Zikir sitesi, tüm tarikatların zikirleri, silsilesi ve tüm evliyaların mümkün mertebe bilgilerini bulabilirsiniz sitemizde, dini yazılar, makaleler, Kuran, ayetlerler, kırk hadis, sureler ve daha fazlası...
BURS
4 Haziran 2012 Pazartesi
Büyle dost düşman başına (dini hikayeler)
Böyle Dost Düþman Baþýna
Ukbe bin Ebî Muayt, Mekke müþriklerinden kötü niyetli olmayan bir adamdý. Rasûlullâh'la her karþýlaþtýðýnda saygýyla bakar, iyi münasebetini bozmamaya gayret ederdi. Hatta uzun yolculuklardan döndüðünde Mekke'de insanlara yemek ikram etmeyi âdet edinmiþti. Ýþte yine böyle bir yolculuktan dönmüþ, vereceði yemeðe Rasûlullâh'ý da davet edecek kadar yakýnlýk göstermiþti.
Efendimiz, Ukbe'nin artýk gönlünün îmâna hazýr hâle geldiðini düþünerek yemek davetine þöyle karþýlýk verdi:
"-Ukbe, dâvetine gelirim, ama yemeðini yemem. Yemeðinden yemem için seni yaratan Allâh'ý inkar etmemeni, O'nun Rasûlü'ne de þehâdet etmeni beklerim. Senin gibi iyi niyetli bir insan küfürde ýsrar etmemeli artýk!.. "
Ukbe, bu teklife çok da direnmedi. Efendimiz'in isteðine olumlu cevap vererek îmân eden herkesin söylediði þehâdet kelimesini söyleyiverdi. Efendimiz Ukbe'nin îmân etmesine çok sevinmiþti.
Ne var ki, Ukbe'nin Mekke'de putperest dostlarý da vardý. Haber bir anda onlara da ulaþtý. Onlarýn içinde katý, sert ve insafsýz bir müþrik olarak meþhur olmuþ Übey bin Halef, duyduðu haberden hiç hoþlanmadý. Hemen gelip arkadaþýný suçlayýcý sorular sormaya baþladý:
"-Duyduðuma göre Muhammed'i yemeðe dâvet etmiþsin. Bununla da kalmayýp onun teklif ettiði þehâdet kelimesini de söylemiþsin! "
"-Evet. " dedi "Öyle oldu. Onun istediði þehâdet kelimesini de söyledim. "
Müþrik dostu:
"-Olamaz!.. " dedi, "Ýþte bu olamaz. Hem þehâdet kelimesini söyleyeceksin, hem de bizimle dost olacaksýn. Bu olacak þey deðil!.. Bu, sana pahalýya mâl olur. Bundan sonra hiçbir yerde iþ bulamazsýn. " diye ilâve etti.
Ukbe, müþrik dostunun sözlerinden endiþe etmiþ, getirdiði þehâdet kelimesinden piþmanlýk duymaya baþlamýþtý.
"-Olayý büyütme!.. " dedi. "Ben sadece Ukbe'nin yemeðini yemeden gitti diye bir söylenti çýkmamasý için, utandýðýmdan þehâdet kelimesini getirdim; yoksa ona inandýðýmdan deðil! "
Übey bin Halef, kopardýðý bu tâvizden memnun olmuþ, ama yeterli de bulmamýþtý. Daha da ileri giderek yol gösterdi:
"-Biz bu sözlerinin doðruluðunu, ancak gidip O'na tükürdükten sonra kabul ederiz. Gideceksin, onu sevmediðini ifade eden bir tükürük fýrlatacaksýn, o zaman anlarýz, senin O'na inanmadýðýný!.. Yoksa bizi savamazsýn boþ sözlerle!.. "
Îmâna yeni ýsýnmaya baþlamýþ olan Ukbe'nin kalbi, maalesef artýk geri dönüþe geçmiþ, dostlarýnýn baskýsýna dayanamayarak vazgeçmiþti, getirdiði þehâdet kelimesinden...
Doðruca Efendimiz'in Daru'n-Nedve'de ibâdet ettiði yere gitti. Dilinin ucunda topladýðý tükürüðü fýrlatmak üzere hazýrlanýrken ansýzýn bir rüzgar çýktý. Dudaklarý arasýndan çýkan tükürük geriye dönerek kendi suratýna yapýþýp hem de ateþ gibi yaktý. Ertesi günü Ukbe'yi yanaðýndaki yanýk iziyle görenler sordular:
"-Sende böyle bir yanýk izi yoktu, ne zaman oldu bu yara? "
Ukbe saklamadan anlattý:
"-O'na doðru tükürdüðüm tükürük, kendime geri dönüp suratýma yapýþarak ateþ gibi yaktý, izi kaldý! "
Ne yazýk ki, yarý îmân etmiþken dostlarýnýn baskýsý yüzünden gerisin geriye dönen Ukbe, Bedir'de küfür üzere öldü. Ýþte bu hâdise üzerine Furkan Sûresi'nin 27-29. âyetleri nâzil oldu:
"O gün, zâlim iki elini ýsýrýp "Ne olurdu, ben o peygamberin beraberinde bir yol edineydim. " Ne yazýk bana! Keþke falaný dost tutmayaydým. Beni o zikirden, imânâ geldikten sonra, o saptýrdý. Þeytan insaný yapayalnýz ve yardýmsýz býrakandýr. "
Burada, dostlarýnýn yanlýþ telkinlerine uyanlarýn ellerini ýsýrarak âhirette nasýl piþmanlýk duyacaklarý þöyle anlatýlmaktadýr:
"-Ah ne olurdu, keþke falaný dost edinmeseydim, onun isteðine boyun eðmese, sözlerine îtimat etmeseydim!.. Getirdiðim þehâdet kelimesinden vazgeçirip Peygamber'le birlikte olmama mâni oldu, þeytana uydurdu. Ne kötü dostmuþ meðer onlar... "
Ukbe'nin îmânýna engel olan bu dost örneði, bizim de dostluðumuzu ve dostlarýmýzý düþünmemize sebep olmalýdýr. Arkadaþ ve dostlarýmýzýn bize neleri telkin ve tâlim ettiklerini gözden geçirmeliyiz ki, buradaki yakýn dostluklarýmýz, âhirette amansýz düþmanlýða dönüþmesin. "Böyle dost düþman baþýna!.. " diyerek piþmanlýk duymayalým.
A. Karamanoðlu
Þebnem Dergisi
Ana Sayfa
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder