114.
YÜZ ON DÖRDÜNCÜ MEKTUP
Cenâb-ı Hak, hepimizi, dünyâ ve âhıretin
efendisi ve bütün insanların her bakımdan en
yükseği ve en iyisi olan, Muhammed Mustafâya "sallallahü
aleyhi ve sellem" tâbi' olmak se'âdetiyle şereflendirsin!
Çünki cenâb-ı Hak, Ona tâbi' olmağı, Ona uymağı çok sever.
Ona uymanın ufak bir zerresi, bütün dünyâ lezzetlerinden ve bütün âhıret
ni'metlerinden dahâ üstündür. Hakîkî üstünlük, Onun sünnet-i seniyyesine tâbi'
olmakdır ve insân- lık şerefi ve
meziyyeti, Onun islâmiyyetine uymakdır. [(Sünnet)
kelimesi, üç ayrı ma'nâya gelir. Burada, islâmiyyet
demekdir.]
Meselâ, Ona uyan bir kimsenin, gün
ortasında bir parça uyuması, ona uymaksızın, birçok geceleri ibâdetle
geçirmekden, kat kat dahâ kıymetlidir. Çünki
(Kaylûle etmek) ya'nî öğleden önce biraz yatmak, âdet-i şerîfesi
idi. Meselâ, Onun dîninin emr etdiği için, bayram
günü oruc tutmamak ve yiyip içmek, Onun yolunda
bulunmayıp senelerce tutulan oruclardan dahâ kıymetlidir. İslâmiyyetin emri
ile fakîre verilen az bir şey ki, buna zekât denir, kendi arzûsu ile, dağ
kadar altın sadaka vermekden dahâ efdaldir. Emîr-ül- mü'minîn
Ömer "radıyallahü anh", bir sabâh nemâzını cemâ'at ile kıldıkdan
sonra, cemâ'ate bakıp, bir kimseyi göremeyince sordu: Eshâbı
dediler ki, (Geceleri sabâha kadar ibâdet ediyor. Belki şimdi uyku
basdırmışdır). Emîr-ül- mü'minîn buyurdu ki,
(Keşki bütün gece uyuyup da, sabâh nemâzını cemâ'at ile
kılsaydı, dahâ iyi olurdu). İslâmiyyetden sapıtmış olanlar, sıkıntı çekip ve
mücâhede edip, nefslerini ve kötü arzûlarını körletiyor ise de,
bu dîne uygun yapmadıklarından kıymetsizdir ve hakîrdir. Eğer bu çalışmalarına
ücret hâsıl olursa, dünyâda birkaç menfe'atden ibâret kalır. Hâlbuki, dünyânın
hepsinin kıymeti ve ehemmiyyeti nedir ki, bunun birkaçının i'tibârı olsun. Bunlar,
meselâ çöpçüye benzer ki, çöpçüler herkesden dahâ çok çalışır ve yorulur.
Ücretleri de herkesden aşağıdır. İslâmiyyete tâbi' olanlar ise,
latîf cevâhir ve kıymetli elmaslar ile meşgûl olan mücevherciler
gibidir. Bunların işi az, kazançları pek çokdur.
Ba'zan bir sâatlik çalışmaları, yüz- binlerle
senenin kazancını hâsıl eder. Bunun sebebi şudur ki, islâmiyyete uygun olan
amel, Hak teâlânın makbûlüdür, mardîsidir, çok beğenir.
İslâmiyyete uymıyan şeylerin hiçbirisini Hak teâlâ sevmez, beğenmez.
Sevilmeyen, beğenilmeyen şeye sevâb verilir mi? Belki cezâya
sebeb olur. Bu incelik, dünyâ işlerinde de vardır. Biraz
düşünülürse anlaşılır. O hâlde, se'âdet-i
ebediyyeyi ele geçirten sermâye, Peygamberimizin "sallallahü aleyhi ve
sellem" dînine yapışmakdır. Bütün zarar ve fesâdların başı, islâmiy-
yetden ayrılmakdır. Vesselâm.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder