10.
ONUNCU MEKTUP
Bu mektûb, yine yüksek mürşidine
yazılmışdır. Kurb ve bu'd ve firâk ve
vaslın bilinmeyen ma'nâlarını arz etmekdedir:
Kapınız hizmetçilerinin en aşağısı olan Ahmed, yüksek huzûrunuza
sunar ki, çok zemân oluyor, o yüksek kapı hizmetçilerinden haber
gelmedi. Gözlerimiz yoldadır. Fârisî beyt tercemesi:
Huzûrunuza kavuşmak ni'metine lâyık olmadığımı biliyorum. Fârisî
mısra' tercemesi:
Şaşılacak şeydir. Çok uzakda kalmağa yakınlık adını vermişler. Ayrılığın
en çoğuna kavuşmak demişler. Sanki bu yakınlık ve kavuşmak kelimeleriyle
uzaklığı ve ayrılığı bildirmek istemişler. Arabî beyt tercemesi:
Bundan dolayı, sonsuz üzülmek ve durmadan düşünmek lâzımdır. İstenilenlerin
de, sonunda isteyeni arayıcı, isteyici olması lâzımdır. Sevilenin
de, seviciyi sevmekle sevici olması lâzımdır. O, dînin büyüğü
"minessale- vâti ekmelühâ ve
minettehıyyâti efdalühâ" arananların ve sevilenlerin
makâmında olduğu hâlde, sevicilerden oldu. Arayanlardan oldu.
Bunun için, o Serverin hâlini bildirenler: (Resûlullah
"sallallahü aleyhi ve sellem", hep
üzüntülü, hep düşünceli idi) dediler. O Server "aleyhissalâtü
vesselâm" (Benim
çekdiğim sıkıntı gibi hiçbir Peygamber sıkıntı çekmemişdir) buyurdu.
Sevenlerin, muhabbet yükünü taşımaları lâzımdır. Sevilmişlerin bu
yükü kaldırmaları güçdür. Dahâ söylersek, sonu gelmez. Arabî
mısra' ter- cemesi:
Mektûbu getiren Şeyhullah Bahş, biraz cezbe ve muhabbete mâlikdir.
Onun zorlamasıyla, yüksek kapınızın hizmetçilerine birkaç kelime
yazıldı. Kendisi, yüksek hizmetinizde bulunmağı çok
istiyor. Bunun için yola çık- dı. Önce
burada birşeyler istedi. Fekat fakîrin çekindiğini anlayınca, yalnız görüşmeğe
râzı oldu. Bu birkaç kelimeyi yazdırdı. Mektûbu dahâ uzatarak saygısızlık
yapmak edebsizlik olur.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder