Evliyalar Sultanı, Gavs-ı Âzam olarak meşhur olan ilim ve hikmet kutbu Abdülkadir Geylânî Hazretleri 1077'de Hazar Denizinin güneyinde bulunan Geylan'da dünyaya geldi ve 1166 tarihinde Bağdat'ta hayata gözlerini yumdu. Hem anne, hem de baba tarafından Peygamberimizin neslinden gelen Abdülkadir Geylânî Hazretleri hem ilmi, hem de manevî hali ile yüzyıllar boyu muhtaç gönüllere İlâhi aşkı yansıtmıştır. Öyle ki, Müslüman olmayanlar bile onun büyüklüğü karşısında eğilmişlerdir.
Abdülkadir Geylânî Hazretlerinin gerek dergâh ve
medresesinde yaptığı sohbetler, gerekse camideki vaaz ve
nasihatleri talebeleri tarafından yazılıyor ve muhafaza
ediliyordu. Bizim istifade ettiğimiz Fütûhü'l-Gayb ve Fethu'r-Rabbânî
isimli eserleri 1150-1152 yılları arasında yaptığı
sohbetlerden oluşmuş ve yakın talebesi Afif tarafından
kaleme alınmıştır.
Abdülkadir Geylânî Hazretlerinin sohbetleri ve
hitabelerinin muhatapları her kesimden insanlardır. Fakat özellikle
Fethü'r-Rabbâni deki hitabeleri daha çok "Ey oğul!" şeklindedir ve çoğunlukla nefse hitap eder, nefse ağır
darbeler indirir, nefsin yapısında bulunan şirk, nifak,
yalan, riya ve isyan gibi kötülükleri temizlemeye çalışır.
Abdülkadir Geylânî Hazretlerinin en önemli
eserlerinden olan 620 sayfalık Fethü'r-Rabbâni´den
derlemeye çalıştığımız bu öğütler,
hemen herkesin ortak derdini dile getirmekte ve çareler göstermektedir.
Bu vesile ile bir aczimi itiraf edeyim: Bir an için kendimi Abdülkadir
Geylânî Hazretlerine muhatap olarak kabul ettim, ancak dayanamadım.
Çünkü insanda öyle ağır bir nefis ameliyatı yapıyor
ki, uzun süre tahammül etmek mümkün olmuyor. Bunun için ağır
dersleri değil de, umumi öğütleri derlemeye çalıştık.
Önce kendini düzelt
Ey oğul!
Önce kendi nefsine öğüt ver, kendi nefsim düzelt.
Sonra da başkalarına öğüt ver, başkalarını
düzeltmeye çalış. Sana önce kendi nefsinin özelliklerini,
kendi nefsinin ne durumda olduğunu bilmen lazım. Kendinde ıslaha
muhtaç bir hal var oldukça başkalarını düzeltmeye, başkalarına
öğüt vermeye kalkışma. Eğer kendinde ıslaha
muhtaç bir hal bulunduğu halde bunu bırakır da başkasının
ıslahına kalkışırsan yazık sana!
Başkalarını nasıl ve hangi hallerde
kurtarabileceğini bilirsin. Sen kendin kör isen, bir başkasının
elinden tutup nasıl bir yere götürebilirsin? Gözleri görmeyen
birisinin bir başkasının elinden tutup bir yere götürmesi
mümkün olmadığı gibi, kendi nefsini ıslah etmemiş
birisinin de başkalarını irşat edip Allah'a götürmesi
mümkün değildir. Ancak kendi gözleri gören kişi başkalarını
bir yerden bir yere götürebilir.
Denize düşen ve yüzme bilmeyen birisini ancak mahir
yüzücü olan birisi kurtarabilir. Aynen bunun gibi, Allah'a insanları
ancak Onu tanıyan birisi götürebilir. Allah'ı tanımayan
kişiye gelince, Ona giden yolda bu kişi insanlara nasıl
rehberlik edebilir ki?
Sana Allah'ın tasarrufundan bahsetme ihtiyacını
duymuyorum. Sen Onu seversin, amellerini sırf Onun rızası için
yaparsın. Asla Ondan başkası için yapmazsın. Ondan
korkarsın, Ondan başkasından asla korkmazsın.
Takvaya sarıl
Ey oğul!
Sana takva gerek. Takvaya sarıl, muttaki ol. Sana
şeriat gerek, şeriatın esaslarına sarıl. Nefse,
şehevî arzulara, şeytana ve kötü kişilere muhalefet
etmeli ve onlara uymamalısın. Mü'min kişi bu hususlarda
devamlı cihat halindedir. Öyle ki, başından miğferi
hiç eksik olmaz, kılıcı asla kınına girmez, atının
sırtı hiç eğersiz kalmaz. Uykuyu bile hak erenlerinin
uyuduğu niyetle uyur. Hak erenleri düşmana galip gelebilmek için
zindelik kazanmak maksadıyla uyurlar. İhtiyaç dolayısıyla
yemek yerler. Ancak zaruret halinde konuşurlar. Mecbur kalmadıkça
âdetleri dilsizlik ve sükûttur. Onları ancak Allah'ın takdiri
konuşturur. Bu dünyada onların dilini Allah hareket ettirir,
konuşturur. Tıpkı yarın Kıyamet gününde
organlarını konuşturacağı gibi...
Allah'ı daima görür gibi ol
Ey oğul!
Yalnızlık anlarında öyle bir takvaya
ihtiyacın var ve öyle bir takvaya sahip olmalısın ki, seni
günahlardan ve günaha sürükleyecek kaymalardan alıkoysun. Öyle
bir murakabeye ihtiyacın var, öyle bir murakebeye sahip olmalısın
ki, Allah'ın daima seni görmekte olduğunu sana hatırlatsın.
İşte sen yalnızlık anlarında böyle olmaya muhtaçsın,
mecbursun. Bundan başka, nefis, heva ve şeytanla savaşmaya
muhtaçsın.
Gönülleri hakka davet et
Ey oğul!
Büyük insanları yıkıp mahveden küçük
hatalar, sürçmeler ve kaymalardır. Zahitleri mahveden nefsanî
ihtiraslardır. Hak erenlerini mahveden yalnızlık anlarındaki
kötü düşünceler, hatıra gelen kötü fikirlerdir. Sıddıkları
mahveden bir anlık kötülüktür. Onların bütün meşguliyetleri,
kalblerini uygunsuz düşüncelerden korumak ve muhafaza etmektir.
Onlar Hakka davet mevkiinde bulunan kişilerdir. İnsanları
Allah'ı tanımaya davet, ederler. Gönülleri Hakka davet
etmekten bir an bile geri durmazlar.
Nefsini itaat altına al
Ey oğul!
Bu zaman âhirzamandır. Nifak çarşısı
açılmıştır. Yalan çarşısı açılmıştır.
Münafık, yalancı, deccal kişilerle oturmayınız.
Yazık sana ki, nefsin münafıktır, yalancıdır, kâfirdir,
fâcirdir, müşriktir. Böyle olduğu halde sen onunla nasıl
oturuyorsun? Ona muhalefet et, asla muvafakat etme. Onu bağla, asla
salıverme. Onu hapset, zindana at. Kendisine ancak zaruri olan haklarını
ver. Fazla verme. Onu mücahedelerle kahret, itaat altına al!
Dünya ile âhireti biraraya getir
Ey oğıû!
Dünya ile âhireti biraraya getir. Her ikisini de aynı
yere koy. Kalbin dünya ve ahiret düşüncesinden arınmış
olarak ve çırıl çıplak bir şekilde Mevlan ile tek başına
ol. Allah'tan başka herşeyden arınmadıkça Ona yönelme.
Halka bağlanıp kalarak Haktan ayrı kalma. Bütün bu
sebepleri kopar, at. Allah'a giden yoldaki engelleri birer birer bertaraf
et. Bütün bunları yaptıktan sonra dünya ve âhireti bıraktığın
yere var. Dünyayı nefsine ver, âhireti kalbine koy, Mevlâyı
da özünde tut.
Tevbe ile günah elbiseni çıkar
Ey oğul!
Nefis ile birlikte olma. Hevesinle birlikte olma. Dünya
ile de birlikte olma. Öyle ise hemen günahlarına tevbe et, bir daha
işlememeye azmeyle. Onlardan sıyrıl. Seri adımlarla
Mevlana koş. Tevbe ettiğin zaman hem dışın, hem
de için tevbe etmiş olsun. Tevbe, Allah'ın katında makbul
kul olmanın temelidir. Halis bir tevbe ile ve Allah'tan hakikaten
haya etmek suretiyle üzerindeki günah elbisesini çıkar, at.
Derdi sabırla karşıla
Ey oğul!
Sana herhangi bir dert geldiği zaman onu sabır
eliyle karşıla ve devası gelinceye kadar sakin ol. Deva
gelince de onu şükürle karşıla. Bu hale geldiğin
zaman peşinen ebedi zevkli safalı bir hayatta olursun.
Himmetin dünya olmasın
Ey oğul!
Dünyadaki himmet ve gayretin yemek, içmek, giymek,
evlenmek, güzel ve rahat evlerde oturmak, servet toplamaktan ibaret olmasın.
Bütün bunlar nefsin işidir, nefsin rağbet ettiği şeylerdir.
Öyleyse kalbe mahsus himmet ve gayret nedir? Kalb, öz ve sır neye
rağbet eder? Onun himmet ve gayreti Allah'ı aramaktır.
Kalbin rağbet edeceği tek şey budur. Senin himmet ve
gayretin ve rağbet edeceğin şey senin için en mühim olandır,
sana ehemmiyet verendir. Öyleyse senin rağbet edeceğin şey,
Rabbin ve Onun nezdinde olmalıdır.
Ahiret için hazırlan
Ey oğul!
Sen, ömründen sadece bir gün kaldığını
farzet ve ecel meleğinin geleceğini düşünerek ve ahiret için
hazırlan. Dünya hak erenleri için bir kuvvet kazanma ve pişip
olgunlaşma yeridir.
Dünyada ebedî kalmak için yaratılmadın
Ey oğul!
Sen dünyada ebedî kalmak için yaratılmadın.
Allah'ın yoluna uymayan bir yaşayış içindesin. İçinde
bulunduğun bu hali hemen değiştir.
Kendini Allah'ın takdirine teslim et. Sonra Onunla
birlikte ol. Nasıl bir binanın önce bir temele, sonra da
duvarlara ihtiyacı varsa, her işin de önce bir temele sonra da
bir yapıya ihtiyacı vardır. Senin yolunun temeli, Allah'ın
takdirine teslim olmak, yapısı da Onunla birlikte olmandır.
Bu esasa yapış, ömür boyu, gece gündüz buna devam et.
Tefekkür insanı Allah'a götürür
Ey oğul!
Tefekkür kalbin yapacağı işlerdendir. Eğer
kendin için bir iyilik görürsen, bir iyiliğe nail olursan, Allah'a
şükret. Bir kötülük görürsen de ondan dolayı tevbe et.
İşte bu tefekkür sayesinde dinin ihya olur, dirilir, şeytanın
da ölür.
Şöyle denmiştir: "Bir saat tefekkür, bir
gecelik ibadetten hayırlıdır."
Allah'a ulaşma yolunda yine Allah'ın fiillerini
delil getir. Nasıl ki bir sanat eserinden sanatkâra intikal
ediliyorsa, Allah'ın muazzam bir sanatı olan bu kâinata
bakmakla da Allah'a ulaşılabilir. Onun için Allah'ın sanatı
üzerinde tefekkür edersen Allah'a ulaşabilirsin.
Hakiki imana sahip olan bir mü'minin iki dış gözü,
iki de iç gözü vardır. İki dış gözü ile Allah'ın
yeryüzündeki sanat eserlerini görür, iki iç gözü ile de Allah'ın
göklerde yaratmış olduğu eserleri görür. Bundan sonra
onun gözünden perdeler kaldırılır. Neticede Allah'ın
yakın ve sevgili kullarından olur. Sevgiliden hiçbir şey
gizlenemeyeceğine göre, Allah'ın sevgili kullarından olan
bu kişiden de İlâhî sırlar gizlenmez.
Dinini satarak dünyalık elde etme
Ey oğul!
Meşru yoldan ve helalinden alın teriyle kazandığını
ye. Dinini satarak dünyalık elde etmeye ve bu yoldan kazanılmış
şeylerle geçinmeye kalkışma. Helalinden ve meşru
yoldan kazan. Bu kazancınla başkalarına ikram et. Onlara da
yedir, içir. Ta ki aradaki sevgi ve kardeşlik bağlarının
devamına ve pekişmesine vesile olsun.
Allah'ı kullarına şikâyet etme
Ey oğul!
Allah'ı kullarına şikâyet etmeye kalkışma.
Kullara şikâyetçi olma. Allah'a şikâyetçi ol. Allah her
şeye kadirdir. Ondan başkası ise hiçbir şeye muktedir
değildir. İç sıkıntıları, maruz kalınan
musibetleri, mânevi dertleri ve verilen sadakalarla yapılan
iyilikleri gizli tutmak da iyilik hazinelerindendir. Sadakayı sağ
elinle ver. Sol elinin bundan haberdar olmaması için gayret et.
Dünya seni yutmasın
Ey oğul!
Dünya denizinden sakın. Onda çok kişiler boğulmuş,
ancak pek az kişi kurtulmuştur. O derin bir denizdir. Herşeyi
garkeder, kendinde boğar. Ancak Allah dilediği kullarım
ondan kurtarır. Tıpkı kıyamet gününde mü'minleri
Cehennemden kurtaracağı gibi.
Takva güneşiyle beraber ol
Ey oğul!
Bütün fiil ve hareketlerinde tevhid güneşi, şeriat
güneşi ve takva güneşi ile beraber ol. Zira bu güneş,
heva ve hevesin; nefsin, şeytanın ve mahlukata dayanmanın
sebep olduğu şirk tuzağına düşmekten seni
muhafaza eder. Bu güneş seni Allah yolunda ilerlerken aceleci
olmaktan alıkor.
Aceleci olma
Ey oğul!
Aceleci olma. Zira acele eden hataya düşer, teenni
eden de isabet eder, hedefine ulaşır. Acele etmek şeytandandır,
şeytanın işidir. Teenni etmek de Allah'tandır. Çok
kere seni aceleciliğe sevkeden şey, dünyalık toplama hırsıdır.
Rızık ve dünyalık hususunda kanaat sahibi ol. Zira kanaat
tükenmez hazinedir.
Sadece kısmetine ve eline geçene razı ol. Kısmetinde
olmayandan da geri dur. Helal ve meşru olandan ayrılma.
İşte o zaman zengin olursun. Allah'tan başka hiçbir şeye
ihtiyaç duymazsın. Kalbin mutmain olur, sükûnete kavuşur, özün
saflaşır, berraklaşır. Zararlı duygu,
temayül ve ihtiraslardan arınırsın. Böylece dış gözünde dünya,
kalb gözünde ahiret, sır gözünde Allah'tan başkası değersiz
olur.
Aklını kullan
Ey oğul!
Akl-ı selim sahibi ol. Aklını kullan. Acele
etme. Şurası muhakkak ki. acele etmekle eline bir şey geçmez.
Acele etmekle ne vaktinden önce akşamı edebilirsin, ne de sabahı.
İstediğini elde edebilmek için sabırla akşama kadar
çalışmıyor, didinmiyor musun?
Allah korkusu her kapının anahtarıdır
Ey oğul!
Önünde kapalı bir kapının kalmamasını
istersen izzet ve celâl sahibi olan Allah'tan kork. Zira Allah korkusu
her kapının anahtarıdır, her kapıyı açar.
Amellerini güzel yap
Ey oğul!
Güzel ameller işlemekte tembellik etme. Zira
tembellik edenler ebediyen mahrum kalırlar. Bu arada daimi bir pişmanlık
da peşlerini bırakmaz. Amellerini güzel yap. Unutma ki, Allah
hem dünya hayatı ile, hem de ahiret hayatı ile sana karşı
cömertlik etmiş, ikramda bulunmuştur.
Allah'ın rızasına dön
Ey oğul!
Dua ipini uzat. Allah'ın rızasına dön.
Kalbin itiraz ettiği halde dilinle dua eder duruma düşme.
Dilinle yaptığın duaya kalbin de inansın ve iştirak
etsin.
Kötü kişilerle arkadaşlık etme
Ey oğul!
Kötü kişilerle arkadaşlık etmen, iyi kişiler
hakkında kötü düşüncelere sürükler. Hep kötü insanlarla
beraber oldukça iyi ve salih kişiler seni kötü bir insan olarak görürler.
Dine sarıl
Ey oğul!
Başkaları tarafından uyandırılmadan
önce uyan. Dine sarıl. Dinine sahip kişilerin arasına
katil. Onlarla birlikte ol. Asıl insan olanlar dinine sarılmış
olanlardır. İnsanların en akıllısı, Allah'a
itaat eden, Onun dinine, kitabına sarılan ve yaşayışını
Allah'ın ahkâmına uygun geçiren insandır. İnsanların
en cahili de Allah'a isyan eden, yaşayışını Onun
dinine, kitabına ve ahkâmına uygun olarak geçirmeyen kişidir.
Cahillerle arkadaşlık etme
Ey oğul!
Cahillerle arkadaşlık ediyorsun, bu durumda
onların cehaletinden sana da bulaşabilir. Ahmaklarla arkadaşlık
etmek, aldatıcı bir arkadaşlıktır. Sağlam
inançlı, alim ve ilmi ile amel eden mü'minlerle arkadaşlık
et. Mü'min iman kuvveti sebebiyle diğer insanlara karşı
daima neşeli ve güleryüzlü görünmeye, hüznü de Allah ile kendi
arasında gizli tutmaya muktedir olabilir. Mü'minin hüznü daimidir,
çünkü tefekkür eder. Çok ağlar, az güler.
Bunun için Peygamber Sallallahü Aleyhi Vesellem, "Mü'min
için, Rabbine kavuşmanın dışında rahat yoktur"
buyururlar.
Kalb ve gönül ehli ile arkadaş ol. Onların
sohbetlerinde bulun. Ta ki senin de bir kalbin, bir gönlün olsun.
Şu kimselerle dostluk kur
Ey oğul!
Kendileriyle dünyada sırf dünyalık için
arkadaşlık ve dostluk ettiğin şu kişileri yarın
göremeyeceksin. Aranız ayrılacak. Kötü dost ve arkadaşlarla
aran nasıl ayrılmasın ki, sen onlarla Allah için değil,
Allah'tan başka şeyler için dostluk ettin. Eğer insanlarla
mutlaka dostluk, arkadaşlık ve ahbaplık etmen gerekiyorsa,
takva sahibi, arif, ilmi ile âmil, yalnız Allah'ın rızasını
isteyen ve Allah'ın nazarında itiban olan kişilerle dostluk
ve arkadaşlık et. Şu kimselerle dostluk ve arkadaşlık
kur:
1. Seni Allah'a yaklaştırsın.
2. Seni dalaletten kurtarsın, doğru yola çeksin.
3. Seni dünyaya kulköle olmaktan kurtarsın.
4. Önüne ahiret nimetlerini sersin.
5. Seni nefsin esaretinden kurtarsın, hürriyete kavuştursun.
6. Seni yılanların, akreplerin ve vahşi
hayvan tabiatlı insanlardan kurtarsın, rahata, huzura kavuştursun.
Bütün isteklerin Allah'tan olsun
Ey oğul!
Eğer dünya tasalarından sıyrılmaya gücün
yetiyorsa hiç durma, hemen sıyrıl. Aksi halde seri olarak
kalbinle Allah'a koş. Onun rahmetine yapış. Ta ki kalbinden
dünya tasaları çıksın. O her şeye kadirdir. Her
şeyi bilir. Her şey Onun kudret elindedir. Onu kendisine imanla
ve kendisinin marifeti ile doldurmasını iste.
Ayrıca sana sarsılmaz bir iman vermesini, senin
kalbinde kendisine ünsiyet peyda etmesini ve senin bütün uzuvlarını
kendisine itaatle meşgul hale getirmesini iste. Bütün bunların
hepsini Allah'tan iste. Kendin gibi faninin önünde zelil durumlara düşme.
Bütün isteklerin Allah'tan olsun, asla başkalarından olmasın.
Bütün muamelen Allah'la beraber olsun ve Allah için olsun, asla Ondan
başkası için olmasın.
Allah'a hizmet et
Ey oğul!
Hizmet edersen, hizmet olunursun. Haddi aşmazsan
kurtulursun. Allah'a hizmet et. Onun yolunda ol. Onun yolunu bırakıp
da sana ne zararı, ne de faydası dokunan şu devlet adamlarının
hizmetçiliğini yapma. Onlar şimdiye kadar sana ne verdiler? Kısmetinde
olmayan bir şeyi sana verebilirler mi?
Ahiret endişesini öne al
Ey oğul!
Ahiret endişeni dünya endişesinin önüne al. Eğer
böyle yaparsan her ikisini de kazanır, her ikisinden de kârlı
çıkarsın. Dünya endişesini ahiret endişesinin önünde
tuttuğun takdirde, senin için bir ceza olmak üzere her ikisinden de
hüsrana uğrarsın. Dünya sevgisini kalbinden çıkardığın
zaman dünyalık olarak elde ettiğin bir şeyde de bereket
olacaktır.
Dünyan ve ahiretin için çalış
Ey oğul!
Mü'min hem dünyası için çalışır,
hem de âhireti için. Dünyası için, ihtiyacı kadar çalışır,
kanaat eder. Tıpkı yolcunun
ihtiyaç miktarı azık alması gibi. O dünyadan bundan daha
fazlasını almaz. Cahilin bütün düşüncesi dünyadır,
dünyalıktır. Arifin düşüncesi ise âhirettir, Allah'tır.
Günah elbiseni tevbe suyuyla temizle
Ey oğul!
İşlediğin günahlar sebebiyle Allah'ın
rahmetinden ümidini kesme. Din elbisendeki kiri tevbe suyu ile temizle.
Bu tevbende hem sebat göster, hem de ihlâslı ol. Bundan başka
din elbiseni marifetullah esansıyla kokula.
Kalbinle Allah'a dön
Ey oğul!
Dünya bir denizdir, iman da gemidir. Kaptan ise ibadet ve
taatlerdir. Ahiret de bu denizin sahilidir. Kalbinle Allah'a dön. Allah'a
tevekkül eden kişi, Ona dönen kişi demektir.
Kur'ân ile amel et
Ey oğul!
Kur'ân ile amel etmek seni Kur'ân'ın mevkiine'yükseltir,
oraya oturtur. Sünnet ile amel etmek seni Resul-i Ekreme (a.s.m.) yükseltir.
Resulullah, kalbi ve mânevi himmeti ile Allah dostlarının
kalbleri çevresinden bir an bile ayrılmaz. Onların kalblerine
Allah'a yakınlık kapısını açar.
Cahil dünyada ferahlanır
Ey oğul!
Cahil dünyada ferahlanır. Dünya nimetleri ile zevk
sefa sürer. Âlim ise dünya hayatını bir fırsat bilir.
Manevi mertebelerde yükselme gayreti içinde bulunur. Cahil kaderle çekişir,
ona karşı çıkar; âlim ise kadere boyun eğer, razı
olur.
İbadetine aldanma
Ey oğul!
İbadet ve taatine aldanma. Allah'ın onları
kabul etmesini iste. Şu anda sen Allah'a kulluğunu yapma gayreti
içindesin. Olur ki içinde bulunduğun bu durumdan başka bir
duruma düşebilirsin.
Amelini Allah rızası için yap
Ey oğul!
Sana amellerinde ihlas gerek. Amellerini sırf Allah rızası
için yapmalısın. Gözünü, amellerinden ve onlara gerek
insanlardan, gerekse Allah'tan karşılık beklemekten uzak
tut.
Ahlakı düşüklerden uzak dur
Ey oğul!
Ahlakı düşüklerden uzak dur. O zaman halis mü'min
olursun. Hükümde hakkaniyet üzere ol. O zaman ilimde halis olursun.
Sofrana fakirleri ortak et
Ey oğul!
Oruç tut. İftar ederken sofrana fakirleri de ortak
et, onlara de yedir. Tek başına yiyip içme. Böyle yapmayan
kimsenin fakir olup dilenciliğe düşmesinden korkulur.
Herkese iyi niyetli ol
Ey oğul!
Kimseye eziyet etmemeye ve zarar vermemeye gayret et.
Herkese karşı iyi niyetli ol.
Ömrünü hak yolda geçir
Ey oğul!
Sanatı öğrenebilmek için sıkıntıya
ve meşakkate katlanmak zorundasın. En güzel ve mükemmel eseri
meydana getirmek için bin kere yapar, yıkarsın. Eğer ömrünü
hak yolda, kendini en iyi şekilde yetiştirmekle harcarsan Allah
senin için hiç yıkılmayacak bir bina yapar.
Kendi nefsine ağla
Ey oğul!
Bu halinden utanmıyor musun? Kendi nefsine ağla,
gözyaşı dök. Zira bu halinle sen doğruya ve başarıya
ulaşmaktan mahrum kalırsın. Hiç utanmıyor, haya
etmiyor musun ki, bugün itaatkâr oluyorsun, yarın âsi oluyorsun.
Bugün ihlaslı oluyorsun, yann riyakâr.
Çalış, didin; yardım Rabbindendir
Ey oğul!
Çalışmadan ayağına hiçbir şey
gelmez. Bazı şeyler de sana mutlaka lâzımdır. Çalış,
didin; yardım, izzet ve celal
sahibi Rabbindendir. Üzerinde bulunduğun bu denizde
hareket et, dalgalar devamlı seni üstte tutacak ve sahile ulaştıracaktır.
Dua senden, cevap vermek Rabbindendir. Çalışmak senden, başarı
Allah'tandır. Kötülükleri terk etmek senden, hamiyet ve gayret
vermek Allah'tandır. İstediğin şeyde dürüst ol,
samimi ol, ihlâslı ol. Allah sana yakınlık kapısını
mutlaka gösterecektir.
Kalbinin istemediği dünyalığı bırak
Ey oğul!
Eline bir dünyalık geçtiği ve kalbinin de
ondan hazzetmediğini gördüğün zaman onu bırak,
alma. Kalb, iyi ile kötüyü, faydalı ile zararlıyı, hayır
ile şerri birbirinden ayırd etme melekesine sahiptir. Himmet ve
gayretin nisbetinde Allah'ın lütfuna mazhar olursun. Allah'tan başka
ne varsa kalben hepsinden sıyrıl, hepsinden uzaklaş. Ta ki
ona yaklaşabilesin.
Kalbini helâl yemekle temizle
Ey oğul!
Helâl yemek suretiyle kalbini temizle. İşte o
zaman Rabbini tanırsın. Lokmanı, elbiseni ve kalbini
temizle. İşte o zaman safi, temiz olursun. Henüz vakit geçmeden
kalbinle Rabbine dön. Sen iyi kimselerin hallerini dilinle anlatmak ve o
halleri de kendin için temenni etmekle yetindin. Tıpkı avucuna
suyu alıp yumruk yaparak sıkan kişi gibi ki, elini açtığı
zaman orada bir şey bulamaz.
Karşılık beklemeden hizmet etmeye çalış
Ey oğul!
En iyisi zayıflık zamanında başkalarından
bir şey isteme. Ayrıca sende idrak edemeyeceğin ve başkalarına
anlatamayacağın,
göremeyeceğin ve başkalarına gösteremeyeceğin bir
hal bulunmamalıdır. Eğer karşılık beklemeden
ve almadan vermeye gücün yeterse hemen yap. Karşılık
beklemeden hizmet edebiliyorsan hemen yap. Allah yolunun yolcuları,
yaptıklarını sırf Onun için, Onun rızasına
uygun olarak yaptılar. Allah da, hoşlarına gidecek şeyleri,
dünyada da, âhirette de onlara gösterdi ve gösterecektir.
İhlâs sahibi ol
Ey oğul!
İlim ve irfan öğren ve ihlâs sahibi ol. Ta ki,
nifak, ikiyüzlülük ve samimiyetsizlik tuzağından kurullasın,
ilim ve irfanı halkın teveccühünü kazanmak ve dünyalık
top lamak için değil, Allah'ın rızası için öğren.
İlim irfanı gerçekten Allah rızası için öğrendiysen
Onun emirlerini sevgiyle yerine getirir ve Ona karşı huşu içinde
bulunursun. Diğer insanlara karşı mütevazi olursun.
Rabbine itaatte nefsine muhalefet et
Ey oğul!
Eğer kurtuluş istiyorsan, Rabbine itaatte
nefsine muhalefet et. Nefsinle birlikte olmakta devam ettiğin müddetçe
insanları ve diğer varlıkları tanıyamazsın.
Dünya sevgisi ile dop dolu olduğun müddetçe âhireti tanıyamazsın.
Ahiret sevgisi ile dolmadıkça âhirette Rabbini göremezsin. Nefis
devamlı kötülüğe meyillidir, bu onun fıtratıdır,
huyudur. Onun fıtratı bu olunca, artık var, ötesini sen düşün,
neler yapmaz ki?
Allah'ın rızasına ulaşmaya çalış
Ey oğul!
Allah'ın rızasına ulaşmaya çalış.
O senden razı olmuşsa bil ki seni sevmiştir. Rızık
ve geçim endişesini kalbinden çıkar. Zira sen gönül huzuru içinde
çalıştığın müddetçe sıkıntısız
olarak rızkın Allah'tan gelecektir. Kalbindeki düşünceleri,
tasalan, endişeleri at. Bir tek tasan olsun: O da Allah'a layık
bir kul olup olmama endişesi... Bu mertebeye ulaşabildiğin
an diğer bütün tasalarına Allah kâfidir.
Dünyalık için kimseyle çekişme
Ey oğul!
Sakın sakın! Sen sen ol, dünyalık
hususunda kimseyle çekişme, didişme. Kimsenin elindeki kısmete
mani olmaya kalkışma. Zira herkesin nasibi mutlaka kendisini
bulur. Eğer kaderde elinden alınması varsa, o da olur. Bu
senin isteğinle olmaz.
Kadere razı olmak; kavga, çekişme ve didişme
sonunda dünyalık elde etmekten daha güzeldir. Zira Allah'ın
takdirine razı olmak her hal ü kârda hayatı güzelleştirir,
tatlılaştırır, huzurlu kılar.
Allah'ı kalbin ve kalıbınla an
Ey oğul!
Allah'ı önce kalbinle zikret, sonra da kalıbınla,
dilinle. Onu kalbinle bin defa, dilinle de bir defa zikret.
Ameline güvenme
Ey oğul!
Sakın ha, amellerine ve mânevi hallerdeki gelişmelere
mağrur olma. Bunlarla övünmeye kalkışma, ucbe düşme.
Zira ucub kişiyi zulme, tuğyana, azgınlığa
ve günaha sevkeder, Allah'ın gazabına uğramasına
sebep olur.
İnsanlara baki gözüyle bakma
Ey oğal!
İnsanlara, baki kalacaklarını sanarak o gözle
bakma. Fani olduklarım bil ve o gözle bak. Hiçbir insan dünyada
baki değildir. Bu dünyada her insan fanidir, gelip geçicidir.
Onlara, zarar verebileceklerini veya fayda getirebileceklerini düşünerek
bu gözle bakma.
Allah dostlarına karşı dilsiz ol
Ey oğul!
Kur'ân'ı okursun, fakat anlamazsın, anlamadan
okursun. Birtakım ameller işlersin. Fakat ne yaptığını
bilmezsin. Ne yaptığının şuurunda olmadan yaparsın.
Bu senin yaptığın ahiret endişesi olmadan sırf dünya
için yapılan şeydir. Bütün bu hallerden sonra bir de kalkar
Allah dostlarına hücum eder, onları çekiştirir, kötülersin.
Aklını başına topla, edepli ol, günahlarına tövbe
et. Kusurlarından dön, Allah dostlarına karşı dilsiz
ol.
Hiçbir işe gururla girişme
Ey oğul!
Önce kendi nefsinle meşgul ol. Önce kendi nefsine
faydalı ol. Kendi nefsini düzelt, sonra başkalarıyla meşgul
ol. Başkalarını aydınlattığı halde
kendini eriten mum gibi olma. Hiçbir şeye gururla, nefsî duygularınla
girişme. Allah bir husus için seni dilemişse seni ona hazırlar.
Eğer halkı senden faydalandırmayı murat etmişse
seni onlara
gönderir. Sana sebat verir, insanları idare etme
kabiliyeti verir. Onlardan gelecek sıkıntılara katlanma gücü
verir. Halkın faydası için senin kalbine genişlik verir, göğsünü
açar, oraya hikmet doldurur. O zaman sen senlikten çıkar, Allah'ın
has ve halis kullarının arasına girersin.
Kalbini zikre yaklaştır
Ey oğul!
İki adım vardır ki, eğer bu iki adımı
atabilirsen Hakka ulaştın demektir. Eğer kalbin ve ruhunla
dünya ile ahiretten birer adım, nefsin ve diğer insanlardan da
birer adım uzaklaşabilirsen Hakka ulaşmış olursun.
Kalbin ve ruhunla bu zahirleri terk et, işte o zaman Hakka vasıl
olursun. Önce başla, ilk adımı at, bitirmek Allah'tandır.
Sen hemen gerekli alet ve edevatı al. Var, iş
kapısının önüne otur ki, seni çalıştıracak
olana yakın bulunasın. Öyle yatağında, yorganının
altında ve kapalı kapılar ardında miskin miskin durma.
İş ara, çalışmak istediğini söyle.
Kalbini zikre yaklaştır. Ona bilhassa, kıyamet
gününü, haşir-neşir gününü hatırlat. Ölümü düşün.
Allah'ın mahlukatı nasıl öldürüp, sonra nasıl
dirilteceğini, huzurunda nasıl duracağını düşün.
Bütün bunları hiç hatırından çıkarmamaya devam
ettiğin zaman kalbindeki kasvet gider, günah bulanıklarından
temizlenir.
Temeli sağlam olan bina yıkılmaz
Ey oğul!
Bina sağlam bir temel üzerine oturtulursa yıkılmaz.
Yerinde karar kılar. Sağlam bir temel üzerinde oturtulmadığı
takdirde kısa zamanda çöker. Aynen bunun gibi, sen de kendi halini dinin esasları üzerine
oturtursan hiç kimse ona noksanlık veremez. Herhangi bir tarafından
bir gedik açamaz. Eğer hayâtının dinin esasları
üzerine oturtmazsan, dini hayatını bir tarafından gedik açılabilir,
temel çürük olduğu için bir mertebeye de ulaşamazsın.
Sana teslimiyet gerek
Ey oğul!
Sana teslimiyet gerek. Sebeplere tevessül ettikten ve bütün
tedbirleri aldıktan sonra işin gerisini Allah'a havale etmek
gerek. Kendi gücüne, kendi kuvvet ve kudretine güvenmemek gerek. Allah'ın
fiillerine ve tasarrufuna itiraz etmemek gerek. İnsanları ve
kendini Allah'ın iradesine, tasarrufuna ve fiillerine ortak etmemek
gerek.
Kulluğun sohbetine yapış
Ey oğul!
Sana kulluğun sohbetine yapışmak gerek.
Kulluğun sohbeti; Allah'ın emrettiklerini harfi harfine yerine
getirmek, yasakladıklarından bütünüyle uzak durmak, musibet
ve felaketler karşısında sabırlı olmak. Bu
meselenin esası tevhiddir, sebattır, temeli sağlam salih
ameller bu esas üzerine oturur.
Allah, sevenlerini dünya ile birarada bırakmaz
Ey oğul!
Allah, kendisini sevenleri dünya ile birarada bırakmaz.
Dünyanın onlara yapabileceği kötülüklerden bir an bile emin
olmaz. Onları dünya ile de, kendisinden başka birşey ile
de asla birarada bırakmaz. Daima Allah onlarladır,
onlar da Allah ile... Kalbleri ilelebed Onu zikreder. Hep
Onun huzurundadırlar. Yalnız Ona yönelirler. Allah onların
koruyucusudur, kendileriyle ünsiyet eder.
Nefsinin arzularını ayak altına al
Ey oğul!
Nefsinin rağbet ettiği arzuları ayaklarının
altına al, çiğne. Bütün kalbinle onlardan sıyrıl. Eğer
Allah'ın ilminde senin için onlardan bir şey varsa, vakti,
saati gelince sana mutlaka ulaşır. Çünkü mukadderattan kaçılmaz.
Takdir-i ilâhide bulunan her şey mutlaka olur. Allah'ın ilmi
asla değişmez. Kısmetin, vakti saati gelince sana mutlaka
ulaşır; hem de hazırlanmış olarak, yeterli
derecede ve güzel bir şekilde. Öyle ise sen onu zillet eliyle değil,
izzet eliyle alırsın.
Bununla beraber Allah indinde senin için züht sevabı
da hasıl olur. Allah seni salih kullan cümlesinde kabul eder. Çünkü
sen onu elde etmek için hırs göstermedin, ona kendi arzunla uzanmadın.
Sen kaçtıkça ezelde sana ayrılan rızık peşinden
gelir. Âdeta seni kovalar.
Allah dostlarının hizmetçisi ol
Ey oğul!
Allah dostlarının çömezi ol, yaygısı
ol, etraflarında hizmetçi ol. Böyle olmaya devam edersen, işte
o zaman hakiki efendi olursun. Kim Allah için mütevazı
olursa, Allah onu dünyada da, âhirette de yükseltir. Halkın külfetlerine
katlandığın ve kendilerine hizmet ettiğin zaman Allah
seni onların üstüne yükseltiyor ve başlarına reis yapıyor.
Ya bir de Onun kullarının seçkinleri olan sıddıklara
hizmet edersen neler yapmaz ki?
Allah korkusu kalbde bir bekçidir
Ey oğul!
Hayatının akışını, Allah için
nefis muhasebesini yapanların ve Allah'tan korkanların hayatının
akışına zıt olarak görüyorum. Mesela şer ve
fesat ehline yanaşıyor, onlarla hemhal oluyor, onlarla düşüp
kalkıyorsun. Buna mukabil Allah dostlarından ayrılıyor,
uzak duruyorsun. Kalbini Allah düşüncesinden, Allah sevgisinden ve
Allah korkusundan tamamen boşaltıp, buna mukabil dünya ve dünyalık
sevgisiyle doldurmuşsun. Bilmez misin ki, Allah korkusu kalbde bir
bekçi, bir aydınlıktır. O, hak ile batıl arasını
ayırır, haklı ile haksızı ortaya koyar.
Ölümü hatırlarsan dünya sevgisi azalır
Ey oğul!
Eğer şu anda içinde bulunduğun hal üzere
gidişe devam edersen, dünya ve âhiret selametine veda edersin. Ölümü
hatırlarsan, dünya ve dünyalıkla mest olman azalır. Dünyalık
sahibi olmakla daha az sevinir hale gelirsin. Buna mukabil züht ve takva
yönün artar. Esasen sonu ölüm olan bir kişi, dünyalığa
kavuşmakla nasıl sevinebilir? Resulullah (a.s.m.) şöyle
buyurmuştur:
"Her koşanın varacağı bir hedef,
bir son nokta vardır. Her hayat sahibinin varacağı son
nokta da ölümdür."
Herşeyin sonu ölümdür
Ey oğul!
Tasaların, neşelerin, zenginlerin, fakirlerin,
sertliklerin, yumuşaklıkların, hastalıkların, acıların;
hepsinin de sonu ölümdür. Kim öldüyse kıyameti kopmuş, onun
hakkında uzaklar yakın olmuş demektir. İçinde bulunduğun
her şey hevesten ibarettir. Kalbin, özün ve batınınla, içinde
bulunduğun bütün heveslerden sıyrıl.
Dünya belli bir hedefe doğru uzanmaktadır. Âhiret
ise belli olmayan bir ebede uzanmaktadır. Senin dünyadaki hayatın
belli bir noktaya kadar uzanır. Orada biter. Âhiretteki hayatın
ise nihayeti olmayan bir ebede uzanmaktadır.
Dinini dünya karşılığında satma
Ey oğul!
Dinini dünya karşılığında satma.
Hükümdarların, devlet büyüklerinin, zenginlerin ve haram
yiyenlerin metaları mukabilinde dinini satma. Dinini yediğin,
yani dünyalık karşılığında sattığın
zaman kalbin kararır. Nasıl kararmasın ki, sen dünyalık
karşısında dinini satmakla fanilere kulluk etmiş
oluyorsun.
Marifetullaha koş
Ey oğul!
Marifetullaha koş. Zira hiç şüphe yok ki,
marifetullah her hayrın aslıdır, kaynağıdır.
Sen Allah'a olan taat ve kulluğunu arttırdığın
zaman O da sana marifetini bahşeder.
Nefsi kendine hizmetçi yap
Ey oğul!
Hep ön safta bulunmalısın. Zira ön saf cesur
erkeklerin safıdır. Son safta asla bulunmamalısın.
Zira son saf korkakların safıdır. Nefsi kendine hizmetçi
yap. Onu işin
esasına sevket. İşin zor yanını
ve aslını yapmayı alışkanlık haline getir.
Zira nefis ne yüklersen onu taşır. Tepesinden sopayı eksik
etme. Eğer sopayı eksik edersen hemen uyur. Sırtındaki
yükleri de kaldırıp yere vurur. Ona tebessüm bile etme.
Ona hiçbir zaman doyasıya yedirme. Meğer ki,
tokluğun onu azdırmayacağını ve tokluk karşılığında
çalışacağını bilmiş olasın. Süfyan-ı
Sevrî hem çok yemek yiyen, hem de çok ibadet eden bir zattı.
Büyük zatlardan biri der ki: "Süfyan-ı
Sevri'nin yemek yiyişini görünce, çok yiyor diye kızardım;
fakat namaz kılışını ve ağlayışını
görünce ona gıpta eder, sevgi ve şefkatle bakardım"
Süfyan-ı Sevri'ye, çok yemek yiyişinde uyma,
çok ibadet edişinde uy. Çünkü sen bir Süfyan-ı Sevrî değilsin,
onun nefsine hâkim olması gibi sen nefsine hakim olamazsın.
Bütün haramları terk et
Ey oğul!
Bütün haramları terk etmek için gayret et. İmanının
ve sarsılmaz bilgi ve inancının kuvvetli olduğu
anlarda her şeyde züht sahibi ol. İşte o zaman Allah'ın
âbid kullarından olursun.
İmana ve marifetullaha sahip ol
Ey oğul!
Sen halis nefisten ve hevesten ibaretsin. Yabancı kadınlarla
oturuyorsun, sonra da, "Ben onlara aldırış etmem,
benim kalbin temiz" gibisinden laflar ediyorsun.
Yalan söylüyorsun. Senin bu davranışını
şeriat da tasvip etmez, akıl da. Bu hareketlerinle ateş üzerine
ateş, odun üzerine odun yığıyorsun. Bunu için önce
imana ve marifetullaha sahip ol. Allah'a yakınlığı
kuvvetlendir. Sonra da halka tabip ol, iman ve güzel ahlak doktoru ol.
Kendisi âmâ, kör kişiyi düşün. Böyle birisi insanların
gözünü nasıl tedavi eder? Sağır dilsiz olan kişi
insanlara nasıl öğretmenlik eder?
Kalbin ne zaman temizlenecek?
Ey oğul!
Kalbin ne zaman saflaşâcak, temizlenecek? Özün ne
zaman arınacak? Sen halkı Allah'a ortak tanıyorsun. Allah'a
ait birtakım tasarrufları kullara mal ederek Ona şirk koşuyorsun.
Sen nasıl felah bulacaksın ki, her gece, ertesi gün kime gideceğini,
kime şikâyet edeceğini ve kimden birşeyler isteyeceğini
kararlaştırmakla meşgul oluyorsun. Kalbin nasıl arınabilir
ki? O tevhidden yana tam takırdır.
Önce kendi imanını kuvvetlendir
Ey oğul!
İmanının zayıf olduğu zamanlarda
bilhassa kendine yönelmeli, kendi üzerine eğilmelisin. İmanını
iyice kuvvetlendirdiğin an derhal ortaya çık. İman
hususunda önce aile efradına, sonra da diğer insanlara yardımcı
ol. Sakın ha, kendin takva zırhını giymeden ve iman miğferini
kalbinin başına geçirmeden ortaya çıkma. Bu arada elinde
tevhid kılıcı ve sadağında duaya icabet okları
bulunsun. Tevfik atına binmiş ol.
Düşmana hücumu, gereğinde geri çekilmeyi,
darbe indirmeyi,
gürz, kargı ve mızrak kullanmayı da öğrenmiş
bulun. Bütün bunları yaptıktan sonra Allah düşmanlarına
karşı çık. İşte o zaman sana dörtbir yandan
yardım yağar. İnsanlan şeytanın elinden alır,
Allah'ın kapısına götürürsün.
Her namazı veda namazı olarak kıl
Ey oğul!
Uzun emellerini kısalt. Hırsını azalt.
Her namazı veda namazı olarak kıl. Sanki bir dahaki namaz
vaktine kadar çıkamayacakmış şekilde kıl. Yiyip
içmen veda yiyip içmesi olsun. Aile efradının arasında
bulunuşun veda bulunuşu olsun. Mü'min kardeşlerinle buluşman
veda buluşması olsun. Kalbine hep eğreti olduğunu,
daima veda etme halinde bulunduğunu iyice hakket, kazı. Kaderi
başkasının elinde bulunan kişi nasıl veda halinde
olmasın? Zira insan yarın ne olacağını, işlerinin
nereye varacağını, kaderinin kendisine neler getireceğini
bilmemektedir.
Bela gelmeden önce Rabbinden kork
Ey oğul!
Eğer bela gelmeden önce Rabbinden korkar, Onu
zikreder, Onu tevhid eder ve Ona yönelir durumda bulunursan, daha sonra
belâ kapısına düştüğünde Rabbin o belâya hitaben
şöyle der: "Ey ateş! İbrahim'e serin ve selâmetli ol."
Enbiya Sûresi, 69.
Allah'tan başkası ile meşgul olma
Ey oğul!
Allah'a sarıl, Ondan başkası ile meşgul
olma. Ev Onun
evidir, rızıklar Onun yarattığı rızıklardır.
Ezelde insanların rızıklarını O takdir ve tayin
etmiş, sonra zamanı gelince yeryüzünde yine O yaratmıştır.
Melekler senin rızkını sana ulaştırmakla
vazifelidir. Hayır Allah'tandır.
Allah'a giden yolun başlangıcı hoşa
gitmeyen şeylerle doludur. Cennetin etrafı hoşlanılmayan
şeylerle doludur. Cennetin çevresi böyle olunca Allah'ın yakınlığının
çevresi nasıl olmaz?
Kabir senin için bir yol olsun
Ey oğul!
Allah'tan başka şeylerle kalben bağlanmaman
gerektir. Ölüm gelince seni her şeyden ayırır. Sana yakın
olan her şey ölüm gelince seni terk eder. Öyleyse onlar seni terk
etmeden sen onları terk et. O senden ayrılmadan önce sen
onlardan ayrıl. Böylece kabir senin için bir yol olsun, bir geçit
olsun.
Ölmeden önce öl
Ey oğul!
Ölmeden önce öl. Hem kendinden geç, hem de onlardan.
İşte o zaman dirilir, gerçek hayata kavuşursun. O zaman
Hak ile ebedî hayata kavuşursun. Görünüşte ölü gibi
olursun, fakat kaderin eli sende olur.
Bu mertebeye ulaşmak nasip olursa, Allah'ın yakınlığı
sebebiyle hayat gelir, ilim gelir. Artık o kimsenin elinden dünyevi
birtakım ikballer uçup gitse de aldırış etmez. Kıyamet
kopmuş veya kıyameti kopmamış, ölüm varmış
veya yokmuş onun için birdir. Çünkü onun tek bir meşgalesi
vardır, o da Hakka kavuşmaktır. Allah'la meşgul
olmakla dünya meşgalelerinden sıyrıl. Bunu, kalbini temizleyerek, içini temizleyerek, nefsinle mücadele
ederek ve şeytanla savaşarak yap, Allah'ı ara, Ona yönel.
Sen bugünün çocuğusun
Ey oğul!
Sabaha çıktığın zaman nefsine akşamdan
bahsetme; akşama çıktığın zaman da sabahtan söz
etme. Zira sabahtan akşama, akşamdan da sabaha çıkıp
çıkmayacağını bilmiyorsun. Dün, lehinde ve aleyhinde
şahitlerle geçip gitmiştir, bir daha geri gelmez; yarına
da erişip erişmeyeceğini bilmiyorsun. Sen bugünün çocuğusun,
içinde bulunduğun anın çocuğusun, Bunun için içinde
bulunduğun anı en iyi değerlendirmeye bak.
Kendinden başkasını kötüleme
Ey oğul!
Kendinden başkasını asla çirkin görme, kötü
ilan etme. Ta ki, amellerin güzel olsun. Bir şeyi iyi ve güzel ilan
etmek de, kötü ve çirkin ilan etmek de şeriatın işidir,
akılların işi değildir.
Vicdanın fetvası müftünün fetvasına da hükmeder,
müftünün fetvasını da fetva verir. Zira müftü fetvasını
bir çeşit içtihadına dayaranak verir. Kalb ise ancak azimetle
fetva verir. Kalbin fetvası Allah'ın rızasına uygundur.
Ahiret hayatı ise hiç bitmez
Ey oğul!
Allah'ı anman, kalbini Ona yaklaştırır.
Onun yakınlık evine girersin. Ona misafir olursun. Misafire ise
ikram
abdulkadir geylani ile ilgili aramalar
abdulkadir geylani sözleri
abdulkadir geylani türbesi
abdulkadir geylani ilahi
abdulkadir geylani dinle
abdulkadir geylani türbesi
abdulkadir geylani ilahi
abdulkadir geylani dinle
abdulkadir geylani video
abdulkadir geylani filmi
abdulkadir geylani izle
abdulkadir geylani arapça ilahi
abdulkadir geylani filmi
abdulkadir geylani izle
abdulkadir geylani arapça ilahi