BURS

BURS

4 Haziran 2012 Pazartesi

Bir Çift Gözyaşı (dini hikayeler)

Bir Çift Gözyaþý Derin bir sessizlik hâkimdi odaya. Öðle vakti olmasýna raðmen, her gün bu saatlerde etrafý yakýp kavuran güneþ bile bize ayak uydurmuþ, ferini söndürmüþtü. Sanki tüm eþyalar, duvarlar, masadaki çiçek, hüznümüze ortaktý. Halbuki bugün bayram; her þey canlý, neþeli, cývýl cývýl olmalýydý. Herkes birbirinin Cuma'sýný kutlamalýydý. Üstelik Ramazan'ýn da ilk cumâsýydý. Ve iþte sükûnetle beklediðimiz o ses!.. Cuma namazýna davet. Ýçim burkula burkula dinliyorum ezaný. Baþým önümde, gözlerim kapalý. Nihayet ezan bitti. Kafamý hafifçe kaldýrýp yüzüne baktým. Gözleri hâlâ kapalý. Biliyorum ki, açsa gözlerini, hapsettiði damlalar özgür kalacak. Babamý, amcalarýmý az önce namaza uðurladýk. Annem ve yengelerim mutfakta akþamki iftar davetine hazýrlýk yapmakla meþguller. Ben de büyükbabama refâkat ediyorum. Babamlar namaza gittiðinden beri aðzýný býçak açmýyor. Gözleri kapalý öylece oturuyor, suçlu bir çocuk gibi. Yaklaþýk on beþ yýl önce, omurgasýndaki zedelenme sonucu; önce sað, sonra sol kolunu kullanamaz hale gelmiþ. Daha sonra düzelme umuduyla yaptýrýlan her ameliyat, bir parçasýnýn daha hareket kabiliyetini götürmüþ ondan... Þimdiyse hiçbir ihtiyacýný kendisi karþýlayamýyor. Ancak yardýmla yürüyebiliyor. Yere diktiðim gözlerimi, ona doðru kaldýrdýðýmda bana bakýyordu. Yüzündeki acýyý görmemek için baþýmý önüme eðdim. Boðazýma yumruk kadar bir þey durdu, yutkunamadým bile. Fýsýldar gibi konuþmaya baþladý: "-Bana dokunan þu hâlim deðil kýzým!.. Allâh'ýn gücüne gider diye aðrýlara acýlara bile aðlayamýyorum. Dayanýlacak gibi de deðiller. Yine de bu acýlar, þu ezanýn içimi yaktýðý kadar acýtamýyor bedenimi. Alnýmý secdeye koymayalý neredeyse on beþ yýl oldu. Elhamdulillâh îmâným var. Elhamdulillâh gözlerimle dahî olsa namazýmý kýlýyorum. Elhamdulillâh, Allâh'ým sabýr da veriyor. Ama gene de þu Cuma namazýna gidememek, içimi yakýyor. Ýþte bir ay sonra bayram var. Bayram namazýna da gidemeyeceðim. Ýnan bunu kaldýrabilir miyim bilmiyorum. Dayanma gücüm tükeniyor. Allâh'a âsî olacaðým diye korkuyorum. "Niye ben? " derim diye korkuyorum. Allâh'a hamd olsun, daha hiç söylemedim. Aklýma gelse hemen kovdum, tevbe üstüne tevbe ettim. Ýmtihanýmýn bu olduðunun farkýndayým, ama "ya gücüm tükenirse" diye hep korktum. Hele þu Ramazan orucunu tutamamak çok aðýr geliyor. Sanki tüm güç getiremediklerimden dolayý günahlarým yýðýlmýþ, altýnda eziliyorum. Ýþte ben bu aðýrlýða dayanamýyorum!.. " Konuþurken sesi titriyordu. O aðlayamýyordu, ama ben gözyaþlarýma engel olamýyordum. Sustu, uzunca bir müddet sessiz kaldýk. Sonra: "-Yönümü kýbleye çevir de namazýmý kýlayým. " dedi. Dediðini yapýp ben de namaz kýlmaya gittim. Seccâdenin baþýnda düþünmeye baþladým. Niye insanlar ibâdeti yapmaya güç yetirebilmenin bile bir nimet olduðunu anlayamýyor? Elinde imkâný varken, bile bile namazýný kýlmayanlara ne demeli?!.. Seccâdeye alnýný koyabilmenin bir nimet olduðunu herkes bir fark edebilse!.. Bir, güç yetiremediði halde ibadetlerini yapmaya çalýþan ve yapamadýklarý için vicdan azabý çeken büyükbabamý; bir de Müslüman olduðunu söyleyip gereklerini yerine getirmeye üþenen insanlarý düþündüm. Herhalde onlar da ibadetlere güç yetirebilmenin bir nimet olduðunu, ancak kaybettiklerinde anlayacaklar. Allâh, hepimizi ýslah eylesin duâsýyla seccademi topladým. Odaya döndüðümde babamlar namazdan gelmiþti. Evin içi torunlarýn cývýltýlarýyla doldu. Akþam çaylar içildi, sohbetler edildi ve herkes evine daðýldý. Ramazan'ýn son Cumâ'sý. Beþ gün sonra bayram. Babam, Cumâ namazýnda, gelmesi yakýn. Ben ve kardeþlerim odamýzda oturuyoruz. Telefon çaldý, amcam. Babamý sordu alelacele ve kapattý. Babam gelir gelmez "amcam aradý telaþlýydý" dedik. Babam, hemen amcamý aradý sonra da arabanýn anahtarýný kaptýðý gibi çýktý. Biz þaþkýn; aklýmýza hiçbir þey gelmiyor. Ne olduðunu da anlamadýk. Yaklaþýk on beþ dakika sonra babam aradý, "hazýrlanýn sizi almaya geleceðim" dedi. "Ne oluyor" dedik, "babam vefat etmiþ" dedi ve kapattý. Hepimiz donduk. O an ne düþündüm, hatýrlamýyorum. Büyükbabamlara nasýl gittiðimi de hatýrlamýyorum. Ýçeri girdiðimde büyük halam sessiz sessiz aðlýyordu. Kafamýn içi karýncalanýyor, sesler beynimi týrmalýyordu. Ölümü hiç bu kadar yakýnýmda hissetmemiþtim. Tam bahçeye kaçacakken amcam, "son bir kez görmek ister misin? " dedi. Þuursuz bir þekilde baþ ucuna vardým. Yüzündeki beyaz örtünün ucunu kaldýrdýlar. Yüzü sapsarý ve tebessüm doluydu. Eðildim; alnýndan öptüm, gözyaþlarým yanaðýna damladý ve kulaðýna fýsýldadým: "-Büyükbaba; Cuma'n mübârek olsun…" Hümeyra Nezihe Gül Þebnem Dergisi Ana Sayfa

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder