BURS

BURS

4 Haziran 2012 Pazartesi

Bu da geçer yahu (dini hikayeler)

Bu da Geçer Ya Hû! Derviþin biri, uzun ve yorucu bir yolculuktan sonra bir köye ulaþýr. Karþýsýna çýkanlara kendisine yardým edecek, yemek ve yatak verecek biri olup olmadýðýný sorar. Köylüler kendilerinin de fakir olduklarýný, evlerinin küçük olduðunu söyler ve Þakir diye birinin çiftliðini tarif edip oraya gitmesini tavsiye ederler. Derviþ yola koyulur, birkaç köylüye daha rastlar. Onlarýn anlattýklarýndan Þakirin bölgenin en zengin kiþilerinden biri olduðunu anlar. Bölgedeki ikinci zengin ise Haddad adýnda baþka bir çiftlik sahibidir. Derviþ Þakir’in çiftliðine varýr. Çok iyi karþýlanýr, iyi misafir edilir, yer içer, dinlenir. Þakir de aileside hem misafirperver hem de gönlü geniþ insanlardýr… Yola koyulma zamaný gelip Derviþ, Þakir’e teþekkür ederken, “Böyle zengin olduðun için hep þükr et. ”der. Þakir ise þöyle cevap verir: “Hiçbir þey olduðu gibi kalmaz. Bazen görünen gerçeðin ta kendisi deðildir. Bu da geçer…” Derviþ Þakir’in çiftliðinden ayrýldýktan sonra bu söz üzerine uzun uzun düþünür. Bir kaç yýl sonra derviþin yolu yine ayný bölgeye düþer. Þakir’i hatýrlar, bir uðramaya karar verir. Yolda rastladýðý köylüler ile sohbet ederken Þakir den söz eder. “Haa o Þakir’mi” der köylüler, “O iyice fakirledi, þimdi Haddad’ýn yanýnda çalýþýyor. ” Derviþ hemen Haddad’ýn çiftliðine gider, Þakir’i bulur. Eski dostu yaþlanmýþtýr, üzerinde eski püskü giysiler vardýr. Üç yýl önceki bir sel felaketinde bütün sýðýrlarý telef olmuþ, evi yýkýlmýþtýr. Topraklarý da iþlenemez hale geldiði için tek çare olarak selden hiç zarar görmemiþ ve biraz daha zenginleþmiþ olan Haddad’ýn yanýnda çalýþmak kalmýþtýr. Þakir ve ailesi üç yýldýr Haddad’ýn hizmetkarýdýr. Þakir bu kez Derviþ’i son derece mutevazi olan evinde misafir eder. Kýt kanaat yemeðini onunla paylaþýr…Derviþ vedalaþýrken Þakir’e olup bitenlerden ötürü ne kadar üzgün olduðunu söyler ve Þakir’den þu cevabý alýr: Üzülme…Unutma, bu da geçer…” Derviþ gezmeye devam eder ve yedi yýl sonra yolu yine o bölgeye düþer. Þaþkýnlýk içinde olup biteni öðrenir. Haddad birkaç yýl önce ölmüþ, ailesi olmadýðý içinde bütün varýný yoðunu en sadýk hizmetkarý ve eski dostu Þakir’e býrakmýþtýr. Þakir Haddad’ýn konaðýnda oturmaktadýr, kocaman arazileri ve binlerce sýðýrý ile yine yörenin en zengin insanýdýr. Derviþ eski dostunu iyi gördüðü için ne kadar sevindiðini söyler ve yine ayný cevabý alýr: “Bu da geçer…” Bir zaman sonra Derviþ yine Þakir’i arar. Ona bir tepeyi iþaret ederler. Tepede Þakir’in mezarý vardýr ve taþýnda þu yazýlýdýr: “Bu da geçer…” Derviþ, “ölümün nesi geçecek? ” diye düþünür ve gider. Ertesi yýl Þakir’in mezarýný ziyaret etmek için geri döner; ama ortada ne tepe vardýr nede mezar. Büyük bir sel gelmiþ, tepeyi önüne katmýþ, Þakir’den geriye bir iz dahi kalmamýþtýr… O aralar ülkenin sultaný, kendisi için çok deðiþik bir yüzük yapýlmasýný ister. Öyle bir yüzük ki, mutsuz olduðunda umudunu tazelesin, mutlu olduðunda ise kendisini mutluluðun tembelliðine kaptýrmamasý gerektiðini hatýrlatsýn…Hiç kimse Sultaný tatmin edecek böyle bir yüzük yapamaz. Sultanýn adamlarý da bilge Derviþ’i bulup yardým isterler. Derviþ, Sultanýn kuyumcusuna hitaben bir mektup yazýp verir. Kýsa bir süre sonra yüzük Sultan’a sunulur. Sultan önce bir þey anlamaz; çünkü son derece sade bir yüzüktür bu. Sonra üzerindeki yazýya gözü takýlýr, biraz düþünür ve yüzüne büyük bir mutluluk ýþýðý yayýlýr: “Bu da geçer” yazmaktadýr. ‘Buda geçer Ya Hû’ sözünün aslý bundan bin küsür sene önceye, Bizans dönemine uzanýr. Bizanslýlar fena bir iþe uðradýklarý zaman ‘Buda geçer’ manasýna gelen ‘k’afto ta perasi’ demektedirler. Ýbare Selçuklular zamanýnda Ýran taraflarýna geçer; ama Farsçalaþýp ‘in niz beguzered’ olur. Osmanlýlar devrinde Türkçe söylenip ‘bu da geçer’ yapýlýr. Derken tekkelerde ve dergâhlardada benimsenir ve sonuna ‘Ya Allah’ manasýna gelen bir ‘Ya Hû’ ilave edilip ‘BU DA GEÇER YA HÛ’ haline gelir… Hayat iniþli çýkýþlýdýr. Her zaman bulunduðumuz durumun gelip geçici olabileceði aklýmýzdan çýkmamalýdýr. Ana Sayfa

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder