BURS

BURS

26 Haziran 2012 Salı

Allah Zengindir, (El-Ganiyy), Dilediğini Zengin Eder (El-Muğnöee)

Allah Zengindir, (El-Ganiyy), Dilediğini Zengin Eder (El-Muğnöee)





Allah (c.c.) evreni, içerisindekileri yoktan yaratmıştır. Bunları yaratırken de Kendi sinden bir şey eksilmemiştir. O nun yaratması sadece Ol! emriyledir. Tüm zenginlikleri bu şekilde O yarattığı gibi daha nicelerini de yaratmaya güç ve kudret sahibidir. Bundan dolayı O mutlak zengindir.





El-Ganiyy (Allah [c.c.] kimseye muhtaç olamayan zengindir) güzel ismi ile kula düşen görev, Allahın (c.c.) zatıyla ve sıfatlarıyla ne ibadetlerimize ne de başka bir şeyimize muhtaç olmadığını bilmektir. O mutlak zengindir. Herkes O na muhtaçtır. Varlık öe2lemini de rahmetiyle yaratmıştır.





Ruhumuz ibadetlere bedenimizin temel ihtiyaç maddelerine gereksinim duyması gibi muhtaçtır. İbadetlerle manevi dünyamız zenginleşir, bu sayede bizler yaratılış amacına uygun bir yaşam sürebiliriz. Dünyada ve ahirette huzura ve mutluluğa erebiliriz.





tab Zenginlik, yoksulluk gibi bir imtihan konusudur. Aslında bu dünya bir ceza ve ödül yurdu değildir. Zenginlik de yoksulluk da bir hikmete göre taktir edilmiştir. Bu bakımdan zengin olan kimselerin varlıkları ile Allah (c.c.) tarafından ödüllendirilmediğini, ebedi ahiret yurdu için imtihan edildiklerini düşünmeleri gerekir. Tabii aynı şeyi yoksulluk için de düşünmeli, kişinin yoksullukla Allah (c.c.) tarafından cezalandırıldığını varsaymaktan ziyade imtihan edildiğini düşünmek daha doğrudur. İnsan kendisi için zenginliğin mi yoksa yoksulluğun mu daha hayırlı olduğunu bilemez. Allah (c.c.) kulları için en hayırlı olanı ezelde tespit etmiş, bu konudaki kısmetimizi kaderimizle belirlemiştir.





İnsanın kendisiyle barışık olması, öncelikle toplumsal konumunu, ekonomik durumunu kabullenip haline şükretmesiyle olur. Tabii Allahın (c.c.) fazlını ve rahmetini aramak, meşru yollarla varlıklı olmaya çalışmak da yanlış şeyler değildir. İnsan dünya ve ahiret dengesini kurduktan sonra zenginlik de güzel bir şeydir.





Zengin olmak, beraberinde üstesinden kalkamayacağımız bazı sorumlulukları da getirebilir. Çünkü bir mali ibadet olan zeköe2t ancak zenginlere farzdır. Pek çok varlıklı insanın namaz kılmaya gayret ettikleri halde zeköe2t vermemeleri, bunun için olmadık çarelere başvurmaları, şu veya bu fetvayla zeköe2tı üzerlerinden atmaya çalışmaları bu ibadetin yerine getirilmesinin ne kadar zor olduğunu göstermektedir. Halbuki artıp çoğalan sermayenin % 2.5 u devede kulak misalidir. Ama demek ki nefis onda bile açgözlü davranmakta, Allahın (c.c.) hakkına tecavüz etmektedir. Tabii bu açgözlülük zenginlik artıkça daha da ziyadeleşmektedir. Öyle bir duruma ulaşmakta ki artık nefis açgözlülüğe boyun eğmekte, zeköe2t emri için Allah a (c.c.) isyan etmektedir. Hatta öyleleri namazı da terk etmektedirler.





Müslümanların zengin olması arzulanan bir şeydir. Çünkü zenginlik dünyada izzet ve şereftir. Allahın farz ibadetleri olan zeköe2t ve hac ancak zenginlere mahsustur. Müslümanlar zengin olduğunda Allahın dinine daha büyük hizmet ederler. Bu çağda cihat, genellikle başka yollarla yapılmaktadır. Eskiden savaş meydanlarında yapılan cihat bugünlerde genellikle çeşitli hizmet kapılarıyla devam etmektedir. Bunlar için zengin Müslümanların gayretleri önemli bir yer tutmaktadır. İnsan niyetini halis tutmakla Allah tan dünya zenginliği isteyebilir. Bunun için dualarında Allahın dinine hizmet için zenginlik talep edilebilir.





Allahın El-Ganiyy, El-Muğnöee güzel isimlerinin en önemli faziletleri, bu güzel isimleri daima zikredenleri Allahın zengin kılmasıdır.





Hadis-i şeriflerde her gün Vakıa suresini okumanın da kişiyi zengin kılacağı belirtilmektedir. Bu zenginlik o kişiye aklına gelemeyeceği iş kapılarının açılması şeklinde olabileceği gibi bereketin evine, işine yağması biçiminde de kendisini gösterebilir. Kuran-ı Kerim in bu mucizesi akılları hayrette bırakır. Yeter ki ilgili sureyi hiçbir gün ara vermeden daima belli bir zamanda okuyalım. Bu, yıllar sonra meyvelerini açıktan vermeye başlar. Yani önce gizliden sonra ilahi bir ikram olarak açıktan nimetlerini ortaya serer. Böylece Kuran-ı Kerim o kişinin imanını güçlendiren bir mucize olur. Tabii bu surenin dünyaya bakan fazileti yanında ahrete bakan müköe2fatı da vardır. Bu da inşallah cennet nimetleridir. Asıl ona talip ve müşteri olmak gerekir. Her ibadette Allah rızasını gözetmek edebin ve ihlöe2sın ölçüsüdür.





Yüce Allah kullarının rızıklarını ezeli bir taktirle tayin etmiştir. Zenginlik Allah için istenirse güzel bir şeydir. Nefis hesabına istenirse insanı yoldan çıkarabilir. Bu dünya bir imtihan yurdu olduğu için aklı başında olan arifler, İslam öe2limleri, hatta peygamberler Allah tan kendilerine ve ailelerine yetecek kadar bir maişeti istemişlerdir. Zenginliğe göz dikmemişlerdir. Bu konuda fazla açgözlü olmamışlardır. Yalnız Hz. Süleyman Aleyhisselam, Allah tan kimseye nasip olmayacak bir devleti ve zenginliği istemiştir. Ama o sadece Allahın dinini cihana yaymak için bunu talep etmiştir. Kendisi bu zenginliğin içerisinde bir züht hayatı yaşamış, arpa ekmeği dışında bir şey yemediği rivayet edilmiştir. Kuşkusuz çağımızda da İslam dininin yükselmesi için Müslümanların da tıpkı Hz. Süleyman (a.s.) gibi davranması gerekir.





Allahın bu güzel isimlerini zikrederken edebe ve ihlöe2sa çok dikkat etmelidir. Onun bu güzel isimlerini zikirle elde edilecek dünyevi yararlar düşünülmemelidir. Maksat bu güzel isimlere yaraşır bir şekilde yüce Allahı övmek, yüceltmek olmalıdır. Bu açıdan şu ayet-i kerimeyi her zaman dikkate almak gerekir: Kim ahiret mahsulü isterse onun ürünlerini fazla fazla artırırız. Kim de sırf dünya menfaati isterse ona da ondan veririz, ama ahirette onun hiç nasibi olmaz. (Şöfbröe2 suresi, 20).





El-Muğnöee (Allah [c.c.] dilediğini zengin eder), El-Ganiyy (Allah [c.c.] kimseye muhtaç olamayan zengindir) güzel isimleri ile kula düşen görev, Allah tan (c.c.) zenginlik isterken kimseye muhtaç kılmayacak, azdırıp yoldan çıkarmayacak derecede dilemek gerekmektedir.



Muhsin İyi

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder