Fethullah Gülen - Bamteli: Çaresizler Çaresi
Çaresizler Çaresi
Soru: Neml
Suresinin 62. ayet-i kerimesinde, Çaresiz kalıp da ıztırar diliyle Ona
yalvaranın duasını kabul ederek sıkıntılarını gideren Allahtan başka
kimdir? deniliyor. Kudreti Sonsuzun mevcudiyetini vicdanlarımıza duyuran
bu ayetin tevhid delili olarak tek başına bile yeteceği ifade
edilmişti. Tevhid delili oluşu açısından bu ilahi beyanın izahını
lutfeder misiniz?
-O nesneler mi üstün yoksa, çaresiz kalıp da ıztırar diliyle Kendisine yalvaran insanın duasını kabul buyurarak sıkıntısını gideren ve sizi dünyada halifeler yapan Allah mı? Hiç Allah ile beraber başka tanrı mı olur? Elbette olmaz! Ne de az düşünüyorsunuz! (Neml, 27/62) mealindeki ayet-i kerime tevhid delili olarak tek başına yeterlidir. (01:02)
-Hadiseler dikkatli bir nazarla değerlendirilse, görülecektir ki: Hemen her mümin, bir musibete maruz kaldığı ve çaresizlikle kıvrandığı anlarda samimi bir kalble Cenâb-ı Hakka yönelince nur-u tevhid, sırr-ı ehadiyet içinde inkişaf etmiş ve özel bir iltifatla onun dertlerine de derman gönderilmiştir. (02:20)
-Her şeyin bitip tükendiği anda kırık kalbini Cenâb-ı Hakka tevcih edip, gönlünü ve bütün hissiyatını Allaha yönelterek yalvardığın an Mevlânın sana da cevap verdiğini göreceksin. Şartlarına riayet ederek yapacağın duaya, Cenâb-ı Hakkın cemali tecelli ile icabet ettiğini ve bu icabetlerin Onun varlığına güneş gibi parlak deliller olduğunu anlayacaksın. (05:25)
-Hazreti Ademden (aleyhisselam) günümüze kadar her dönemde, Hak dostları en zor şartlar altında ızdırar diliyle Cenâb-ı Hakka teveccüh edince çok geçmeden kara bulutlar dağılmış ve Allah Teâlâ o salih insanları yeryüzünde denge unsuru kılmıştır. (06:44)
-Sebepler içinde yüzerken o esbâbı görmemek ve onlara takılmamak çok zordur. Artık yapılacak hiçbir şey kalmayınca -tabii olarak- Mevlâ-yı Müteâle tam teveccüh gerçekleşir ve hâlis tevhide erilir. (13:51)
-Allah Teâlâ insanları çeşit çeşit imtihanlarla pek çok potadan geçirir, onları arındırır ve emanete ehil hale getirir. Ahirzamanda da dini temsil emaneti -sıradan kimselere değil- velilik ile serfiraz kullara tevdi edilecektir. (16:40)
-Yeryüzünde halife olmanın manası; Zat-ı Ulûhiyet namına eşya ve hadiselere müdahaledir. Allah tarafından yaratılan kâinatı, değişik dönemler ve şartlar itibarıyla, zamana uygun bedii zevk ve enginliklere göre yeniden şekillendirmek demektir. (19:30)
-Allahın lütuflarını düşünerek Onu çok sevmeli ve Onun nimetlerini nazara vererek kalblerde Ona karşı alâka uyarmalı. (20:37)
Çay Faslından Hakikat Damlaları (22:23)
-Merhum Hacı Kemalin recası... Benim gibi bir garibi Allah cehenneme koyacak da ne olacak!..(23:28)
-Kalbin Allah ile irtibatını sağlayan ve devam ettiren musibetler aslında birer nimettir; evet, Ona yönlendiren musibetler musibet kıyafetli nimetlerdir. (27:15)
-Dermanı derdin içinde aramak lazım. Kalbi tetikleyen ve gözü açan dert, dermandır. Bu manayı dile getiren çok güzel sözler vardır: Bunlardan biri şu mısralardır: Derd-i derunuma derman arardım / Dediler ki; derttir dermanın senin / Dergâh-ı dildare kurban arardım / Dediler ki; canın kurbandır senin. (31:16)
-Bu dünya, darılma dünyası değil dayanma diyarıdır. Nesimî ve Hallacın ölüm anındaki sözleri derdi derman bilmenin ve asla darılmamanın ifadeleridir. (32:51)
-Şahsî haklarımızı herkese helal edebiliriz; fakat hücum okları Allaha, Rasûl-ü Ekreme, dine-diyanete ve koskocaman bir harekete müteveccih ise, ona da helal olsun demek terbiyesizlik ve cüretkârlık olur. (35:43)
-O nesneler mi üstün yoksa, çaresiz kalıp da ıztırar diliyle Kendisine yalvaran insanın duasını kabul buyurarak sıkıntısını gideren ve sizi dünyada halifeler yapan Allah mı? Hiç Allah ile beraber başka tanrı mı olur? Elbette olmaz! Ne de az düşünüyorsunuz! (Neml, 27/62) mealindeki ayet-i kerime tevhid delili olarak tek başına yeterlidir. (01:02)
-Hadiseler dikkatli bir nazarla değerlendirilse, görülecektir ki: Hemen her mümin, bir musibete maruz kaldığı ve çaresizlikle kıvrandığı anlarda samimi bir kalble Cenâb-ı Hakka yönelince nur-u tevhid, sırr-ı ehadiyet içinde inkişaf etmiş ve özel bir iltifatla onun dertlerine de derman gönderilmiştir. (02:20)
-Her şeyin bitip tükendiği anda kırık kalbini Cenâb-ı Hakka tevcih edip, gönlünü ve bütün hissiyatını Allaha yönelterek yalvardığın an Mevlânın sana da cevap verdiğini göreceksin. Şartlarına riayet ederek yapacağın duaya, Cenâb-ı Hakkın cemali tecelli ile icabet ettiğini ve bu icabetlerin Onun varlığına güneş gibi parlak deliller olduğunu anlayacaksın. (05:25)
-Hazreti Ademden (aleyhisselam) günümüze kadar her dönemde, Hak dostları en zor şartlar altında ızdırar diliyle Cenâb-ı Hakka teveccüh edince çok geçmeden kara bulutlar dağılmış ve Allah Teâlâ o salih insanları yeryüzünde denge unsuru kılmıştır. (06:44)
-Sebepler içinde yüzerken o esbâbı görmemek ve onlara takılmamak çok zordur. Artık yapılacak hiçbir şey kalmayınca -tabii olarak- Mevlâ-yı Müteâle tam teveccüh gerçekleşir ve hâlis tevhide erilir. (13:51)
-Allah Teâlâ insanları çeşit çeşit imtihanlarla pek çok potadan geçirir, onları arındırır ve emanete ehil hale getirir. Ahirzamanda da dini temsil emaneti -sıradan kimselere değil- velilik ile serfiraz kullara tevdi edilecektir. (16:40)
-Yeryüzünde halife olmanın manası; Zat-ı Ulûhiyet namına eşya ve hadiselere müdahaledir. Allah tarafından yaratılan kâinatı, değişik dönemler ve şartlar itibarıyla, zamana uygun bedii zevk ve enginliklere göre yeniden şekillendirmek demektir. (19:30)
-Allahın lütuflarını düşünerek Onu çok sevmeli ve Onun nimetlerini nazara vererek kalblerde Ona karşı alâka uyarmalı. (20:37)
Çay Faslından Hakikat Damlaları (22:23)
-Merhum Hacı Kemalin recası... Benim gibi bir garibi Allah cehenneme koyacak da ne olacak!..(23:28)
-Kalbin Allah ile irtibatını sağlayan ve devam ettiren musibetler aslında birer nimettir; evet, Ona yönlendiren musibetler musibet kıyafetli nimetlerdir. (27:15)
-Dermanı derdin içinde aramak lazım. Kalbi tetikleyen ve gözü açan dert, dermandır. Bu manayı dile getiren çok güzel sözler vardır: Bunlardan biri şu mısralardır: Derd-i derunuma derman arardım / Dediler ki; derttir dermanın senin / Dergâh-ı dildare kurban arardım / Dediler ki; canın kurbandır senin. (31:16)
-Bu dünya, darılma dünyası değil dayanma diyarıdır. Nesimî ve Hallacın ölüm anındaki sözleri derdi derman bilmenin ve asla darılmamanın ifadeleridir. (32:51)
-Şahsî haklarımızı herkese helal edebiliriz; fakat hücum okları Allaha, Rasûl-ü Ekreme, dine-diyanete ve koskocaman bir harekete müteveccih ise, ona da helal olsun demek terbiyesizlik ve cüretkârlık olur. (35:43)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder