"CİNLER"in
çok önemli birkaç özelliği vardır ki, bu hususlar konuyu dikkatle
tetkik
edenlerin asla gözünden kaçmaz.
1.
CİNLER`de
mantıksal bütünlük yoktur.
2.
CİNLER`de
büyüklük duygusu aşırı
gelişmiştir.
3.
CİNLER`de
kendini kontrol mekanizması
çok zayıftır.
4.
CİNLER`de
sürekli tekrarlar mevcuttur.
Hangi
isim altında, dünyanın neresinde olursa olsun verdikleri tebliğlerde
daima
yukarıda saydığımız bu dört esası derhal müşâhede edebiliriz.
Şimdi
bu dört hususu açıklamaya çalışalım:
1-CİNLERDE
mantıksal bütünlük yoktur
Eğer
CİNLERDEN ya da kendi tanıtımlarına göre UZAYLILARDAN alınan
tebliğler
dikkatle tetkik edilecek olunursa, verilen konularda baştan sona
mantıksal bir
bütünlülük asla görülemez. Sürekli çelişkili beyânlar verilir. Bir
yerde
verilen beyân, bir başka yerde, ötekine ters düşer. Bunu kamufle etmek
için de
hemen bir yafta, bir kılıf sererler; "biz sizi düşündürmek,
imtihan
etmek, dikkatinizi ölçmek için bu çelişkileri koyuyoruz.’’
Oysa,
sürekli çelişki içindedirler. Bunun sebebi de "zekâ"ca güçlü
olmalarına karşılık "akıl" yönünden bir hayli ölçülü yapıya
sahip olmalarıdır. Pratik "zekâ" ile o an için o konuya bir
çözüm getirebilirler, ancak "akıl" son derece sınırlı olduğu
için, o anda buldukları çözüm mutlaka bir süre evvel verdikleri
tebliğlere; ya
da, bir süre sonra verecekleri tebliğlere, son derece ters düşerek,
büyük bir
çelişki oluşturacaktır.
2-CİNLERDE
büyüklük duygusu aşırı gelişmiştir.
Burada
bahsi geçen büyüklük, sadece duygusal büyüklük, gurur kibir anlamında
olmayıp;
birimsel ve boyutsal anlamdadır aynı zamanda.
Bir
yandan kendilerini yeryüzünün yöneticileri olarak gösterip insanları
buna
inandırmaya çalışırlarken; diğer yandan da birimsel ve boyutsal
büyüklüklerle
düşünceleri allak - bullak edip, çaresiz hâle getirme çabaları
içindedirler.
CİNLER,
kendilerinin insanlardan ne kadar üstün, büyük ve yüce olduklarına
inandırmak
için de insanlarla aralarına mertebe koyarlar.
CİNLERİN,
kendilerini UZAYLILAR diye tanıtarak verdikleri tebliğlere
inanan
insanların çok çok büyük bir kısmının, temelde İslâm düşünce sistemi,
Tasavvuf
düşünce sistemi üzerine alt yapıları mevcut değildir. Bahsedilen
konular
üzerinde, Kur`ân`ın görüşü nedir, o konuda Allah Rasûlü ne
demiştir, hiç haberleri yoktur. Normal
şartlarda konuşula gelenin çok değişiği olarak, bu bilgilere
rastlanınca,
hâliyle inanmaktadırlar... Üstelik...
CİNLER,
bu
kişilerin çoğunda halusinasyon türü, uzaylı - uzay gemili rüyalar veya
uyanıklık halinde görülen imajlar da göstermektedirler ki, artık
onlar için
inanmaktan başkaca bir yol kalmamaktadır.
CİNLERİN
insanları kandırmada önemli bir taktiği de, ayrıca şu olmaktadır:
Her
medyum topluluğu, hangi inançlarla bezenmiş ise, onlara kendi inançları
doğrultusunda tebliğ verilmekte, sanki onlardanmış gibi kendilerini
kabûl
ettirmektedirler.
Meselâ
dini ciddiye almayanlara, aynı şekilde; dinle ilgilenene aynı şekilde;
tasavvufa meyli olana bir tasavvuf önderinin ismini kullanarak gibi.
3-CİNLERDE
kendilerini kontrol mekanizması çok zayıftır.
Bu
sebepten ayarları çok kolaylıkla kayar ve konuşmalarında haddi aşarlar.
Buna
şayet tâbiri caiz ise "reostaları bozuktur" da denilebilir.
Bazen
Yaradanı yaradan, yüce güçler olurlar; bazen, ALLAH`ı
bedenleyip
insanların arasına yollarlar; bazen evrenlerden büyük, yüce varlıklar
olurlar;
bazen de Rabbin itaatkâr kulları olarak, insanları dinden ve Allah
Rasûlü’nden uzaklaştırıp kurtarmak{!} için ellerinden geleni
esirgemezler.
4-CİNLER`DE
sürekli tekrarlar mevcuttur.
İnsanlara
sürekli tebliğler vererek, onlara kendilerinin üstünlüğünü kabûl
ettirmeye
çalışan CİNLER`de mevcut bulunan bir özellik de belirli
kelimeleri
sürekli tekrar eden cümleler kurmalarıdır.
Böylece:
1-İletişim
kurulan medyumun, bu tekrarlarla sanki tesbih çeker gibi beyninde bir
açıklık
oluşturularak, kendilerine daha fazla bağlanılmasını temin ederler.
2-Zaman
zaman düşülen fikir tıkanıklıklarında, cümle
tekrarları ile
zaman kazanırlar.
Kaynak: Ruh, İnsan,
Cin"
- Ahmed Hulûsi |
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder