Cinlerin, İnsani Yönlendirmelerinasıl | |
Bu
tip aldatmalar genelde bir kişinin uyutulması (transa geçirilmesi)
sonunda o cinnin;
-Ben
Mevlana`nın ruhuyum!!!..
-Ben
.......... babayım!!!..
Şeklinde
kendisini tanıtarak orada bulunan kişilerle bağlantıya geçmesi sonunda;
veya
kalemle yazı yazarken kalemin kendi kendine yazmaya başlaması ve
böylece o cinnin kendisini;
-Ben
filanca kişiyim!!!..
Diye
tanıtmaya başlamasıyla;
Veya,
gene cinnin filanca evliyadan olan kişİnin şekline bürünerek o
kişinin
gözüne görünmesiyle gerçekleşmektedir...
Bunlardan
başka, tesadüf etmediğimiz şekillerde de olması mümkündür...
Bizim
bugüne kadar tesbitini yaptıklarımız, bu sahada daha fazla yukarıda
anlattığımız üç şekildedir...
Meselâ
gelen şahıs;
-"Ben
Mevlâna`yım!." der...
Sonra
da orada bulunanlara tabiri uygunsa
okkalı bir selam verir... Ve sonra da ağır bir lisanla konuşmaya
başlar...
Gerçekten,
incelendiği zaman görülür ki, o uyutulan kişinin kapasitesi dışında bir
konuşma
şekli ve bilgiler ortaya çıkmaktadır...
İşte
bu durumda, cinlerin varlığını akla bile getirmeyen o kişiler
otomatik
olarak, kendilerine hitâbedenin "MEVLÂNA", veya "........Baba"
olduğuna inanırlar...
Bilhassa
günümüz insanlarının dini konulardan, ruh, cin gibi
varlıklar
hakkındaki bilgilerden uzak olması yanısıra; üstelik buna bir de
insanın
yapısındaki gizliye olan ilginin çekiciliği eklenirse, bu konuşan
varlığa
inanmanın ne kadar kolay olduğu ortaya çıkar...
Düşünün
ki, karşınızdaki bir kişi uyutuluyor ve sonra da konuşmaya başlıyor,
karşınızdaki yakından tanıdığınız kişi ile uzak yakın hiç ilgisi
olmadık
şekilde!... Üstelik bir de sizin geçmişte yaptığınız birtakım işlerden,
veya o
gün oraya gelmeden yaptığınız ve sadece sizin bildiğiniz şeylerden
bahsediyorsa!...
İşte
böylece, yavaş yavaş o uyutulan kimsenin ağzından konuşmaya başlayan ve
filanca
velinin ruhu olduğunu bildiren cinin etrafına birçok insan toplanmaya
başlar...
Bu
durum sonunda, o kişinin çevresine toplananların yapıları incelendiği
zaman, hemen hepsinde ortak bir özellik
görülür;
Pek
çoğu son derece iyi niyetli, samimi dine saygılı, dinin bir çok
şartlarını
yerine getirememekten üzüntülü, bir kurtuluş yolu arayan; ancak bütün
bunlara
karşılık, dini bilgileri son derece zayıf kişilerdir bunlar...
İşte
böylece ben filanca babayım, veya "MEVLÂNA"nın ruhuyum diye
kendini onlara tanıtan cin, bunların ortak yönlerini istismar
etmiş;
sonunda büyük bir kalabalığı çevresine
toplamış olur...
Bu
arada yavaş yavaş çevresine toplananların rüyalarına girer; onların
bazı gizli
hallerini onları üzmeyecek şekilde açıklar; ve böylece onların bu ortak
yönlerini istismar ederek onları iyice
kendisine bağlar...
Daha
sonra, zamanın şartları dolayısıyla bir müceddid gelemiyeceğini,
bu
sebeple insanların artık sadece bu kanallarla uyarılacağını
onlara anlatıp; onları bazı şeyler yapmaya sevkeder...
Namaz
kılmalarını; sadaka vermelerini;
Ramazanda oruç tutmalarını; iyilik yapmalarını; kötülüklerden
kaçınmalarını;
başkalarını kendilerinden fazla düşünmelerini telkin ederek, insanlık
duygularını harekete geçirerek kendisine bağlar... Bu birinci
aşamadır!...
İkinci
aşamada ise, esas şeytanlığını ortaya koymağa başlar...işte bu
aşamada,
ancak dini çok iyi bilen kimselerin tesbit edebileceği bir
takım inanç
bozukluklarını onlara empoze etmeye başlar... Ki esas oyun
da
işte burada
başlar...
Bazılarını
"Vahdeti
Vücûd" görüşüne
sokar!... Ancak bu isim altında anlatılan gerçekte "vahdeti vücûd"
anlayışı olmayıp, "PANTEİST" görüştür; "Vahdeti
Vücûd" asla değildir!... kii böylelikle onları, kendilerinin "ALLAH"
olduğuna inandırmaya çalışır...
Ya da
reenkarnasyon, yani yeniden bir bedene
girerek dünyaya
gelineceğini
ileri
sürerek; Mevlâna`nın bazı tasavvufî sözlerini örnek
getirmeye
çalışır...
Böylece
onları yanlış itikadlara saptırmaya başlar...
Nitekim
onların bu durumlarını yakından takip eden dinî bilgilere sahip olan
bir kişi
onların İslâm`a uymayan yanlarını teker teker tesbit edebilir...
Kalemle
aldatma ise, yukarıda
anlattığımızdan daha basit bir yoldur...
Bu
yolda kiş kendisiyle temasta olanı kesinlikle görmez...
Kalemi
yazı yazar gibi kağıt üzerinde tutarken, kalem kendiliğinden yazmaya
başlar...
Önce
kendine bir isim takarak meselâ:
Ben
Mevlâna Celâleddin-i Rumi`yim!.. Ey bahtiyar kişi, ey "ALLAH" yolunun
yolcusu, seni selâmlarım!..
Diye
yazdırır... Yazan hayretler içinde kalmıştır. Ve devam eder...
Artık
kalem kendiliğinden yazmaya alışmıştır!..
Onu
yüksek bir kişi, zamanın en ileri gelen velilerinden biri olduğunu
söyler ve
ona evliya olduğuna dair birçok inandırıcı deliller vermeye çalışır...
Aklından
geçen soruların cevaplarını kağıt üzerinde yazmaya devam eder....
Bu
çeşit kişi önceleri kalemin ne yazacağını bilmese de, ileride dikkat
etmeye
başladığı zaman, yazmadan önce o harfin veya kelimenin hatta daha
sonraları da
bir kaç kelimelik cümlelerin yazmadan önce kafasına geldiğini tesbit
eder...
Bundan
sonra, filanca lakaplı cin ona şiirler, kitaplar yazdırır; çeşitli
kişlerin geçmişteki yaptıklarını anlatmaya başlar... Bu arada, onun
itmadını
kazanmak gayesiyle bazı geleceğe ait kehânetlerde bulunur...
Bu
konuda bir örnek verelim:
Bundan
1-2 yıl önce Ankara`da bir grubun yaptığı toplantılara kendini;
-Beşir-il
Kirami isimli melek!!!..
Diye
tanıtarak gelen cin, geleceğe ait bazı kehanetlerde bulunmuş ve
özetle;
-Yaklaşık
1974-75 yılları civarında üçüncü dünya savaşının çıkacağını; bu arada
israil`in
Arapları büyük bir yenilgiye uğratarak Türkiye sınırlarına kadar
genişleyeceğini; Türkiye`nin üçüncü dünya savaşında pek az bir kayıpla
kurtulacağını, 1980 yılı civarında da MEHDİ`nin Türkiye`den çıkacağını
söylemiştir; Ki bu iddiaya göre
de, "MEHDİ" diye
beklenen kişi meleğin(!) ağzından konuştuğu, yaşı
50`yi bulmuş ve hiç bir özelliği olmayan kişi
olacaktır...
Demiştik
ki, CİNler bir de velilerin şekillerine bürünerek, bir
kişiye
görünüp onu bu görüntüleriyle aldatıp kendilerine bağlarlar...
Gene
bu çeşit aldattıkları kişiler de, genellikle dinî bilgilerden yaklaşık
olarak tamamen denecek kadar uzaktır.
Böyle
bir görüntüyle birdenbire karşılaşan
kimse, önce adeta bir
şok geçirir... Sarıklı, cüppeli, yani
eski kıyafetli olarak karşısında gördüğü bu kişiye inanmamak onun
elinde
değildir artık... Ve inanır!..
Artık
ne söylerse onu yapmaya başlar... Ondan duyduğu birçok şeylerle
çevresine bir
hayli insan toplar... Ancak onun bu gördüğünü çevredekiler
göremezler... O ne
anlatırsa ona inanmak zorundadırlar... Fakat bir süre sonra, o
çevresinde
toplandıkları kişinin gördüğü şahsı, bazıları rüyalarında görmeye
başlarlar...
Hattâ
o kişi bazan çevresindekilerden kendisine tamamıyla bağlanmış olanlara
bu zâtı
(!) gösterebilir de!.. Böylece artık kendisine son derece bağlı bir
topluluk
meydana getirmiş olurlar...
Bu
arada o kişi, kendisine değişik kıyafetlerle görünen aynı cinni değişik
kişiler sanarak, kendisinin, başka evliyalarla bile görüşecek seviyeye
geldiğini zannetmeye başlar... Bazen de o cin yanına
arkadaşlarını alıp
onları çeşitli din büyükleri görünümünde göstererek o zavallı insanları
iyice
kandırıp kendine bağlar..
Nitekim
bazı kuvvetli cinne kapılmış kişilerin çevresindekilere, aynı
anda bir
kaç eski evliyanın kıyafetine girmiş cinni gösterebildiği; sanki
o kadar
büyük bir kişiymiş de, eskiden yaşamış evliyalar onu ziyarete gelmiş
havasını
verebildikleri tesbit edilebilir...
Hatta
bu konuda öyle durumlar meydana gelmektedir ki, bu kişi kendisinin
cinler
tarafından aldatıldığını bilmediği; ve kendisini cinnin yaptığı
fikir
aşılamaları sonunda çok büyük bir insan olarak gördüğü için, o anda
çevresindekilere ne kadar büyük evliya olduğunu göstermek gayesiyle bir
kaç
evliyanın huzuruna (!) girmesi için müsaade eder!!!.. Nitekim o
anda bulunulan yerin kapısı açılır
ve içeriye eski kıyafetler içinde 2 veya 3 hattâ 4 büyük ve meşhur
evliya
sûretinde cinler içeri girer...
Böyle
bir olayın meydana gelişinde zaten büyük bir heyecana kapılmış olan
orada
bulunan kişiler artık asla farkedemezler bu gelenlerin cin mi,
yoksa
hakikaten eskiden yaşamış bir veli mi olduklarını!... Bu olay şoke
etmiştir
onları!...
Artık
bu olayı kendilerine gösteren kişiye, âdeta bir tanrıymışçasına
bağlanırlar...
Ancak,
bunlardan hangi biriyle görüşülürse görüşülsün, hepsinin ortak
özellikleri,
daha önce de anlattığımız gibi, "cinleri inkâr etmek"
olacaktır..
"Ruh, İnsan, Cin" - Ahmed Hulûsi |
Zikir sitesi, tüm tarikatların zikirleri, silsilesi ve tüm evliyaların mümkün mertebe bilgilerini bulabilirsiniz sitemizde, dini yazılar, makaleler, Kuran, ayetlerler, kırk hadis, sureler ve daha fazlası...
BURS
14 Mayıs 2012 Pazartesi
CİNLERİN İNSANİ YÖNLENDİRMELERİ NASIL
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder