BURS

BURS

4 Haziran 2012 Pazartesi

Bir haraminin oğlu (dini hikayeler)

Bir Haraminin Oðlu Bir grup Arap hýrsýzý, bir daðýn baþýna yerleþmis, kervan yolunu baðlamýþ, gelip geçenleri soyuyordu. 0 taraflarda bulunan þehirlerin halký bunlarýn þerrinden titriyor, hükümetin gönderdiði asker de bir þey yapamýyordu. Çünkü, eþkýyalar daðýn tepesinde saðlam bir kale yapmýþlardý. O çevrede ne kadar akýllý, erdemli yönetici varsa bir araya toplandýlar. Bu belayý önlemek için çare aradýlar ve þöyle söylediler: ”Eðer bu haydutlar, bir süre daha kendi hallerine býrakýlýrsa onlarla baþa çýkmak imkaný kalmaz. Bir aðaç henüz yeni dikildiðinde bir adam biraz çekince koparýr. Fakat uzun süre sonra onu bir çift öküz de çekse yerinden sökemez. Bir çeþmenin suyu birikip göl olunca onu fille geçmek bile kolay olmaz. ” Uzun boylu görüþtükten sonra verilen karar gereðince bir adamý gözcü olarak gönderdiler. Nihayet bir gün, bir kervaný vurmak üzere haydutlar yerlerinden ayrýldýklarý, kalelerinin boþ býrakýldýðý haberini aldýlar. Hemen güçlü kuvvetli cesur yiðitlerden oluþan bir kuvvet hazýrlayýp yola çýkardýlar. Bunlar daðýn sarp yollarý arasýnda bir yere gizlendiler. Akþam üzeri yol kesiciler birçok ganimet malýyla geri geldiler. Çok yorulmuþ olduklarý için mallarla beraber, silahlarýný da bir köþeye býrakýp huzur ve emniyet içinde yattýlar. Baþlarýna çöken ilk düþman uyku oldu. Geceden bir müddet geçti, ortalýk tamamen karardý. Güneþ ufuk altýnda karanlýkta boðuldu, Yunus balýðýnýn karnýna girmiþ gibi oldu. Cesur delikanlýlar, yavaþça pusularýndan çýkarak birdenbire haydutlarýn üzerine atýldýlar, hepsini kýskývrak yakalayýp baðlayarak sabahleyin padiþahýn huzuruna getirdiler. Padiþah haydutlarýn idamýna ferman verdi. Fakat içlerinde çok genç bir çocuk bulunuyordu. Gençliðinin meyvesi henüz yetiþiyor, býyýklarý yeni yeni terlemeye baþlýyordu. Vezirlerden biri, padiþahýn huzurunda yer öperek onun baðýþlanmasý için þöyle söyledi: “Padiþahým, bu çocuk, hayat baðýnýn meyvesini henüz tatmamýþ gençlik zevklerinden yararlanmamýþtýr. Efendimizin inayetlerinden umarým ki, onun affýyla bu kullarýný minnettar ederler. ” Bu söz, padiþaha hoþ gelmedi, çünkü yüksek görüþünne aykýrýydý. Dedi ki: “Kubbe üstünde ceviz durdurmak ne kadar boþ bir çaba ise kabiliyetsiz kiþileri terbiye etmek de o derece güçtür. ” Bunlarýn neslini kesmek, köklerini kazýmak lazým. Ateþin alevini söndürüp közünü býrakmak, yýlaný öldürüp yavrusunu saklamak akýllý iþi deðildir. “Söz geliþi buluttan ab-ý hayat (bengisu) yaðmýþ olsa bile söðüt aðacý yine meyve veremez. Soysuzu terbiye etmek boþunadýr, hasýr kamýþýndan da þeker umulmaz. ” Vezir, bu sözleri ister istemez beðendi. Dedi ki: “Efendimizin buyurduklarý kerametin ta kendisidir. Fakat kulunuz o kanaatteyim ki bu çocuk onlarýn içinde kalsaydý, þüphesiz onlardan biri olurdu. Lakin temiz bir çevre içinde bulunursa, ümit ederim ki nezih bir terbiye alýr, iyi bir insan olarak yetiþir. Çünkü daha çocuktur. 0 haydutlarýn kötü huylarý, tabiatýnda da yerleþmemiþtir. Hadiste gelmiþtir ki: Her çocuk, fýtrat üzere doðar, baba ve anneleri onlarý sonra yahudi, Nasrani ve Mecusi yaparlar. ”[5] Sapkýnlýk edenlerle düþüp kalktýðý için Lut’ un hanýmý dalalette kaldý. Ashab-ý Kehften ayrýlmayan köpek insanlarla birlikte cennetlik oldu. Bunun üzerine padiþahýn nedimlerinden birkaçý da baðýþlanmasý konusunda vezire destek çýktýlar. Nihayet padiþah çocuðu affetti ve dedi ki: “Yalnýzca ýsrarýnýzdan dolayý affediyorum, yoksa iyi bir iþ yapmýyoruz. ” Zal, oðlu Rüsteme þöyle vasiyet etti: “Düþmanýn basit de olsa ondan sakýn, güçsüz deme! ” Çeþme baþýndan su taþýnca dibinde yüklü bir devenin kaybolduðu çok oldu. Uzatmayalým, vezir çocuðu aldý, evine götürdü naz ve nimetle besledi, terbiyesi için edip bir öðretmen tuttu. Az zaman içinde istediði gibi yetiþtirdi. Edep ve nezaketle konuþmasý, saray hayatýna ait bütün kural ve davranýþlarý öðrendi, saray halkýnýn beðenisini kazandý. Bir gün vezir, padiþaha çocuðun halinden biraz bahsetmek isteyerek dedi ki: “Efendim, çocuðu bir görmeli. Akýllý kiþilerin terbiyesi ona öyle harikulade tesir etmiþtir ki kiþiliðinde yerleþtiði sanýlan fenalýklardan zerre kadar görülmüyor. ” Padiþah gülümseyerek, “Her ne kadar insan içinde büyüse de canavardan doðan canavar olur” dedi. Bunun üzerinden birkaç sene geçti. Çocuk, mahallenin yaramaz gençleriyle yavaþ yavaþ görüþmeye baþladý. Tabiatýnda gizli kalmýþ olan eþkiyalýk damarý uyandý, bu çapkýnlarla sözleþti. Nihayet bir gece fýrsat kollayýp iki oðluyla beraber veziri öldürdü ve birçok kýymetli eþyayý alarak haydutlarla beraber daða çýktý, babasýnýn yerine geçerek isyan etti. Padiþah olayý haber alýnca, hayretinden parmaðýný ýsýrarak þöyle dedi: Alçak, adi biri, eðitmekle güzel bir insan olamadýðý gibi kötü demirden de iyi bir kýlýç yapýlamaz. Bir yere ayný yaðmur yaðdýðý halde, baðda lale yetiþir, mezbelelikte çer çöp ve diken. * * * Çorak yerde sümbül yetiþmediði gibi baþka bir þey de bitmez. Kötü kiþilere iyilik edenler iyilere fenalýk etmiþ olurlar. [5 - Muslim, "Kader", 22-25. ] Gülistan – Þeyh Sa’di-i Þirazi Ana Sayfa

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder