92.
DOKSAN İKİNCİ MEKTUP
Bu mektûb,
yine şeyh Kebîre yazılmışdır. Kalbin itminâna kavuşması, ancak zikr ile olur.
İncelemekle, düşünmekle olmıyacağı bildirilmekdedir:
Allahü teâlâ bizi
ve sizi Muhammed aleyhisselâmın dînine uygun olan işler
yapmağa kavuşdursun "alâ sâhibihessalâtü vesselâmü vettehıyye"!
Ra'd sûresinin otuzuncu âyetinde meâlen,
(Biliniz ki, kalbler ancak zikr ile itmînâna kavuşur) buyuruldu.
Kalbi itmînâna kavuşduran tek yol vardır. Bu
tek yol, Allahü teâlâyı zikr etmekdir. Akl ile incelemekle ve düşünmekle kalb
itmînâna kavuşamaz. Fârisî iki beyt tercemesi:
Herşeyi
akl ile çözmek istiyen kişi, Tahta ayak
takmış bacaksızlara benzer. Kısa aklına uydurmak
ister her işi, Dün yapdığını, bugün değişdirmek ister.
Çünki, zikr ederken, O mukaddes zât ile
bir bağlılık hâsıl olur, her ne kadar, Onunla
hiçbir bağlılık kurulamaz. Ayaklar altındaki toprak [ya'nî
insan] nerede, herşeyin sâhibi olan [Allahü teâlâ] nerede? Fekat
hâtırla- yan ile, hâtırlanan arasında az bir bağlantı
hâsıl olur. Bu bağlılıkdan da, sevgi doğar. Zikr edenin kalbini sevgi
kaplayınca, kalbde itmînân hâsıl olur. Kalbde
itmînân hâsıl olması, insanı sonsuz se'âdetlere kavuşdurur. Fârisî
beyt tercemesi:
Zikr
et zikr, bedende iken cânın, Kalb
temizliği, zikrîledir Rahmânın.
Evveliniz ve sonunuz selâmetde olsun!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder