HALVETİYYE
Suhreverdiye'nin bir kolu, Kübreverdiyye'nin bir
şubesi olan ve Şeyh Ebu: Abdullah Sirâcüddin tarafından
kurulan tarikat. Sirâcüddin Ebu Abdullah'a Halvetiyye'nin birinci piri
denilmektedir. Ebu Abdullah önceleri Tebriz yakınlarında "Hoy"
şehrinde, sonra Mısır'da ve oradan da Hicaza giderek ilmî
çalışmalarına başlamış; bir süre sonra
Sultan Üveys'in dâveti üzerine Herât'a gelmiş orada 750/1349,
diğer bir rivâyette 800/1397 yılında vefat etmitir.
Şeyh Sirâcüddin Ebû Abdullah'ın yedi defa
hacca gittiği, sahralarda dolaşırken bir gün içi boş
ve çok büyük bir çınar ağacı görüp, halvete niyetle kırk
erba'în'i bir biri ardınca burada tamamladığı, tesis
ettiği tarikatın adına Halvetiye denilmesinin sebebinin de
bu olduğu bilinmektedir.
Ebû Abdullah, gündüzleri boş vakitlerini
şeyhi Ali Muhammed b. Nuri el-Halvetî'ye hizmette geçirirdi. Gece
yarısından sonra dağa çıkarak teheccüd namazını
orada kılar ve tekrar zâviyesine dönerdi. Halifeleri: Seyfeddin,
Ebû Yezid, Zâhirüddin ve yerine geçen Ali Emre'dir.
Ebû Abdullah'tan sonra Halvetiyye'de ismi geçen
şeyh Seyyid Yahya eş-Şirvâni el-Bakâvî ise,
Şemah'ta doğmuş ve Şirvan'da Bakü şehrinde vefat
etmiştir (869/1464). O'na tarikatın ikinci piri de denilmektedir.
Yahyâ Şirvânî; ilmiyle, dine bağlılığıyla
ve takvâsıyla herkesin sevgi ve hürmetini kazanmıştır.
Halvetiyye şûbelerinde okunan "Virdü's-Seftâr" onun
te'lif ettiği bir eserdir. Halifeleri: Dede Ömer Rûşenî,
Alâaddin pir Şükrullah el-Ensârî, Habib el-Karamanî, Mehmed
Bahaüddin Erzincânî'dir.
Halvetiyye Tarikatının Özellikleri:
Abdullah Bosnevî, "Semaratü'lfuâd" adlı
eserinde, halvet kelimesinin "hı" sının, sivâ'dan
kalb kuvvetine; "lâm"ının zikir lezzetine; "vav''ının
zâhir ve bâtını korumak ile ahde vefâya; "te"sinin
temkine; "ye''sinin zorluklardan kolaylığa; "he"sinin
ise müşahedeye delâlet ettiğini zikreder.
Halvetîliğin temeli zikrullahtır. İnsan
kendisini her türlü geçici heveslerden, dünya nimetlerinden kurtararak
Hakk'a yönelmelidir. Zikrin amacı, Allah'tan başka bir
varlığı düşünmemek, her varlık türünde Allah'ı
görmek, çokluktan kurtularak birliğe ulaşmaktır. Buna
vahdet-i vücûd denir. Zikir, biri gönülle, biri dille olmak üzere iki
türlüdür. İnsan, elinde olmayan birtakım sebebler yüzünden
kötülükle kaynaşan ruhunu zikr ile arıtır; Allah'ın
tecellisi için bir ayna niteliğindeki gönül her türlü heves pasından
temizler.
Halvetî tarikatına girecek olanlar önce
şeyhin katına (huzur-ı pire) çıkarılır.
Talipli, şeyhin katında diz çöker; bütün dünya varlığından
sıyrılır, yalnız Allah'ı düşünmeye başlar.
Şeyh, kendisine gerekli bilgileri verir. Talipli bu sırada
başını sağ omuzuna doğru götürüp "Lâilahe"
der. Sonra, sol göğsü ortasından bir çizgi çeker gibi
çevirip "İllallah" diye zikreder. Bunları söylerken,
yüreğinin atışlarıyla ağızdan çıkan sözler
arasında bir bağlantı kurar. Böylece bir yandan dil ile,
bir yandan gönül ile zikir başlar.
Nakk'ı zikretmenin üç ayrı yolu vardır:
İstiğfâr, salavât ve esmâ-i seb'a. Bunları tamamlayan mürid,
tarikat kurallarına göre halifelik makamına yükselir. Tarikat,
Esmâ-i Seb'a; yedi isim kalbi tasfiye, her an Kelime-i Tevhidi dilden düşürmemek;
mâsivadan uzaklaşıp, zikr-i Celâl ile meşgul
olmaktır. "Esmâ-i Seb'a"; "Lâilaheillallah, Allah,
Hû, Hakk, Hayy, Kayyûm, Kahhâr"dır. Bunlara "Vehhab,
Fettâh, Vâhid, Ehad ve Samed" ismi şeriflerini ekleyenler de
vardır.
Halvetiyyede Zikir:
a) Mürid diz çöküp, kıbleye karşı
oturduktan ve mâsivâyı hatırdan çıkardıktan sonra,
Allahu Teâlâ'yı düşünmeye başlar. Önce başı
sağ omuz tarafına çevirir "Lailahe"; sonra sol tarafa
çevirip "illallah" der. Bunu otuz üç veya yüz altmış
beş defa tekrarlar. Hemen bütün tarikalarda bu zikir esas kabul
edihniştir. Yedi isimden önce "Lailaheillallah"la devam
edilir. Tevhîd kelimesinin sırları keşfolunmaya
başlayınca ism-i Celâle geçilir.
b) Hakkı zikre, istiğfâr ile başlanır
"Estağfirûllah ellezi Lailahe illa
hüve'l-Hayyu'l-Kayyum ve etûbu ileyh" yüz kere tekrarlanır.
c) Daha sonra yüz kere "Salavât" getirilir.
Halvetiye tarikatına intisab etmiş bir mürid
şeyhinin yakınında bulunmadığı takdirde
"Esma-i Seba'nın" tamamına devam etme durumunda
kalabilir. Bu hallerde mürid bu yedi ismi yüz bine vardırmak
mecburiyetindedir. Bu vazifeleri noksansız yerine getirip hilâfete
hak kazanabilir.
Halvetiyye Tarikatında yedi makam geçerli olup
bunlar tamamlanınca Kemâle erme olayının gerçekleştiğine
inanılır. Bu makamlar şunlardır: Nefs-i emmâre,
Nefs-i levvâme, Nefs-i mülhime, Nefs-i mutmainne, Nefs-i radiyye, Nefs-i
mardiyye, Nefs-i kâmile.
Halvetiyyenin Şubeleri: Diğer birçok
tarikatlarda olduğu gibi, Halvetiyyenin de bir hayfi kollan
vardır: En önemlileri şunlardır:
a) Ruşeniyye Tarikatı: Dede Ömer Ruşenî'nin
(ö. 892/1487) kurduğu koldur.
b) Cemâliyye Tarikatı: Muhammed Hamidüddin
Cemâlî el-Bekrî (ö. 899/1494)'nin oluşturduğu kol.
c) Ahmediyye Tarikatı: Ahmed Şemseddin (ö.
910/1504)'nin önderliğini yaptığı Halvetiyyenin
koludur.
d) Şemsiyye Tarikatı: Şemseddin Ahmed b.
Ebi'l-Berekât Muhammed b. Hasan ez-Zilî (ö. 1006/1597)'nin kurduğu
kol.
Muhiddin Ibnü'l-Arabînin fikir ve düşüncelerinden
kaynaklanan çeşitli tasavvufi görüşleri ihtiva eden tarikat
"Vahdet-i Vücud" görüşünü aksettirmektedir. Özellikle
Halvetiyyenin Mısıiyye şubesinin kurucusu olan Niyâzî
el-Mısrî el-Malatyavınin görüşleri ibnü'l-Arabî'nin
Vahdet-i Vücud görüşünün tekrarlanmasından başka bir
şey değildir. Vahdet-i vücüd'un en çok işlendiği ve
inanıldığı tarikadlardan biri Halvetiyye'dir.
Halvetiyye Silsilesi
Halveti tarikatının silsilesi, velayetin ve nübüvvetin sultanı Hz. Peygamber Efendimiz'den bu tarikatın kurucusu olan eş Şeyh Ebu Abdullah Siraceddin Ömerü'l Halveti Hazretleri'ne şu şekilde ulaşır:
- Seyyidü'l evvelin ve'l ahirin Muhammed Mustafa (s.a.v.)
- Ebu'l Haseneyn İmam Ali el Murtaza (k.v. ve r.a.)
- Seyyidü't Tâbi'în Ebu Sa'id Hasan b. Yesâr el Basrî
- eş Şeyhü'l Lami'î Habib el Acemî
- eş Şeyhü'l Kebir Ebu Süleyman Davud b. Nasır et Ta'î
- eş Şeyhü'l Fahin Ebu'l Mahfuz Maruf Ali el Kerhî b. Feyruz
- eş Şeyhü'l Kerim ebu'l Hasan Sırrı's Sakatî b. Muğles
- Seyyidü't Tâife-i Sûfıyye Ebû'l Kasım Cüneyd b. Muhammed el Bağdadî
- eş Şeyh Ebû Ali Ahmed Mimşâd ed Dineverdî
- Ebu Abdullah Muhammed Dineverî
- Muhammed Amveyh b. Abdullah el Bekri
- eş Şeyh Vecihüddin
- eş Şeyh Ömer el Bekrî
- eş Şeyh Ebu'n Necib Ziyâüddîn Abdülkâhir el Bekrî es Sühreverdî
- Ebheriyye tarikatı piri Ebû Reşid Kutbuddîn el Ebherî
- eş Şeyh Rüknuddîn Muhammed Nehhâs el Buharî
- eş Şeyh Şihabüddîn Muhammed et Tebrizî
- eş Şeyh es Seyyid Cemaleddîn-i Şirâzî
- Zâhidiyye-i Halvetiyye tarikatının pîri İbrahim Zahid Geylânî
- eş Şeyh Kerimüddîn Ahî Muhammed b. Nur el Halveti
- eş Şeyh Pir Ebû Abdullah Siracüddîn Ömer b. eş Şeyh Ekmelüddîn el
Geylânî el Lahcî Halveti"
eş
Şeyh Ebu Abdullah Siracüddîn Ömer Hazretleri, Geylan'ın Lahcan
kasabasında doğmuştur. Burada yetiştikten sonra Harezm'de bulunan amcası
Ahî Muhammed bin Nur el Halveti'nin yanına gitmiştir.
Ondan inabe aldıktan sonra seyr u sülukta ilerleyerek hülefasının en
ilerileri arasında görülmüştür. 1317'de amcası ve şeyhi Ahî Muhammed
Nuru'l Halveti Hazretlerinin vefatı üzerine irşat makamına oturmuştur.
Fıtrî kemalatı ve manevi mevki itibariyle Halvetiyye tarikatının
kurucusu ve pir'i olmuştur. Bir müddet sonra Tebriz yakınlarındaki Hûy
(Hoy) kasabasına, bir aralık Mısır'a oradan da Hicaz'a gidip hac
farizasını yerine getirmiştir. Sonunda Sultan
Üveys'in daveti üzerine Herat'a gelmiştir. Orada iken bir rivayete göre
1349'da, bir rivayete göre de 1397'de Hakk'ın rahmetine kavuşmuştur.
Merhum Sadık Vicdanî, bu konuda izahatte bulunur:
Merhum Sadık Vicdanî, bu konuda izahatte bulunur:
"Pir
Ömerü'l Halveti Hazretleri, bir gün ıssız bir yerde içi boş, büyük bir
ağaç görüp bunun içinde halvete niyetle halkın bakışları arasında
kaybolmuştur. Sevenleri, dostları, dervişleri şeyhlerine duydukları
sevgiden dolayı nice müddet aradıktan sonra onu bu ağacın içinde
bulmuşlar," der ve ardından kurmuş olduğu Halveti tarikatının nâm ve
nisbetinin nereden geldiği hususunda şu izahı yapar:
"Bu
çınar ve kırk erbaîn meselesinden doğmuş ve halvet zikrine aşırı
bağlılığından dolayı Halveti lakabını almış olan muhterem amcası Ahî
Muhammed bin Nuru'l Halveti'nin halifesi ve vefatından sonra irşat
makamına geçmesi yüzünden onun lakabını almış olması ihtimal
dahilindendir."
Bu konuda Muhammed İhsan Oğuz (k.s.) da "Hz. Şaban-ı Velî ve Mustafa Çerkeşi" adlı eserinde yukarıda zikredilen çınar hikâyesine yer verir:
"Dervişleri
ve dostları boş çınarın gövdesinde halvet çıkaran Hz. Pir'i bulduktan
sonra rica edip yalvarmış ve onu halvetten çıkarmışlar. Giderlerken
çınarın Allah'ın emriyle Şeyh Hazretleri'nin ardından yürüdüğünü
görmüşler. Bunun üzerine Şeyh Hazretleri, çınara hitaben: 'Niçin sırrımı
açığa vurursun? Allah'a ibadetle sana bu kadar zamandır safa ve şeref
verdiğim yetmez mi? Yerinde dur,' diye buyurmuş. Çınar da Allah'ın
kudretiyle yerine varıp durmuştur.
Pir
Ömerü'l Halveti Hazretleri'ne Halvetilik nam ve sıfatının verilmesi,
birbiri ardınca kırk erbaîn çıkarmasından yahut çınar ağacının
arkalarından yürümesinden yahut
da halvet zikrini çok sevip önem vermesinden dolayıdır. Bu hususun
amcası ve şeyhi Ahî Muhammed Nuru'l Halveti Hazretleri'nin tam ve kâmil
varisi olmaları sebebiyle O'nun 'Halvetilik' lakabının kendilerine
geçmesinden kaynaklandığı da söylenmektedir."
Sarı Abdullah Efendi rahmetli, "Semerâtü'l Fuâd" adlı eserinde Halvetiyye' nin "ha" sı kalpten masivayı boşaltmaya, "lâm" ı zikrin lezzetini, "vav" ı zahir ve bâtını koruma ve verdiği sözde durmaya, "te" si temkine, "ye" si güçlükten sonra kolaylığa, "he" si müşahedelere delalet eder, " der.
Hz.
Pir Ömerü'l Halveti (k.s.) hakkındaki rivayetlerden biri de O'nun
manevi cihad, ibadet ve takva ehli olup kırk erbain çıkardığı ve
halvette 1600 gün kaldığıdır. O'ndan sonra gelen büyük pirlerden biri de
Seyyid Yahya-i Şirvanî Hazretleri'dir. Bu zat-ı âli Seyyid İmam Musa
Kâzım Hazretleri'nin torunlarındandır. Şirvan'ın merkezi olan Şumâhi'de
doğar. Manevi feyzini Şeyh Sadreddin Hıtavi Hazretleri'nden alır.
Halifelik makamına erişir. Şeyhinin damadı olmakla şerefledir.
Şumâhi'den Bakü'ye geçerek ömrünün sonuna kadar orada yaşar ve ümmetin
irşadına gayret eder.
Kırk
kadar şube kurucusu yetiştiren Halveti tarikatının bugünkü feyz ve
tesiri, Hz. Şirvanî'nin İslâm dünyasının çeşitli bölgelerine gönderdiği
halifeleriyle gerçekleşmiştir. Onun kendi tedris ve irşat halkasında bin
kadar halife yetiştirdiği söylenir. Bu halifelerden en büyüklerinin
isimleri arasında:
- eş Şeyh Dede Ömer Rûşenî
- eş Şeyh Ali Alaaddîn
- eş Şeyh Pir Şükrullah el Ensârî
- eş Şeyh Habîb Karamanî
- eş Şeyh Muhammed Bahâüddîn el Erzincânî'nin isimleri zikredilebilir.
Hz.
Şirvanî'nin İslâm âlemine kazandırdığı : Şifâü'l Esrar, Esrârü'l Vahy,
Merâtib-i Esrârü'l Kalb, Esrârü'l Vuzû', Rumûzu'l İrşâdât, Menâzilü'l
Arifin, Şerh-i Esmâ-i Seb'a, Şerh-i Süâlât-ı Gülşen-i Râz, Atvârü'l
Kalb, Esrârü'l Talibin isimli tasavvufî eserleri mevcuttur. Bunlar
arasında kelime-i tevhitdeki harflerin sayısına eşit olmak üzere yirmi
dört bölümden düzenlenmiş Esrârü't Talibin adlı risalenin dervişlerin
istifade edebilecekleri önemli bir kaynak olduğu rivayet edilir.
Hz.
Şirvanî'nin tertibi olan yukarıda adını zikretmediğimiz bir eseri daha
vardır. Bu eser, Halvetiyye şubelerinin hepsinde çok önemsenen, 104
kitabın özeti olduğu ifade edilen ve zikir esnasında okunan "Vird-i Settâr"dır. Bu eser, "Vird-i Yahya" ya da "Evrâd-ı Şerif" diye de bilinmektedir.
Bu kıymetli eserde Fahr-ı kâinat Efendimiz'den, dört çâr-ı yâr-ı güzînden, Hz. Hasan ve Hüseyin (r. anhümâ)'dan, Hz. Abbas ve Hamza'dan,
Medine halkından (Ensâr) ve bunlara tâbi olanların cümlesinden Allah
(c.c.) razı oldu. Kıyamete kadar ebedî olarak İslâm dünyası, bu mübarek
ve muazzez ve mükemmel insanları rahmetle, şükranla anacak ve övgüyle
söz edecektir.
"Ve
neşhedü enlâ ilahe illâllahu vahdehulâ şerîkeleh ilâhen âdilen cebbâra
(c.c.) ve meliken kâdiren kahhârâ lizzünûbi gaffara veli'l uyûbî settârâ
ve neşhedü enne seyyidenâ Muhammeden 'abduhü'l Mustafa (s.a.v.) ve Resûlühu'l müctebâ (s.a.v.) ve emînühu'l muktedâ (s.a.v) şemsü'd duhâ (s.a.v.) bedrü'd dücâ (s.a.v.) nûru'l verâ (s.a.v.) sâhibü kâbe kavseyni ev ednâ (s.a.v.) Resûlü's sakaleyn (s.a.v.) ve nebiyyü'l haremeyn (s.a.v.) ve îmâmü'l kıbleteyn (s.a.v.) ve ceddü's sibtayn (s.a.v) ve şefıû menfı'd dâreyn (s.a.v.) Resûlen (s.a.v.) mekkiyyen (s.a.v.) medeniyyen (s.a.v.) hâşimiyyen (s.a.v.) kureyşiyyen (s.a.v.) ebtahiyyen (s.a.v.) kerûbiyyen (s.a.v.) rûhiyyen (s.a.v.) rûhaniyyen (s.a.v.) takıyyen (s.a.v.) nakıyyen (s.a.v.) nebiyyen (s.a.v.) kevkeben (s.a.v.) dürriyyen (s.a.v.) şemsen (s.a.v.) mudiyyen (s.a.v.) kameren (s.a.v) nûriyyen (s.a.v) nûraniyyen (s.a.v.) beşîren (s.a.v.) neziren (s.a.v.) sirâcen (s.a.v.) müniren sallallahu Teâlâ aleyhi ve âlâ âlihi ve evlâdihi ve ezvâcihi ve etbaî ve hulefâihi'r raşidîne'l
mürşidiyne'l mehdiyyine min ba'dihi husûsen ale'ş şeyhi'ş şefîk
kâtili'z zındîk ve fi'r gâri'r refik el mülakkabi bi'l atık el îmâmü
ala't tahkik emîri'l mü'mînine seyyidenâ Ebî Bekrini's sıddîk (r.a.) sümme's
selâm mine'l meliki'l vehhâb ilâ emiri'l evvâb zeyni'l ashâbi
mücâviri'l mescidi ve'l mihrâb en nâtîku bi's sevâb el mezkûru fi'l
kitâb emiri'l mü'minîn seyyidenâ Ömer ibni'l hattâb (r.a.) sümme's selâm mine'l meliki'l mennân ilâ emiri'l emân habîbi'r rahman câmii'l Kur'ân sâhibi'l hayâ'i ve'l îmân eş şehîdi fi hâli tilâveti'l Kur'ân emiri'l mü'minîn seyyidenâ Osman ibni affan (r.a.) sümme's
selâm mine'l meliki'l veliyyi ilâ emiri'l vasiyyi ibni ammi'n nebiyyi
kâlii'l Bâbi'l Hayberî zevci Fâtımate'z Zehriyyi vârisü'l ulûmi'n
nebeviyyi emiri'l mü'minîn seyyidenâ aliyyinirradiyyinis'sakiyyil ve
fiyyi (r.a.) kerremallahüvech sümme's
selâm alâ'l îmâmeyni'l hümâmeyni's seideyni'ş şehîdeyni'l mazlûmeyni'l
makbûleyni'ş şemseyni'l kamereyni'l bedreyn el hasîbeyni'n nesibeyn bi'l
kadâi'r radiyeyni ve ale'l belâi's sâbireyn emîri'l mü'minîn seyyidenâ
ebî Muhammedi'l Hâsan ve ebî 'abdillahî Hüseynî (radıyalaUahu Teâlâ anhümâ) ve
âlâ ammeyhi'l kerîmeni'ş şücâayni'l muazzemeyni'l muhteremeyn el
Hamzate ve'l Abbâs ve âlâ cemîi'l muhâciriyne ve'l ensâr ve't tâbiiyne'l
ahyâr ve'l ebrâr (rıdvânullahi Teâlâ aleynâ ve aleyhim) ecmaîne ve selleme teslîmen ve azzeme ta'zîmen ebeden dâimen hamden kesirân kesirân ilâ yevmi'l haşrî ve'l karâr."
Hz. Pir Ömerü'l Halveti'nin
şer'î esaslar üzerine kurduğu ve ikinci Pir Seyyid Yahya-i Şirvanî
Hazretleri'nin zamanın icaplarına göre daha da geliştirip genişlettiği
Halveti tarikatı, Hz. Şirvanî'den sonra dört ana şubeye ayrıldı:
1. Ruşeniyye: 1528'de dâr-ı beka eyleyen Aydınlı Dede Ömer Ruşenî Hazretleri tarafından kurulmuştur.
Dede
Ömer Ruşenî Hazretleri'nin irşat ve terbiyesi altında yetişen
halifelerinden ikisi, eş Şeyh Ebu Abdurrahman Muhammed Demirtaş
Hazretleri tarafindan Demirtaşiyye ve eş Şeyh es Seyyid İbrahim Gülşenî
Hazretleri tarafindan Gülşeniyye-i Halvetiyye kolları kurulmuştur.
Halvetiyye'nin
Gülşeniyye kolundan da eş Şeyh Hasan Sezai Efendi Hazretleri tarafından
Sezaiyye-i Halvetiyye, eş Şeyh Hasan Hâleti Efendi Hazretleri
tarafindan Hâletiyye-i Halvetiyye kolları açılmıştır.
2. Cemaliyye:
1493 ya da 1506'da vefat ettiği sanılan Amasyalı Cemaleddin Halveti
Hazretleri tarafindan kurulmuştur. Kanunî Sultan Süleyman'ın mürşid-i
kâmili olan bu zat-ı âli, Çelebi Halife ve Aksarayî namıyla da
tanınırdı.
Halvetiyye'nin
Cemaliyye kolundan eş Şeyh Yusuf Sünbül Sinan Hazretleri tarafindan
Halvetiyye'nin Sünbüliyye kolu, Arif-i billah eş Şeyh Şaban-ı Velî
Hazretleri tarafindan Halvetiyye'nin Şabaniyye kolu, eş Şeyh es Seyyid
Ahmed el Harirî el Assâlî Hazretleri tarafindan Assâliyye kolu ve eş
Şeyh es Seyyid Muhammed el Bahşi Hazretleri tarafından Bahşiyye kolu
açılmıştır. Halvetiyye Şabaniyye kolundan Karabaş-ı
Velî diye anılan eş Şeyh Ali Alaaddîn Efendi Hazretleri tarafından
Karabaşiyye kolu açılmış olup bu koldan da eş Şeyh Nasuhî Muhammed el
Halveti Hazretleri'ne nisbet edilen Halvetiyye'nin Nasûhiyye kolu ve eş
Şeyh Şemsüddîn Mustafa el Bekrî'ye nisbet edilen Bekriyye kolu
açılmıştır. Nasûhiyye kolundan da el Hac
Mustafa Efendi Hazretleri tarafından Halvetiyye'nin Çerkeşiyye kolu ve
bu koldan da eş Şeyh Hacı Halil Efendi Hazretleri'ne nisbet edilen
Haliliyye ve eş Şeyh Kuşadalı İbrahim Efendi Hazretleri'ne nisbet edilen
İbrahimiyye kolları açılmıştır.
Halvetiyye'nin
Bekriyye kolundan ise, eş Şeyh Mehmet Kemaleddin el Bekri Hazretleri'ne
nisbet edilen Kemaliyye kolu, eş Şeyh Seyyid Şemsüddîn Muhammed b.
Salim el Hafenî Hazretleri'ne nisbet edilen Hafeniyye kolu, ve bu koldan
da eş şeyh es Seyyid Ahmed et Ticani Hazretleri'ne nisbet edilen
Ticaniyye kolu açılmıştır. Yine Halvetiyye'nin Bekriyye kolundan eş Şeyh
Muhammed b. Abdülkerim el Medenî es Semanî Hazretleri'ne nisbet edilen
Semaniyye (Sümmaniyye) kolu, eş Şeyh Seyyid Feyzeddin
Hüseyin es Semanî Hazretleri'ne nisbet edilen Fevziyye kolu, eş Şeyh
Şihabüddîn Ahmed ed Derderi Hazretleri'ne nisbet edilen Derderiyye
(Dardariyye) kolu ve bu koldan da eş Şeyh Seyyid Ahmed es Sâvî
Hazretleri'ne nisbet edilen Saviyye kolu açılmıştır.
3. Ahmediyye: 1509'da dâr-ı beka eyleyen Şeyh Ahmed Şemseddin Hazretleri tarafından kurulmuştur.
Halvetiyye'nin
Ahmediyye kolundan eş Şeyh Ramazanüddîn Mahfi Efendi Hazretleri'ne
nisbet edilen Ramazaniyye kolu, eş Şeyh İbrahim Ümmî Sinan Efendi
Hazretleri'ne nisbet edilen Sinaniyye kolu, eş Şeyh Hasan Hüsameddîn el
Buhari el Uşşakî Hazretleri'ne nisbet edilen Uşşakıyye kolu, eş Şeyh
Niyazî Muhammed el Mısrî Hazretleri'ne nisbet edilen Mısrîyye kolu
açılmıştır. Halvetiyye'nin Ramazaniyye kolundan
eş Şeyh Hasan Burhaneddîn Efendi Hazretleri'ne nisbet edilen
Cihangiriye kolu, eş Şeyh Muhammed el Buhûrî Hazretleri'ne nisbet edilen
Buhûriyye kolu, eş Şeyh es Seyyid Ahmed Raûfî Efendi Hazretleri'ne
nisbet edilen Raûfıyye kolu. eş şeyh Nureddîn Muhammed el Cerrahi
Hazretleri'ne nisbet edilen Cerrahiyye kolu, eş Şeyh Mehmed Hayati
Efendi'ye nisbet edilen Hayatiyye kolu açılmıştır.
Halvetiyye'nin
Sinaniyye kolundan eş Şeyh Mustafa Muslihiddîn Efendi Hazretleri'ne
nisbet edilen Muslihiyye kolu ve bu koldan eş Şeyh es Seyyid Ahmed Zehri
Efendi Hazretleri'ne nisbet edilen Zehriyye kolu açılmıştır.
4.
Şemseddin-i Sivasiyye: Bu kol, Ahmediyye kolundan devam eder.
Şemseddin-i Ahmed Sivasî Hazretleri tarafından kendi adına açılmış olup Halvetiyye'nin Sivasiyye kolu olarak bilinmektedir.
Cenab-ı
Hakk'ın yardım ve inayeti, Hz. Peygamber Efendimiz'in ruhani yardımı ve
Halveti meşayihinin himmetleri ile çevre bölgelere halifeler göndermek
suretiyle tarikatı yayma faaliyetleri, Yahya-yı Şirvani Hazretleri'nin
gayretleri ile genişleyerek yukarıda adlarını zikrettiğimiz asıl dört
şubeye-Ruşeniyye, Cemaliyye, Assaliyye, Bahşiyye- sonra bu şubelerden
kol kol başka şubelerden de Halvetiyye tarikatı bir tarikat fabrikası
şeklinde sayısı kırk şubeye kadar ulaşmıştır.
eş Şeyh Pir Ebu Abdullah Siracüddîn Ömerü'l Halveti'den sonra Halvetilik silsilesi şöyle devam eder:
- eş Şeyh Anî Emrem Halveti
- eş Şeyh Hacı İzzeddîn Halveti
- eş Şeyh Sadreddîn Hıtâvi
- Pir-i sanî eş Şeyh Yahya-yı Şirvani
- eş Şeyh Pir Muhammed Erzincani
- eş Şeyh Cemal el Halveti27.1 eş Şeyh Zeynüddîn Yusuf Sünbül Sinan (Sünbiliyye)27.2 eş Şeyh Pîr Şa'bân-ı Velî (Şa'bâniyye)
27.3 eş Şeyh Ahmed bin Ali el Assâlî (Assâliyye)
27.4 eş Şeyh Muhammed bin Muhammed el Bahşî (Bahşiyye) - eş Şeyh Hayreddîn-i Tokadı
- eş Şeyh Pir Şaban-ı Velî
Cemal
Halveti'nin adıyla anılan Cemaliyye şubesi, Halvetilik'in en fazla kolu
bulunan şubesidir. Bu şube, önce dört kola ayrılır:
- Sünbüliyye: eş Şeyh Zeynüddîn Yusuf Sünbül Sinan Hazretleri tarafından
kurulmuştur. - Şabaniyye:1568'de Kastamonu'da vefat eden eş Şeyh Pir Şaban-ı Velî
Hazretleri tarafından kurulmuştur. - Assâliyye: 1638'de vefat eden Ahmed bin Ali el Assâlî Hazretleri tarafından
kurulmuştur. - Bahşiyye: 1689'da vefat eden Muhammed bin Muhammed el Bahşî
Hazretleri tarafından kurulmuştur.
Bu dört koldan Sünbüliyye, Assâliyye ve Bahşiyye aynen kalmıştır. Şabniyye ise, gelişip genişleyerek alt kollara ayrılmıştır.
HALVETİ UŞAKİ ZİKİRİ
zikirallahdhikrallah.blogspot.com/
halveti tarikatı
halveti mehmet dumlu
halveti tarikatının kolları
halveti tarikatı silsilesi
halveti mehmet dumlu
halveti tarikatının kolları
halveti tarikatı silsilesi
halvetilik
halveti ussaki
halveti nedir
halveti ne demek
halveti ussaki
halveti nedir
halveti ne demek
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder