BURS

BURS

6 Temmuz 2012 Cuma

Kalp vardır imana saray, kalp vardır imana zindan!

Peygamberimizin hadisinde de geçtiği gibi inkılab eden sürekli devinen bir kararda durmayan anlamına gelir.





Yani dönek .





Yerinde duramaz uçarı bir çocuk gibidir kalb. Alı görüp ala şalı görüp şala heveslenir. Bazen arıdır bal yapmak için çiçeğe konar. Bazen sinektir aşırmak için başkalarının ürettiği bala konar.





Kalb vardır imana saray olur.





Kalb vardır imana zindan olur.





Kalb vardır gul saksısına benzer. İçinde gul yetiştirdiği için gul kokar.





Kalb beden ülkesinin başkentidir.





Dil dudak göz kulak el ayak hep oradan yönetilir. Bütün organlar bu başkentin taşrasıdır. Komuta mahalli kalbtir. Orada iman iktidardaysa organlar üzerinde imanın sözü geçer. Şeytan iktidardaysa organlar üzerinde şeytanın sözü geçer.





Sevgili Nebi muhataplarının dikkatini sürekli kalbe çeker. Kendi dikkati de sürekli kendi yüreğindedir. Bu nedenle öyle der: Kalbimde hafif bir oynama hissederim de o gün yüz defa Rabbimden af dilenirim. Onun en sık tekrarladığı dualarından biridir:





Ey kalpleri evirip çeviren ım! Kalbimi dinin üzre sabit kıl!





Müşriklerin işkence altında putlarını övmeye zorladıkları Ammar sonunda dayanamayarak istediklerini söylemiş bundan dolayı yüreği yanık gözü yaşlı bir biçimde Rasöfblullah a gelmişti. Adeta yıkılmıştı.





Yaptığının telafisi imköe2nsız bir hata olduğunu düşünüyor ölseydim diyor başka bir şey demiyordu.





Hz. Peygamber Kalbini nasıl buluyorsun? diye sordu. imanla dopdolu cevabını alınca Yine işkence ederlerse sen de aynı taktiği yine kullan buyurarak teselli etti.





Evet işte böylesine merkezi bir işlevi olan kalb gerçekte neydi?





Kur an a göre bu kalb kan pompası olan kalbten başka bir şeydi.





Çünkü Kur an şöyle buyuruyordu:





Bu (vahiyde) bir kalbe sahip olan kimseler için alınacak öğütler vardır.





(50.37)





Bizim bildiğimiz herkesin kalbi yok muydu?





Vardı ama Kur an göğsünde bir kan pompası taşıyan herkesi kalb sahibi saymıyordu. Ondan hayvanlarda da vardı. Üstelik hacimce daha da büyüktü. Daha fazla kan pompalıyordu. Fakat Kur an onları muhatap bile almıyordu.





Kur an bir kalbe sahip olan kimse derken; arayan merak eden soran kuşku duyan man eden seven özleyen sızlayan inleyen yanan aktif bir yüreği kastediyordu. Böyle olmayan kalbi kalbten saymıyordu. Kalbleri var onunla akletmeyi bilmezler diyordu.





Yani Kur an





kalb derken; akleden fikreden tefekkür eden tezekkür eden tedebbür

eden tefakkuh eden bir kalbi daha doğrusu bir iç dünyayı kastediyordu.





Onun için de Aklını kullanmayanları pisliğe mahköfbm eder diyordu vahiy.





İç dünyasını vahye inşa ettirenler ın nuruyla bakarlar o nurla görürler o nurla yürürler o nurla tutarlardı.





İç dünyasını vahye inşa ettirmeyenlerin yani kalbine sahip olamayanların belli bir müddet sonra ellerine dillerine ayaklarına gözlerine kulaklarına da sahip olamayacakları aşikardı. En sonunda kendilerine sahip olamayacaklardı.





Kendine sahip olamayanlar kendini kaybetmeye mahköfbmdular.





Kişi kendini kaybettikten sonra dünyayı kazansa ne olur?





Rabbimiz c.c. bizlere her türlü kötülüklerden korusun inşallah

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder