Zikir sitesi, tüm tarikatların zikirleri, silsilesi ve tüm evliyaların mümkün mertebe bilgilerini bulabilirsiniz sitemizde, dini yazılar, makaleler, Kuran, ayetlerler, kırk hadis, sureler ve daha fazlası...
BURS
5 Temmuz 2012 Perşembe
Göz ve Nazar Degmesinin Caresi ve ilaclari Ve Korunma yöntemleri
Göz ve Nazar Degmesinin Caresi ve ilaclari Ve Korunma yöntemleri
Göz ve Nazar Degmesinin Caresi ve ilaclari Ve Korunma yöntemleri
????? ??????? ????????? ???????? ??????????????? ??????????????? ?????? ???????? ????????? ???????????? ??????? ???????????
Ve in yeköe2dullezöeene keferöfb le yuzliköfbneke bi ebsöe2rihim lemmöe2 semöeeöfbz zikra ve yeköfblöfbne innehu le mecnöfbn(mecnöfbnun).Ve ma huve illa zikrun lil'alemiyne.
Ve inköe2r edenler, zikri (Kur'öe2n'ı) işittikleri zaman gerçekten seni, neredeyse gözleri ile devirirler. Ve: Muhakkak ki o, gerçekten mecnundur (delidir). derler.Oysa o (Kur'an) ,alemlere bir zikir(öğüt,hatırlatma,hüküm ve üstünbir şeref)den başka bir şey değildir.
Kur'an-ı Kerim'de Hz. Yusuf Aleyhisselöe2m'ın kıssası anlatılırken Hz. Yakup Aleyhisselöe2m'ın oğullarını Mısır'a gönderdiği vakit onların şehre girmeleri hakkında onlara şöyle tavsiyede bulunduğu zikredilmektedir:
"(Yakup) dedi: Oğullarım! (Şehre) hepiniz bir kapıdan girmeyin.
Ayrı ayrı kapılardan girin (ki size nazar değmesin.) Yine de Allah'ın takdir ettiği bir şeyi ben sizden gideremem.
Hüküm ancak Allah'ındır.
Ben ona güvenip dayandım.
Tevekkül edenler de yalnız ona güvenip dayanmalıdırlar. (Yusuf, 12/67)
Hafız İbn-i Kesir, bu ayeti tefsir ederken Selef imamlarından naklettiğine göre, Hz. Yakup Aleyhisselöe2m, küçük oğlu Bünyamin'i hazırlayıp ağabeyleri ile beraber Mısır'a göndereceği zaman Mısır'da şehre girerken hepsinin bir tek kapıdan değil, muhtelif kapılardan şehre girmelerini onlara emretmişti.
Hz. Yakup Aleyhisselöe2m'ın böyle davranmasının sebebi şu idi: Çünkü Hz. Yakup Aleyhisselöe2m, insanların, çocuklarına "nazar" etmelerinden korkuyordu. Zira onlar, çok güzel fiziköee yapıya sahip idiler.
Yüce Allah (c.c.), kulu ve Resulü Hz. Muhammed (s.a.v.) Efendimize hitaben şöyle buyurmaktadır:
"Doğrusu inköe2r edenler, Kur'an'ı duydukları vakit (sana olan düşmanlıklarından dolayı) neredeyse gözleri ile seni yere sereceklerdi!
Höe2löe2 da (senin için): Mutlaka o, delidir! Diyorlar.
Halbuki Kur'an, bütün öe2lemler için bir öğütten başka bir şey değildir." (Kalem, 68/51-52)
Bir kısım müfessirlerin beyanına göre, müşrikler, peygamberimiz tiz. Muhammed (s.a.v.) Efendimize olan kin ve hasedlerinden dolayı onu gözleri ile öldürmek istiyorlardı. Yani, gözleri ile ona nazar ediyorlar ve onu kıskanıyorlardı.
Eğer Allah (c.c.)'ın koruması olmasaydı, ona fenalık yapacaklardı.
Yüce Allah (c. c.), hasedcinin şerrinden kendisine sığınmamızı emretmektedir:
"De ki: (Karanlığı yarıp sabahı ortaya çıkaran) sabahın Rabbine sığınırım.
Yarattığı şeylerin şerrinden,
(Karanlık çöktüğü zaman) bastıran gecenin şerrinden,
Sihir yapmak için düğümlere üfleyen büyücülerin şerrinden,
Ve kıskandığı zaman kıskanç kişinin hasedinden (Allah'a sığınırım.)" (Felöe2k Suresi, 113/1-5)
Bu surenin son ayetinde, hased eden kimsenin hasedinden Allah (c.c.)'a sığınılması açık bir şekilde emrolunmaktadır,
Hasedci, Cenab-ı Hakk'ın, kuluna verdiği nimeti çekemez ve o nimetin yok olmasını ister.
Bu, genel bir tutumdur.
Hasedcinin nazar etmesini ve daha başka musibetleri içine alır.
Yukarıda zikrolunan ayetler, gözdeğmesinin hak ve gerçek olduğuna bir delildir.
Eğer gözdeğmesi (nazar) diye bir olay olmasaydı, onun şerrinden Cenab-ı Hakk'a sığınmaya da gerek olmazdı.
Yine onun hak ve gerçek olduğuna dair sünnetten de deliller vardır.
İnsanlardan pekçoğu gözdeğmesi ile ilgili olaylara daima şahit olmuşlardır ve şahit olmaya devam etmektedirler.
Bazan bu gözdeğmesinin farkına varırlar ve onu bilirler.
Bazan da onu bilip anlayamazlar.
İnsanların başlarına gelen tecrübeler, zikredilenlerden çok daha fazladır.
Nice ölen kimseler vardır ki, onların ölüm sebepleri bilinmez.
Nice sağlam, kişiler de vardır ki, hasta olup yatağa düşerler fakat hastalıklarının gerçek sebebini bilmezler.
Nazar (gözdeğmesi), toplumda vöe2ki olan bir hususdur.
Bazı kimselerin gözlerinde bir höe2l vardır ki, konsantre olarak baktığı kişiye çeşitli zararlar verir.
Bir kısım öe2limlere göre, insanların gözbebeklerinden ve parmak uçlarından görünmeyen ışınlar saçılmaktadır.
Gözdeğmesi gerçek olmakla beraber asıl sebebin ne olduğu bilinmemektedir.
Onu ancak Yüce Allah (c.c.) bilir.
Nasıl ki; mıknatıs, demiri kendine çeker. Fakat asıl çekme sebebini, onu yaratan Rabbimiz bilir. Nazar da öyledir.
İmam Kastalanöee diyor ki: "Bir çanak içinde süt olsa ve hayız gören bir kadın, elini o sütün içine soksa, o süt özelliğini kaybeder ve bozulur.
Eğer temiz bir kadın, elini o sütün içine soksa, süte bir şey olmaz."
Sebebini bilmediğimiz diğer şeyler de buna kıyas olunmalıdır.
Gözü değen bazı kimselerin anlattıklarına göre, bir şeye gıpta ile bakıp imrendikleri zaman onların gözlerinden bir hararet çıkmaktadır.
Gözdeğmesi ile ilgili olarak pekçok hadis-i şerifler de vardır.
Resöfblüllah (s.a.v.) Efendimiz nazar olayının, yaşanan bir gerçek olduğunu dile getirmiş ve şöyle buyurmuştur:
"Gözdeğmesi hak ve gerçektir." (Müslim. Abdullah b. Abbas (r.a.)'dan rivayet etmiştir.)
Hafız İbn-i Hacer diyor ki: "Yani, kem göz ile nazar edip gözdeğdirmek, toplumda var ve sabit olan bir şeydir."
İmam el-Kurtuböee de gözdeğmesinin sabit olduğunu zikrederek şöyle demiştir: "Bu durum, ulemanın ittifak ettiği bir hususdur. Ancak bid'at ehli olan bir taife bunu inköe2r etmişlerdir.
Onların görüşlerine karşı hadis-i şeriflerden pekçok deliller vardır.
Yine bu olayları müşahede eden pekçok kimseler mevcuttur.
Nice yiğitler vardır ki, gözdeğmesi, onları mezara koymuştur.
Nice güçlü develer vardır ki, nazar, onları da tencereye koymuştur.
Bütün bunların hepsi Cenab-ı Hakk'ın dilemesi ile olmaktadır."
Yüce Allah (c.c.) şöyle buyurmaktadır:
"Onlar ise, Allah'ın izni olmaksızın kimseye bir zarar veremezler." (Bkz. Bakara. 2/102.)
Aslı olmayan ve mesnedsiz bir şekilde inköe2r yolunu seçerek şeriata ve akla muarız (karşı) olan kimseye iltifat olunmaz.
Allöe2me İbn-i Kayyım diyor ki: "Vahiyden (dinden) ve akıldan nasibi olmayan bir taife, gözdeğmesi işini geçersiz saymışlardır.
Onlara göre, bu nazar değme işi ancak bir evhamdan ibarettir. Onun aslı yoktur!
Bunlar akıl ve nakil bakımından insanların en cahilidirler.
Hicap (utanma) bakımından da insanların en kabasıdırlar.
Sıfatlarıyla,
Fiilleriyle ve tesirleriyle onlar, ruh ve nefisleri bilmekten uzaktırlar.
Akıllı olan kimseler, her ne kadar göz-değmesinin sebebi ve tesiri hakkında ihtilöe2f etseler de nazar meselesini inköe2r etmezler."
Hafız el-Hattöe2böee de gözdeğmesi gerçeğine değinmiş ve şöyle demiştir: "Kem gözle nazar eden kimsenin hain bakışı, karşısındaki şahsa zarar verir."
GÖZ DEĞMESİNİN SEBEPLERİ
Bilmiş ol ki;
Gözdeğmesi (nazar) iki sebepten dolayı olur:
Biri, şiddetli düşmanlıktır. Diğeri de, bir şeyi beğenip onu güzel bulmasıdır.
Resulüllah (s.a.v.) Efendimiz şöyle buyurmaktadır:
"Gözdeğmesi hak ve gerçektir. Eğer kaderin önüne geçen bir şey olsaydı, nazar, onun önüne geçerdi." (Müslim, Abdullah b. Abbas (r.a.)'dan rivayet etmiştir.)
Bu hadis-i şerifte gözdeğmesinin tesirine ve isabet etmesinin sür'atine işaret ve te'kid vardır.
Hz. Peygamber (s.a.v.) Efendimiz yine şöyle buyurmuştur:
"Allah (c.c.)'ın kaza ve kaderinden sonra benim ümmetimden ölenlerin çoğu gözdeğmesindendir." (El-Bezzöe2r. Cöe2bir b. Abdullah (r.a.)'dan rivayet etmiştir.)
El-Elböe2nöee bu hadis-i şerif için "Sahih" demiştir.
Hafız İbn-i Hacer de "Hasen" demiştir.
Bazı insanlar bu nazar olayını garip bulurlar.
Bazıları da dehşete kapılırlar. Bununla beraber olaylar onun varlığını tasdik etmektedir.
Nice kimse vardır ki, Allah (c.c.) ona bolca mal ve nimet vermiştir de bir hasedcinin nefsi o nimetlere takılmıştır. Böylece o adamın malı bir felöe2kete ve zarara uğramıştır. Yahut bütün malı ve mülkü yokolup gitmiştir.
Yine nice insanlar ve özellikle de bazı kadınlar vardır ki, Allah (c.c.) onlara son derece fiziköee güzellik vermiştir de bir hasedcinin nefsi o güzelliklere takılmıştır.
Böylece o güzele bir felöe2ket.
Yahut bir hastalık,
Ya da benzeri bir musibet gelmiştir de uzman doktorlar onun tedavisinden öe2ciz kalmışlardır.
NAZARDAN KORUNMA TEDBİRLERİ
Gözdeğmesi (nazar) illetine yakalanmadan önce korunmak için şu tedbirler alınmalıdır:
1) BİRİNCİ TEDBİR: Sabah ve akşam koruyucu dua, evrad ve zikirlere devam edilmelidir.
Onları okuyan kimseyi Allah (c.c.) nazardan muhafaza buyurur.
Okunacak sure ve dualar çoktur.
Bazıları şunlardır:
Fatiha Suresi,
Ayetü'l-Kürsöee,
Felöe2k Suresi,
Nöe2s Suresi,
Peygamber (s.a.v.) Efendimiz'in okuduğu muhtelif dualar.
Şimdi bunları açıklayalım:
a) Fatiha Suresi:
"Hamd, öc2lemlerin Rabbi (olan) Allah'a mahsusdur.
O, Rahman ve Rahöeem'dir.
Din gününün sahibidir.
Ancak sana kulluk ederiz ve yalnız senden yardım dileriz.
Bizi doğru yola hidayet et.
Kendilerine nimet verdiklerinin yoluna (ilet). Gazaba uğrayanların ve sapmışların yoluna değil." (Fatiha, 1/1-7)
b) Ayetü'l-Kürsöee:
"Allah, kendinden başka hiçbir ilöe2h bulunmayan (Allah)'dır.
O, Hayy ve Kayyöfbm'dur.
Onu ne bir uyku yakalar, ne de bir uyuklama.
Göklerde ve yerde bulunanların hepsi onundur.
Onun izni olmadan katında hiç kimse şefaat edemez.
O, (kullarının) yapmakta oldukları şeyleri ve önceden yaptıklarını bilir.
Onun dilemesi hariç, insanlar onun ilminden hiçbir şeyi tam olarak bilemezler.
Onun kürsüsü, gökleri ve yeri içine alır.
Onları koruyup gözetmek, kendisine ağır gelmez.
O yücedir, büyüktür." (Bakara, 2/255)
c) Felöe2k Suresi:
"De ki: (Karanlığı yarıp sabahı ortaya çıkaran) sabahın Rabbine sığınırım.
Yarattığı şeylerin şerrinden,
(Karanlık çöktüğü zaman) bastıran gecenin şerrinden,
Sihir yapmak için düğümlere üfleyen büyücülerin şerrinden,
Ve kıskandığı zaman kıskanç kişinin hasedinden (Allah'a sığınırım.)" (Felöe2k, 113/1-5)
d) Nöe2s suresi:
"De ki: İnsanlann Rabbine sığınırım. İnsanların melikine (mutlak sahibine).
İnsanlann ilöe2hına (sığınırım.)
Sinsi vesvesecinin şerrinden.
İnsanlann kalplerine şüphe ve tereddüt sokan.
Gerek cinlerden, gerek insanlardan." (Nöe2s, 114/1-6)
e) Peygamberimizin okuduğu muhtelif Dualar:
Nazara karşı şu duayı okumalıdır:
"Yarattığı şeylerin şerrinden Allah (c. c.)' in tam olan kelimelerine sığınırım." (Ebu Davöfbd, Tıp, 19; Döe2rimöee, İsti'zan, 48; Muvatta, İsti'zan, 34; Ahmed b. Hanbel, 4/430)
Yine şu duayı okumalıdır:
"Bütün şeytanlardan, zararlı hayvanlardan,
Kem gözlerden Allah (c.c.)'ın tam olan kelimelerine sığınırım.
Hiçbir iyinin ve kötünün yapamadığı ve Allah (c. c.) 'in yaratıp vücuda getirdiği bütün şerlerin şerrinden,
Gökten inenlerin ve göğe çıkanların şerrinden,
Yerde bitenlerin ve yerden çıkanların şerrinden,
Gecenin ve gündüzün fitnelerinin şerrinden,
İyilik için kapı çalan hariç, gece ve gündüz her kapı çalanın şerrinden Allah (c. c.) 'ın tam olan kelimelerine sığınırım.
Ey Rahman (olan Allah'ım)" (Buharöee, Kitabü'l-Enbiya, 10; Müslim, Kitabu'z-Zikr, 54, 55; Ebu Davud, Kitabu't-Tıb, 19; Kitabu'l-Edeb, 98; Tirmizöee, Kitabu't-Tıb', 18; Kitabu'd-Deavöe2t, 40; Ahmed b. Hahbel, 2/181, 290, 375, 448, 4/57.)
Yine şu ayeti okumalıdır:
"Doğrusu inköe2r edenler, Kur'an'ı duydukları vakit (sana olan düşmanlıklarından dolayı) neredeyse gözleri ile seni yere sereceklerdi!
Höe2löe2 da (senin için) mutlaka o, delidir! Diyorlar.
Halbuki Kur'an, bütün öe2lemler için bir öğütten başka bir şey değildir." (Kalem, 68/51,52.)
İnsanların ahvöe2line bakan kimse, nazar konusunda onlarda bir umursamazlık olduğunu görür. Oysa ki, bilhassa bebeklerin ve küçük çocukların şeriata uygun dualarla nazardan korunmaları gerekir.
Resöfblüllah (s.a.v.) Efendimiz, Hz. Hasan (r.a.) ve Hz. Hüseyin (r.a.)'ı şu dua ile koruyordu:
"Sizi, bütün şeytanlardan, Zararlı hayvanlardan, Kem gözlerden, Allah (c.c.)'ın tam olan kelimelerine sığındırırım." (Buharöee, Abdullah b. Abbas (r.a.)'dan rivayet etmiştir.)
Resöfblüllah (s.a.v.) Efendimiz, torunları olan Hz. Hasan (r.a.) ve Hz. Hüseyin (r.a.)'a hitaben yine şöyle derdi:
"Şüphesiz ki, sizin atanız (İbrahim Aleyhisselöe2m) İsmail'i ve İshak'ı onlarla koruyordu." (Buharöee, İbn-i Abbas (r.a.)'dan rivayet etmiştir.)
2) İKİNCİ TEDBİR: Nazar değmesinden korunma yollarından biri de, korktuğu ve şüphelendiği kişilerin yanında güzelliklerini teşhir etmemelidir.
Hafız el-Bağavöee "Şerhü's-Sünne" eserinde anlattığına göre, Hz. Osman b. Affan (r.a.) çok güzel bir çocuk görmüştü.
Bunun üzerine, onu nazardan korumak için çocuğun velisine şöyle dedi: "Bu çocuğun çenesine siyah boya sürerek onun güzelliğini kamufle ediniz."
3) ÜÇÜNCÜ TEDBİR: Gözdeğmesinden korunma yollarından biri de, görüp beğendiği bir şey hakkında, gören kişinin bereketle dua etmesidir.
Bir kimse, kendi gözünün başkasına zarar vermesinden korkarsa, ona baktığı zaman şöyle demelidir:
"Allah (c.c.) onu sana mübarek etsin." (Benzer ifade ile Bkz. Ebu Davud. Niköe2h, 36; Tirmizöee, Niköe2h, 7; İbn-i Möe2ce, Ezan, 2; Ahmed b. Hanbel, Müsned, 3/281.)
Veya şöyle demelidir:
"Ya Rabbi! Ona mübarek eyle." (Benzer ifade ile Bkz. Müslim, Zühd, 74; Ebu Davud, Vitir, 31; Nesaöee, Zeköe2t, 12; İbn-i Möe2ce, Zühd, 8; Ahmed b. Hanbel, müsned, 3/108, 188, 5/77.)
Yahut şöyle demelidir:
"Möe2şöe2allah (Allah ne güzel yapmış) Allah'tan başka kuvvet (sahibi) yoktur." (Ebu Davud, Edeb, 101.)
Ya da buna benzer dualar etmelidir. O zaman Allah (c.c.)'ın izni ile zarar defolur gider.
Ebu Ümöe2me (r.a.)'dan rivayete göre, öc2mir b. Reböeea, Sehl b. Huneyf e uğramıştı.
O sırada Sehl b. Huneyf banyo yapıyordu.
öc2mir b. Reböeea dedi ki: "Bugünkü gibi parlak bir cild görmedim."
Bunun üzerine Sehl b. Huneyf in durumu değişti.
Çok geçmeden sar'a nöbetine tutuldu. Bayılıp yere düştü.
Gelip Peygamber (s.a.v.) Efendimiz'e haber verdiler.
Ona şöyle dediler: "Yöe2 Resöfblallöe2h! Sehl' in imdadına yetiş. Onu sar'a iletti tuttu ve yere düştü."
Peygamber (s.a.v.) Efendimiz: "Kimin nazar etmesinden şüphe ediyorsunuz?" Diye sordu.
Dediler ki: "öc2mir b. Reböeea'dan şüphe ediyoruz."
Bunun üzerine Resöfblüllah (s.a.v.) Efendimiz şöyle buyurdu:
"Sizden biriniz kardeşinden hoşuna giden bir şey gördüğü zaman onun mübarek olması için dua etsin." (Ebu Ümöe2me rivayet etmiştir.)
Daha sonra bir kap suya okudu ve öc2mir'in o su ile abdest almasını emretti.
öc2mir de o su ile abdest aldı.
Ayrıca yüzünü yıkamasını, Kollarını dirseklere kadar yıkamasını, Dizlerini yıkamasını, Eteğinin iç kısmını yıkamasını,
Ve yine üzerine su dökmesini emretti.
Zühröee diyor ki: "Resöfblüllah (s.a.v.) Efendimiz ayrıca ona, kabı ters çevirmesini emretti."
Hadis-i şerifte gözdeğmesinin ilacı beyan olunmuştur. Buna göre, nazar eden kimsenin abdest azalarını yıkadığı ve bilhassa cildine temas eden iç çamaşırlarını yıkadığı su alınır ve nazar olunan kimsenin arkasından dökülür.
Bir hadis-i şerifte Resöfblüllah (s.a.v.) Efendimiz şöyle buyurmuştur:
"Sizden yıkamanız istenirse, yıkayınız." (Müslim rivayet etmiştir.)
Yani, bir şahıs gelip de sizden birinizin abdest ve gusül suyundan elbisenin bir kısmına sürmek isterse, bunu yapsın. Bundan dolayı ona kızmasın, demektir.
Kendi nefsinden, başkasına nazar değmiş olmasından şüphelenen ve endişe duyan kimsenin yapması gereken şey, Allah (c.c.)'dan korkması ve gözdeğmesine sebep olabilecek şeylerden sakınmasıdır.
Bunun için Allah (c.c.)'ı çokça zikretmeye devam etmelidir.
İnsanlardan hoşa giden bir şey gördüğü zaman Allah (c.c.)'dan, onu mübarek kılmasını dilemelidir.
Yüce Allah (c.c.)'ın, insanlara vermiş olduğu nimetlere kesin olarak hased etmemelidir. Çünkü, eğer onlara hased ederse, sanki Rabbine karşı itirazda bulunmuş gibi olur.
İşte bu da apaçık bir hüsrandır.
NAZAR DEĞMESİNDEN SONRA
Yukarıda, nazar değmemesi için alınacak tedbirler ve korunma çareleri açıklanmıştı.
Nazar değdikten sonra da şeriata uygun çareler vardır.
Kur'an-ı Kerim'de ve hadis-i şeriflerde bu hususa işaret eden deliller bulunmaktadır.
Yine şu sure ve ayetler dua maksadıyla okunmalıdır.
a) Fatiha Suresi,
b) Ayetü'l-Kürsöee,
c) Felöe2k Suresi,
d) Nöe2s Suresi,
e) Ayrıca Cebrail Aleyhisselöe2m'ın, Resöfblüllah (s.a.v.) Efendimiz'e okuduğu ve öğrettiği şu dua okunmalıdır:
"Allah (c. c.) 'in ismi ile sana rukye ederim (okuyup üflerim).
Sana eziyet veren her şeyin şerrinden,
Her nefsin yahut hased edenin kem gözünün şerrinden Allah (c.c.) sana şifa versin.
Allah (c.c.)'in ismi ile sana rukye ederim" (Buharöee, Kitabu't-Tıb, 38; Müslim, Kitabu's-Selam, 40; Ebu Davud, Kitabu't-Tıb. 19; Tirmizöee, Kitabu'l-Cenöe2iz, 4; İbn-i Möe2ce. Kitabu't-Tıb, 36. 37; Ahmed b. Hanbel, Müsned. 6/332.)
Yine Resöfblüllah (s. a.v.) Efendimiz' in bir hastalığı olduğu zaman Cebrail Aleyhisselöe2m gelir ve şu duayı okurdu:
"Allah (c.c.) 'in ismi ile sana rukye ederim (okuyup üflerim). Allah (c.c.) bütün hastalıklardan sana şifa versin.
Hased ettiği zaman hased edenin şerrinden ve bütün kem gözlülerin şerrinden (seni korusun.)" (Müslim, Hz. öc2işe (r.a.)'dan rivayet .etmiştir.)
Bazı İslöe2m büyüklerinden nakledilmiştir ki; gözden sakınmanın şartı, iyilikleri, güzellikleri, zöeenetleri gizlemektir. Bir kimsenin kendisini, ailesini veya çocuğunu süsleyip el öe2leme teşhir etmesi uygun değildir.
Allöe2me İbnu'l-Kayyım diyor ki: "Kim bu duaları okuyup tecrübe ederse, faydasının derecesini ve ona ne kadar çok ihtiyaç bulunduğunu anlar. Bu dualar, nazar edenin tesirine möe2ni olur. Onu okuyan kimsenin imanının kuvvet derecesine göre nazarın etkisini giderir. Çünkü bu dualar silahdır. Silah ise, kullanana göre etkili olur."
Kimi, tam merkezden vurur. Kimi de, ıskalar!
Abdullah es-Söe2cöee (r.a.)'ın anlattığına göre, kendisinin çok güzel bir devesi vardı.
Birgün devesine binerek yol arkadaşları ile beraber sefere çıktı. Yolculardan biri vardı ki, gözü değerdi. Bu durumu bilenler Abdullah'ı uyardılar. Devesini o adamın gözünden sakınmasını söylediler. Abdullah o adamın, devesine bir zarar veremeyeceğini söyleyip pek aldırmadı. Abdullah'ın sözlerini ve davranışını da o adama anlattılar. Adam, kendisini ispat etmek için Abdullah'ı kollamaya başladı. Bir mola sırasında Abdullah oradan ayrılınca, adam hemen gelerek deveye nazar etti. Biraz sonra deve hastalanıp yere düştü. O sırada Abdullah da çıkageldi. Deveyi o vaziyette görünce neler olduğunu sordu.
Dediler ki: "Sen gidince hemen o adam gelip deveye nazar etti.
Hayvana bakınca o da bu höe2le geldi."
Bunun üzerine Abdullah: "O adamı bana gösterin" dedi.
Onlar da gösterdiler. Abdullah, adamın yanına varıp karşısında durdu.
Sonra şu duayı okudu:
"Allah (c.c.)'ın ismiyle hapsedenin hapsinden, Kuru taşın (şerrinden), Yakıcı kıvılcımın (şerrinden Allah 'c.c.)'a sığınırım).
Nazar edenin gözdeğmesi, kendi aleyhine dönsün ve en sevdiği kişinin üzerine dönsün.
Gözünü çevirip de (sema' ya) bak! Bir bozukluk görüyor musun? Sonra gözünü iki kez çevir de yine bak. Göz hor, Hakir, Bitkin ve ümidini kesmiş olarak tekrar sana döner." (Bu duanın son kısmı, Mülk Suresi'nin 3. ce 4. ayetleridir. Bkz. Mülk, 67/3-4..)
Abdullah es-Söe2cöee bu duayı okuyunca gözdeğmesi kalktı.
Allah (c.c.)'ın izni ile devesi iyileşti.
PEYGAMBERİMİZİN (s.a.v.) RUKYELERİ
Buharöee'nin rivayetine göre, birgün Abdülaziz (r.a.), Hz. Sabit (r.a.) ile beraber Enes b. Möe2lik (r.a.)'ın ziyaretine gitmişlerdi.
Hz. Sabit (r.a.): "Ya Eböe2 Hamza! Biraz rahatsızım" dedi.
Hz. Enes b. Möe2lik (r.a.): "Senin üzerine Resöfblüllah (s.a.v.) Efendimiz'in rukyesini okuyayım mı?" diye sordu.
Hz. Sabit (r;a.): "Oku" dedi.
Hz. Enes b. Möe2lik şu rukyeyi okudu:
"Ey insanların Rabbi! Zarar ve fitneyi gider. Şifa ihsan et. Şifa verici sensin. Senden başka şifa verecek olan hiçbir kimse yoktur. Öyle bir şifa ver ki, hastalıktan eser kalmasın." (Buharöee, Abdülaziz (r.a.)'dan rivayet etmiştir.)
Yine Resöfblüllah (s.a.v.) Efendimiz hasta olan bazı ashabını eliyle sığayıp şöyle dua yapardı:
"Allah'ım! Ey insanların Rabbi! Zarar ve fitneyi gider. Ona şifa ver. Şifa verici sensin. Senin şifandan başka şifa yoktur. Öyle bir şifa ver ki, hastalıktan eser kalmasın." (Buharöee. Hz. öc2işe (r.a.)'dan rivayet etmiştir.)
Resöfblüllah (s.a.v.) Efendimiz yine şöyle buyurmuştur:
"Ey insanların Rabbi! Zarar ve fitneyi silip gider. Şifa, senin (kudret) elindedir. Senden başka ona (yol) açıcı yoktur." (Buharöee, Hz. öc2işe (r.a.)'dan rivayet etmiştir.)
UYARILAR
1) BİRİNCİ UYARI: Gözdeğmesi (nazar) bazan insanlardan olur. Bazan da cinlerden olur.
Mü'minlerin annesi Ümmü Seleme (r.a.)' dan rivayete göre, Resöfblüllah (s.a.v.) Efendimiz, evinde bir kız görmüştü.
Kızın yüzünde bir değişme farketti ve şöyle buyurdu:
"Ona rukye yapınız (okuyup üfleyiniz). Çünkü onda gözdeğmesi (nazar) vardır." (Buharöee ve Müslim, Ümmü Seleme (r.a.)'dan rivayet etmişlerdir.)
Hafız el-Bağavöee diyor ki: "Resöfblüllah (s.a.v.) Efendimiz nazar değmesine işaret ederken cinlerden nazar değmiş olacağını kasdetmiştir."
Deniliyor ki: "Cinlerin nazar etmesi, mızrak ucundan daha tesirlidir."
Şüphe yok ki, insan kirli elbiselerini değişmek için çıkardığı vakit, Yahut tuvalet ihtiyacını gidermek için, Ya da bir başka sebeple avret yerini açtığı vakit cinlerin nazarından korunmak için dua etmelidir.
Bu da Cenab-ı Hakk'ın ismini zikretmekle olur.
Resöfblüllah (s.a.v.) Efendimiz şöyle buyurmuştur:
"Onlardan (insanlardan) biri helaya girdiği zaman, başka bir rivayette, elbisesini çıkarıp bir yere koyduğu zaman bismillah demesi, cinlerin gözleri ile Ademoğlunun avret mahallinin arasında bir perdedir." (Tirmizöee. Sünen'inde ve Ahmed b. Hanbel de Müsned'inde rivayet etmişlerdir.)
2) İKİNCİ UYARI: Cenab-ı Hakk'ın ihsan ettiği sağlığı, Güzelliği, Nöe2li olduğu nimetler ve sair sebeplerle gözdeğmesine hazır olan kimse, daima tedbirli olmalı ve kendisini teşhir etmemelidir.
Özellikle kadınlar kendi güzelliklerini ve bilhassa kız çocuklarının güzelliklerini aşırı derecede teşhir etmemelidirler. Çünkü bunun sonucunda birçok üzücü olaylara şahit olunmaktadır.
Bu konuda şöe2ir diyor ki:
Kemöe2l sahibi sevilir,
Olgunluk başta bir taçdır.
Fakat yeri gelince onu
Nazardan koruyan ayba muhtaçtır.
Resöfblüllah (s.a.v.) Efendimiz Esma binti Umeys (r.a.)'a hitaben şöyle buyurmuştur:
"Bana ne oluyor ki, kardeşoğullarının cisimlerini zayıf görüyorum! Yardıma muhtaç duruma gelmişler." (Müslim, Cöe2bir b. Abdullah (r.a.)'dan rivayet etmiştir.)
Bunlar Hz. Cafer b. Ebu Töe2lib'in çocukları idiler.
Esma dedi ki: "Onların bir hastalıkları yok. Fakat onlara nazar değdi."
Bunun üzerine Resöfblüllah (s.a.v.) Efendimiz şöyle buyurdu:
"(O halde) sen onlara rukye yap. (okuyup üfle.)" (Ahmed b. Hanbel. Müsned, 3/333.)
3) ÜÇÜNCÜ UYARI: İnsanlardan bazıları rukye tedavisi (okuyup üfleme) talep ettikleri zaman okuyan kişinin inancının sağlam olup olmadığını, Maksadını, İlmini araştırmıyorlar.
Bu sebeple de sahteköe2rlara, Büyücülere ve kötü maksadlı olanlara yöneliyorlar.
O bozguncular, yapıcı olmaktan çok yıkıcıdırlar.
Hatta onların içinde niceleri vardır ki, haram olan şeyleri, Yahut bid'atları, Ya da şirk olan şeyleri insanlara emrederler. Böyle kimselerin şerlerinden muhafaza etmesini Yüce Allah (c.c.)'dan dileriz.
Rukye (okuyup üfleme) talep eden kimseye gereken şey, dikkatli olması ve işini sağlam yapmasıdır. Yani, ya kendisi okumalı, Yahut da buna ehil olan imanlı ve ihlöe2slı kimseleri bulmalıdırlar.
Şunu da iyi bilmelidir ki; Eğer şeriatın uygun gördüğü şartlar uygun olmazsa, rukye yapmak caiz olmaz.
İslöe2m şeriatına uygun olan şartlar şunlardır:
a) Okunan şeyler, Kur'an-ı Kerim ayetleri ya da Resöfblüllah (s.a.v.) Efendimiz'in okuyup tavsiye buyurduğu dualar olmalıdır.
b) Ayet ve hadisler orijinal metni ile ve möe2nöe2sı bilinerek okunmalıdır.
c) Okuyanın şunu da çok iyi bilmesi gerekir ki, rukye'nin kendisi hiçbir tesir icra etmez.
Her şey Allah (c.c.)'ın takdiri ile olur.
Şifayı verecek olan da bizzat Allah (c.c.)'ın kendisidir. O, bir şeyi sebep kılmıştır.
d) Aslı esası olmayan vehimlerden ve vesveselerden kaçınarak,
Vesile olacak fiili işleyerek sonucu Allah (c.c.)'a bırakmalı ve samimiyetle Cenab-ı Hakk'a tevekkül etmelidir.
Hz. Yusuf Aleyhisselöe2m'ın kıssasını anlatan şu ayetin möe2nöe2sını derin derin düşünmeliyiz:
"Ayrı ayrı kapılardan (şehre) girin (ki size nazar değmesin.) Yine de Allah'ın takdir ettiği bir şeyi ben sizden gideremem. Hüküm ancak Allah'ındır. Ben ona güvenip dayandım. Tevekkül edenler de yalnız ona güvenip dayanmalıdırlar." (Bkz. Yusuf, 12/67.)
e) Bilmelidir ki, gözdeğmesinden (nazardan) korunmak ve onu tedavi etmek, ancak Allah (c.c.)'dan ve onun Resöfblü'nden gelen şeylerin doğruluğuna inanmakla mümkün olur.
Eğer bu konuda şüphe ve tereddütleri olursa, ilacın tesiri de azalır.
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder