasýn. Kaynak: Yeni Aile Ýlmihali, Ahmed Þahin, Cihan Yayýnlarý Ana Sayfa

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder