BURS

BURS

26 Haziran 2012 Salı

Rabbimizi tanımanın yolu

Rabbimizi tanımanın yolu







İmam-ı Gazali Hz'nin Kimya-yı Saadet kitabının bir bölümüdür



KENDİNİ BİLMEK, ALLAH'Ü TEöc2Löc2'YI BİLMENİN ANAHTARIDIR



Bil ki, geçmiş peygamberlerin kitaplarında, insana hitab eden şu söz meşhurdur: öabEy insan! Rabbini tanımak için kendini tanıöbb. Haberlerde [hadislerde] ve eserlerde [selef-i söe2lihöeenin sözlerinde] geldi ki: öabKendini bilen, Rabbini biliröbb.



Bu söz şuna işarettir ki, insanın kendisi bir aynadır, ona bakan, Hakkı görür! Birçok insan kendine bakar ve fakat Hakkı göremez. O höe2lde kendini bilmek için, Allahü Teöe2löe2'yı bilmeye hangi yolun vesile olduğunu öğrenmek löe2zımdır.



Bu da iki şekildedir: Biri çok derindir. Bunu çok kimse anlayamaz. Bundan bahsetmek doğru olmaz. Herkesin anlayabildiği şekil ise, su götürmez biçimde açıktır. Avam insan, kendi zöe2tından Allahü Teöe2löe2'nın zöe2tının varlığını, kendi sıfatlarından Allahü Teöe2löe2'nın sıfatlarını, kendi bedeni ve öe2zaları olan şahsöee memleketindeki tasarruftan, Allahü Teöe2löe2'nın bütün öe2lemlerdeki tasarrufunu bilendir.

Bu, şöyle izah edilir: Her şeyden önce kendini varlığıyla bilince anlar ki, bundan önce, nice yıllar geçmiştir. Kendinin namı, nişanı yok idi. Hususan Allahü Teöe2löe2 buyurur: öabİnsanın üzerine uzun devirden öyle bir zaman gel [ib geç] di ki [o vakit] o, anılmaya değer bir şey bile değildi.

Hakıykat, biz insanı birbiriyle karışık bir damla sudan yarattık. Onu imtihan ediyoruz. Bu sebeple onu işitici, görücü yaptık.

İnsanın kendi aslından anlayabildiği, varlığından önce nutfe olmasıdır.

Fena kokulu bir damla su; onda akıl, kulak, göz, baş, el, ayak, dil, damar, sinir, kemik, deri ve et gibi şeyler yoktur. Belki, beyaz şekilde bir sudur.

Fakat, bütün bu akıllara durgunluk veren höe2ller onda meydana gelmiştir. Ama bunları o mu, yoksa bir başkası mı meydana getirdi? Ve yine zaruri olarak bilir ki, insan, kemöe2l mertebesinde, her öe2zası yerinde olduğu höe2lde, bir kıl ucu yaratmaktan öe2cizdir. Demek ki, bir su damlası iken daha öe2ciz ve noksan idi. Netice olarak anlaşıldı ki, kendi zöe2tının varlığından, Allahü Teöe2löe2'nın zöe2tının varlığı belli olur.

Bir kısmını anlattığımız bedenindeki zahiröee ve böe2tınöee şaşılacak höe2llere bakınca, kendini yaratanın kudretini görür ve bilir ki, her bakımdan tam bir kudret [yaratan] vardır, istediğini, istediği gibi yaratır. Bundan daha üstün hangi kudret olabilir ki, böyle hakir ve aşağı bir damla sudan olgun, güzel, hikmetli ve şaşılacak bir şahıs yaratıyor.

Kendinde olan akıl almaz bu inceliklere ve öe2zalarının faydalarına ve herbirinin ne hikmetle yaratıldığına, el, ayak, göz, dil ve diş gibi zahiröee azalarına, dalak, ciğer ve öd kesesine ve buna benzer diğer iç azalarına bakınca, kendini yaratanın ilmini bilip her bakımdan tam ve her şeyi kuşatmakta olduğunu ve yine böyle bir öe2limin bildiğinin hiçbir şey olmadığım anlar.

Çünkü, bütün akıllıların aklı bir araya gelse, onlara uzun ömür verilse, bu azalardan birini, yaratılışında olduğu şekilden çıkarıp daha iyi yapmayı düşünseler, yapamazlar!

Meselöe2, yenilen şeyleri kesmek için keskin olan ön dişlerini, ezmek ve öğütmek için uçları düz olan azı dişlerini, değirmene ezebileceği, öğütebileceği şeyleri atan dil küreğini, dilin altında bulunup, icabettiği vakitte yemekleri ıslatacak, hamur höe2line getirecek kadar salgı yapan kuvvetini, sonra boğaza gidip, orada da kalmamasını, bütün dünyanın akıllıları, bundan daha müteköe2mil ve bundan daha iyi bir başka şekilde yapamazlar.

Elin beş parmağı da bunun gibidir. Dördü bir tarafta, baş parmak ise onlardan biraz daha uzakta ve kısadır. Şöyle ki: Hepsiyle birleşebilir ve hepsinin üzerine gelebilir. Hepsinde üç boğum, bunda ise iki boğum vardır. Öyle yapılmıştır ki, isterse tutar, isterse avuç yapar, İsterse kürek gibi yapar, isterse sıkar yumruk yapar, isterse tekrar açar, kevgir veya tabak gibi yapar. Birçok şekillerle nice işler yapar.

Eğer cihanın öe2limleri bu parmakların yaratılışında bir başka şekil düşünseler, meselöe2 hepsi aynı hizada, yahut üçü bir tarafta, ikisi bir tarafta, yahut beş yerine altı veya dört olması icabederdi, yahut boğumlar üç veya dört olması löe2zım gelirdi deseler veya düşünseler, böyle düşünce ve sözleri eksik olup, Allahü Teöe2löe2'nm bu yarattığı en müteköe2milidir. Bununla anlaşılıyor ki, "Yaratanın ilmi bu şahsı muhittir ve her şeye muttalidir."

İnsanın, her bir parçasında bunun gibi hikmetler, faydalar vardır. Bir kimse bu hikmetleri ne kadar çok bilirse, Allahü Tealöe2'nın ilminin azametine hayranlığı o kadar çok olur.

İnsan kendi ihtiyaçlarına, önce yemeye, giymeye ve meskene bakınca ve yenecek şeylerin yağmura, rüzgöe2ra, buluta, sıcağa ve soğuğa muhtaç olduğuna dikkat edince, onu salöe2ha kavuşturacak san'atlara ve san'at için löe2zım olan demir, tahta, bakır, pirinç ve diğer öe2letlere ve bu aletlerin nasıl yapıldığına dair bilgilere bakar.

Sonra bütün bu yaratılan ve yapılanlardaki şeklin tamamlığına ve güzelliğinin mükemmeliyetine bakar. Her birinden o kadar çeşitler bulunur ki, eğer yaratılmış olmasalardı, kimsenin hatırına gelmeyeceklerine, istenemeyeceklerine dikkat ederse, istenmeyen ve bilinmeyen bu şeylerin Allah'ın lütuf ve merhametiyle olduğunu görür.

Buradan bir husus daha bilinir: Velilerin [Allah dostlarının] hayatı Allahü Tealöe2' iledir. Bu da, bütün mahlöfbklara, lütuf, rahmet ve inayettir. Hususan, öabRahmetim, gazabımı aşmıştıröbb buyuruldu.

Bunun gibi, Peygamber Efendimiz buyurdu ki: öabAllahü Teöe2löe2'nın kullarına, şefkati, bir annenin süt emzirdiği çocuğuna şefkatinden daha çokturöbb .

O höe2lde, kendi zöe2tının zuhurundan, Allahü Teöe2löe2'nm zöe2tını görür. Kendi inceliği, parçalı ve öe2zalarının çokluğundan; Hakkın kudretini, kemöe2lini görür. Etrafındaki şaşılacak hikmetler ve faydalarda, Hakkın ilminin kemöe2lini görür.

Zaruri olarak, yahut ihtiyaç olarak, yahut, iyilik ve güzellik için olanların hepsinin kendinde yaratıldığını ve bir arada bulunduğunu anlayınca, Allahü Teöe2löe2'nm lütuf ve rahmetini görür, işte bunun için kendini tanımak, Allahü Teöe2löe2'yı bilmenin anahtarı olur.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder