|
Şeyh Muhammed Nazım El-Hakkani
En-Nakşibendi Hz.'nin 17 Ocak 2012 Sohbeti,
Bismillahirrahmanirrahim. Ben
İnşa'Allah giderim. Özledim, göresim geldi ama bu durumlarda ben gidemem. Şam,
ah Şam, ah Şam. Ey Şam halkı, ah. Yaptığınız işler sizi cezalandırıyor; sizi
bağlıyor ey Şam ahalisi. Şam ahalisine; Ulul Emir'in kendilerinden olması
gerekti. Şam ehlinden, Şam halkından olması gerekti. En büyük hata oldu.
Dağlardan, taşlardan insanları getirip, insanlara hükmetmeleriydi. Bu Şam
ahalisinin ahmaklığındandır. La Havle Vela Kuvvete İlla Billah. La Havle Vela
Kuvvete İlla Billah. Şam ahalisi, Humus ahalisi, Halep ahalisi hepsi, Ulul
Emir'in onlardan olması gerekti, Şam'da. Ve kuvvetin Ulul Emir'de olması
lazımdı. Hükmü bıraktılar ve ticaret ile uğraştılar. Ve sanat ile ve siyahat
ile uğraştılar. Bu mesele başka meseledir.
Biz istiyoruz ki, hükmedenlerin
Şam ehlinden olmasını istiyoruz. Dikkat etmediler. Şam ahalisi ehemmiyet
vermedi. Ulul Emir olmak için ona ehemmiyet vermediler. Yani hüküm sahibi olmak
için. Peygamber'in (sav) sözünü dinlemediler. Ve Kur'an-ı Azimuşşan Ulul
Emir'in kim olduğunu beyan etti. Ulul Emir hükmedendir. Kendilerini bıraktılar.
Başka tayfaların kendilerine hükmetmesine izin verdiler. Ordudan. Ve
birbirlerini öldürdüler, muharebe ettiler. Kaç kişi öldü dikkat etmedi Şam
ahalisi. Allah'ın emrine, muhalif oldular, hilafında iş yaptılar. Öyle bir ceza
alırlar ki ta ki onu bilene kadar. Allah'ın emrine muhalif olduklarını
bilsinler. Şam ahalisi onlarda ne Şeyh ne alim, ne de din adamı kaldı,
insanların onlardan dinlemesi için.
İnsanlar hayatlarının, Batılılar
gibi yaşamları olması için onun arkasından koştular. Batılılar ki onlar
kafirdiler, facirdirler. Onlar ki, her zaman için onların Şam-ı Şerif'te
gözleri vardır. Tamahları vardır. Bütün bölgede hırsları vardır. Şam ahalisi
dikkat etmedi; Hak kelamını dinlemediler. Kur'an-ı Azimuşşan'ı dinlemediler. Va
Ahir zaman Peygamberi'nin Hak kelamını dinlemediler. Şimdi hükmedecekler
geldiler. Kendi keyiflerince hükmedecekler. Siz razı değilseniz bırakın gidin.
Veyahut da öldürülmek veya kaçmak. Veya memleketten çıkmak. Başka seçeneğiniz
yok. Ya Ulul Emir'e itaat edeceksin, Ulul Emir olarak itaat edeceksin veya
helak olacaksınız, tükeneceksiniz; helak olacaksınız. Bu Ulul Emir'e itaat
etmek, insanların itaat etmesi ve öldürülmek; veyahut da memleketlerinden
çıkarılıp; veya sürgün edilmek arasında kalacaklar; veya beraber yaşayacaklarsa
"evet efendim" diyecekler ve onun elini, ayağını öpecekler.
Bu
Müslümanlar için şeref değildir. Ben Şam'da kaç sene yaşadım? Kaç seneler,
belki kırk sene yaşadım veya daha fazla. Ve o zaman zarfında hiç birisini
görmedim ki, askeri işlerle alakadar olsun. Asker ister ki kuvvet ondadır.
Kuvvet siyasiler, politikacılar arasında değildir. Kuvveti olan, hükmeden
ordudur, ordu hükmediyor. Siyasiler, politikacılar değil. Politikacılar,
siyasiler mahkumdurlar. Bir gecede onları toplayıp denize atabilir. Kim
sorabilir? Kim onları sorarsa onları da denize atarlar. Bu usuldür. Askerliği
|
öğrenmediler ve öğrenmek de istemediler.
Onların en büyük kaileleri büyük tüccar olmaktı. Hayır, aslında mühim olan Ulul
Emir olmaktı. Çünkü burada ve orada kuvvet, güç hükmeder. Ve gücün hükmettiği
manası; kendisinde güç, kuvvet olanda memlekete o hükmeder.
Geriye kalanların servetleri,
zenginlikleri; ne kadar zengin olsalar da mahkumdurlar. Ordusu olan askere
hükmeden, Sultan olan, Hakim olan onlardı. Çarşıya hükmedenler Sultan
değildirler. Hayır. Bu başından sonuna böyledir; bu yolladır. Ne yapabiliriz? Şam
ahalisine mi öğreteceğiz? Onlar alimdirler. Her şeyi biliyorlar. Ama
sandıklarını doldurdular. Hazinelerini doldurdular ve oturdular. Başlarına
geldi. Başlarına geldi. Derler ki onlara Malik olduğun her şeyi getir. Ve
aldıklarında bu da tamamdır, sen de gel bakalım derler. Seni de mahkemeye
çekelim. Bunları nereden buldun, nereden getirdin? Nereden bunu tahsil ettin?
Asarlar, keserler, atarlar. Ve kimse ona ne oldu diye sormaz. Her gün bir adam
televizyona çıkıyor. Ve diyor ki bütün memleketlerde hakim olan benim.
Onun sözünü yirmi, yirmi beş
milyon dinlemez mi? Der ki siz beni dinleyeceksiniz. Çünkü güç, kuvvet
bendedir. Ben kendi keyfimce hükmedeceğim. Sizin keyfinizce değil. Bana
muhalefet edeni, karşı çıkanı öldüreceğim. Ta ki ben hükmedene kadar. Türkiye
de aynısı, Irak aynısı, Mısır aynısı. Libya, Tunus, Cezayir, İran hepsi
böyledirler. Bir adam der ki: "Ben hükmedeceğim. İstediğim gibi benim,
keyfimce hükmedeceğim. Çünkü kuvvet ve güç bendedir. Bana karşı geleni
mahvederim. Ben hakimim, siz Bana itaat edeceksiniz. Emrime itaat
edeceksiniz." Ne yapacaksın? Allah Azze ve Cel, Ayet-i Kerime'de diyor ki:
"Elinizden geldiğince kuvvet hazırlayın." Bu hitab kimedir?
Müslümanlar'a mı yoksa Gayri Müslimler'e midir? Başkalarına mı?
"Elinizden geldiğince kuvvet
hazırlayın." Allah'ın düşmanını korkutursunuz ve kendi düşmanlarınızı da.
Ve başkaları, ki siz onları bilmezsiniz. Allah'ın emrine muhalefet eden, asi
olan cezasını bulacaktır. Cezalandırılacaktır. Cezalandırılır. Bu hak ettikleri
cezadır. Bu hata genel olarak bütün Müslümanlar'dan oldu. "Allah'ın
emirlerini muhafaza etmediler" Bu Ayet-i Kerime kimedir? "Elinizden
geldiğince kuvvet hazırlayın." Bu hitap kimedir? Ermeniler'e mi,
Yahudiler'e mi? İsrailliler'e mi, Ruslar'a mı? Hayır. Bu Müslüman ve
Müminleredir. Elinizden geldiğince kuvvetli, güçlü olun. Hazırlayacaklarına bu
cemaatlere fırsat verdiler. Ve onlar gelip, onların başlarına hakim oldular. Ve
hükmettiler.
Eğer
üzerinize ateş açarsa ve bütün bulunanlar bütün sokaklardakiler ölse, onlara ne
oldu diye kim sorabilir? Kendini hazırladın mı? Hayır. Siz istiyorsunuz ki ey
Şam ahalisi, Suriye ahalisi, Mısır, Irak ahalisi. Siz yollarda, sokaklarda
bağırmakla hükümeti yenebileceğinizi mi sanıyorsunuz? Askerleri yenebilecek
misiniz? Düşmanlarınızı yenebilecek misiniz? Hayır Hayır. Niye o zaman
sokaklara çıkıyorsunuz? Ve özellikle Allah Azze ve Cel diyor ki, Kadınlarınızın
dışarıya çıkmasını yasak etti. Ayet-i Kerime de: "Evlerinizde
oturunuz." Emri ile niye kadınlarınız sokaklara çıkıyor? Niçin hangi sebeple?
Hangi kanunla kadınlarınızı dışarıya bırakıyorsunuz? Evlerinden çıkıp,
dışarılarda, sokaklarda yürüyüş yapmalarına? Özellikle genç kızlar,
delikanlılar ile beraber. Çıkıp bağırıyorlar, çağırıyorlar.
|
Kadının sesi bile haramdır. Nasıl
bedenleri ile beraber nasıl olur? İslam'ı nasıl anlıyorlar. La Havle Vela
Kuvvete İlla Billahil Aliyyul Azim. La Havle Vela Kuvvete İlla Billah. Asi
olan, karşı gelen cezasını bulacaktır. Ayet-i Kerime'de diyor ki: "Benim
emrime muhalefet edenler dikkat etsinler." "Üzerlerine bir fitne veya
korkunç azap gelmesin." Allah Azze ve Cel diyor ki: "Dikkat etsinler,
ikaz ediyorum." Benim emrime karşı gelenler için. Ey kadınlar evlerinizde
oturunuz. Diyor; ta ki kadınları evlerinde oturup, içeride olurlar; Allah
onları muhafaza eder. İmkanı yoktur ki bir kimse veya asker kapıya gelip vurup,
kırıp giremez. Olamaz. Kapıda Melaike vardır. Onları korur. Melaikeler ile
korunurlar. Korkarlar, sakınırlar ve sanki elektrik ile çarpılmış gibi olur
kapıya gelen. Çünkü o kişilerin evlerinin önünde Melaike vardır.
Alimler nerededir? Vaaz verenler
nerededir? Din adamları nerede? Din adamları yoktur. Müslümanlar, hepimiz,
Allah'ın kullarıyız, Subhanehu ve Teala. Unuttular, unuttular. Allah'ın
emirlerini unuttular. Ve birinci cahiliyetin süsleriyle süslendiler. Allah
onlara birşey vermez, onları desteklemez. Eğer Gökyüzü'nden destek yoksa
yoktur. İki taraftanda Cehennemlik'tirler. Allah'a sığınırız. Allah bizi
affetsin ve bize Melik yollasın. Müslümanlar'a dinlerini, imanlarını öğretmek
için. Ve hayatlarını nasıl yaşayacaklarını öğretsin. Şimdiki hayatları, İslami
bir hayat değildir. Hepsi biz Batılılar gibi olmak istiyoruz diyorlar. Batı'da
ne vardır? Batı'da ne helal var, ne haram var. Hepsi onlar için helaldir.
Biz de o hürriyeti istiyoruz.
Hürriyetin manası, Allah'ın koyduğu hududları kırmak manasına gelir. Bu haddi
ve hududları istemiyoruz. Biz kırıp, yürümek istiyoruz. Kırdılar ve yürüdüler
ve bu dünyada belalarını buldular. Ve Allah bizi Ahiret'te affeylesin. Tövbe Ya
Rabbi. Tövbe Estağfirullah. Ve eğer Allah'ın Şeriatı'nı muhafaza etmiş
olsalardı, Şam'da Erbain vardı. Kırklar, onlardan bir tanesi bile dünyayı
titretmeye yeter. 1943 Senesinde, Fransızlar'ın Parlemento'ya, meclise hücum
ettiklerinde, Fransızlar oraya hücum etti. Ve kapıdaki bekçileri, binanın
bekçilerini öldürdüler. Şam, Fransız ihtilalindeydi. Onlar hükmediyorlardı. Her
yere girdiler. Rezillik yaptılar. Büyük Şeyh Efendi Hazretleri, Abdullah
Dağıstani Hz. Allah derecelerini ali eylesin, o bir yerde yaşıyordu.
Meydan adındaki bir mahallede
yaşıyordu. Orası, Hasnul Cibavi Hz.'nin makamı oradadır. Allah makamını ali
eylesin. Ve onun mededi ile bize himmet kılsın, meded etsin. Şeyh Efendimiz
dedi ki, yukarıda oturuyordu, üst kattaki odada oturuyordu. Altında Evliya'nın
makamı. Bu Fransızlar bütün her yerlere girdiler. Şeyhimiz yukarıda oturuyordu.
Bu Fransızlar Mithat Paşa tarafından geldiler. Şeyhimiz Hz. orada. Yukarıdan
bakıyor. Ondan bir nazar ile hepsi titremeye başladılar. Hepsi titrediler.
Nasıl döneceklerini bilemediler. Orada Kırklar vardır. Eğer onlar baksalar, bir
nazar etseler bütün ordu yerle bir olur. Döndüler, Meydan Mahallesine
giremediler, giremediler. Gördün mü? Buraya geldiğini gördüler. Baktılar,
titremeye başladılar. Ondan sonra Allah onlara zahirde İngilizleri musallat
etti. İngiliz kuvvetleri onlara musallat oldu.
O zaman ben
Humus şehrindeydim. Her bir araba buradan oraya. Tanklar koca alamet.
İngilizler geldi. Halep tarafından inip, Şam'a doğru gidiyorlardı. Fransızlar'ı
susturdular ve onları ittirdiler. Fransızlar
|
bırakıp gittiler. O zaman Şükrü
Kuvvetli'nin zamanıydı. Ondan sonra oldu. Şükrü Kuvvetli zamanıydı. Allah
rahmet eylesin. Kuvvet vardır, güç vardır. Ama kuvvet yok değil. Ama onları
terbiye etmek içindir. Allah'ın emirlerine ittiba etmeleri ve uymaları için.
Uymaları lazımdır. Tazim etsinler. Şimdi Allah'ın emrine tazim etmiyorlar.
Süslendiler. Cahiliyetin ilk süsleriyle süslendiler.
Ta ki Allah onları birbirlerine
musallat etti, onları terbiye etmek için. Ta ki Tövbe Ya Rabbi desinler. Niye
kadınlar sokaklardadır? Genç kızlar delikanlılarla beraber niye bu? Bu İslam
mı? Bu Müslümanlık mı? Estağfirullah. Tövbe Ya Rabbi. Tövbe Estağfirullah.
Tövbe Ya Rabbi, Tövbe Estağfirullah. Ya Rabbi Ya Allah. Ya Rabbi Ya Allah. Bize
Melik gönder, Sen'in yolunda cihad edelim. Müşriklere karşı. Murtedlere,
zalimlere karşı savaşalım. Hepsi Sen'in kullarındır. Onları terbiye etmek için
Birbirlerine musallat ediyorsun. Tövbe Ya Rabbi. Tövbe Estağfirullah.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder