BURS

BURS

4 Haziran 2012 Pazartesi

ALLAHI BİLMEYE YÜZ DELİL(DİNİ HİKAYE)

Allah'ý bilmeye yüz delil Fahreddîn-i Râzî Herat ve civarýnda bozuk inançlarý yaymakla meþgul olanlarla mücâdele ediyor, Müslümanlar'ý bunlarýn tehlikelerine karþý korumaya çalýþýyordu. Üç yüz kadar atlý talebe ve âlim ile Herat'a geldiðinde; hem devlet, hem din büyükleri akýn akýn ziyaretine gelmiþ, alâka göstermiþlerdi. Ama birileri vardý ki; ne geliyor, ne de gelme arzusu ýzhâr ediyordu. Acaba Fahreddîn-i Râzî hazretlerinin muhâliflerinden miydi? Halktan bir zengin, bir gün Fahreddîn-i Râzî hazretlerini bahçesinde yemeðe dâvet etti. Maksadý; ziyaretine gelmeyen zâtý da orada bulundurup, görüþmelerini ve bir yanlýþ anlamanýn meydana gelmemesini temin etmekti. Fahreddîn-i Râzî hazretleri, yemekte karþýlaþtýðý ziyaretine gelmeyen zâta, - Niçin bizi ziyârete gelmediniz? diye sordu. Þöyle cevap verdi o zât: - Ben fakirin biriyim. Ne ziyâretinize geliþim size bir þeref kazandýrýr, ne de gelmeyiþim size bir þey kaybettirir. Siz mühim kimselerle meþgul olun. Bu cevap Fahreddîn-i Râzî hazretlerini düþündürdü. Bu defa büsbütün meraklanarak ýsrarla suallerini peþi peþine sýraladý: - Bu, sýradan birinin sözüne benzemiyor. Kalbi-gönlü uyanýk birinin cevabýdýr bu. Þimdi daha çok meraklandým. Söyleyin lütfen niçin gelmiyorsunuz? Bize vermek istediðiniz bir mesajýnýz olmalý. - Sen, 'Müslümanlar'ýn benim ziyâretime gelmeleri vâciptir' diyormuþsun. Neden senin ziyâretine gelmek vâcip olsun? - Ben ilim ehli biriyim. Benim ziyâretime gelenler aslýnda benim deðil, ilmin ziyâretine gelmiþ olurlar. Mücâdelemde bana yardýmcý olmuþ, beni desteklemiþ sayýlýrlar. - Öyle ise anlat bakalým... Ýlmin hedefi Allâh'ý bilmek olduðuna göre, nasýl biliyorsun Hazret-i Mevlâ'yý? - Yüz delil ve burhan ile biliyorum Allah Teâlâ'yý... - Peki öyleyse, söyler misin; burhan ve delil, þüpheleri gidermek için deðil midir? Demek sende bu kadar þüphe varmýþ ki her birine delil aramýþ; ancak bu delillerle þüpheni gidermiþsin. Halbuki Allahü zû'l-Celâl bana, öyle bir îman verdi ki; þüphenin zerresi bile kalbimde yoktur. Olmayan þeyi gidermek için ne diye delil ve burhan arayayým? Bu cevaptan sonra bir suskunluk baþlar. Neden sonra yerinden kalkan büyük müfessir Fahreddîn-i Râzî hazretleri, - Uzat elini de öpeyim. Sen sýradan biri deðil, bir îman ve ihlâs numûnesi mâneviyât sultânýsýn. Kim isen söyle de beni daha fazla merakta býrakma. Fahreddîn-i Râzî hazretlerinin kulaðýna eðilen birinin, fýsýltý hâlinde söyledikleri þundan ibârettir: - Konuþtuðun zât, Necmüddîn-i Kübrâ hazretleridir. Fahreddîn-i Râzî hazretleri hemen diz çöküp rica eder: - Lütfen beni de kabul buyurun tâlipleriniz arasýna da, ben de iþtirak edeyim sohbetlerinize... .... Ýþte zâhirî ilimle bâtýnî ilmin farký... Ýþte zâhirî ilim ehli ile, zû'l-cenâhayn olan mâneviyat erbâbýnýn seviye ve dereceleri... Keza, aralarýndaki diyaloðun güzelliði ve hakký teslim ile neticeleniþi... Ve, biribirlerine karþý olan nezâket ve saygýlarý... Zamanýmýz 'tartýþmacýlarý'na örnek olmasý dileðiyle... Ana Sayfa

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder