101.
YÜZ BİRİNCİ MEKTUP
Allahü teâlâ,
hâlinizi güzel ve kalbinizi temiz eylesin! Kıymetli mektû-
bunuzu mevlânâ Muhammed Sıddîk getirdi. Allahü teâlâya hamd olsun
ki, uzakda kalanları unutmamışsınız. Görünüşde,
nefsinize karşı olan sözleriniz kısaca anlaşıldı. Nefs, emmârelik yapdığı
zemân, buna karşı söylenen şeyler doğrudur.
Fekat nefs, itmînâna geldikden sonra, ona karşı gelmenin yeri
yokdur. Çünki, o zemân nefs, Hak teâlâdan râzıdır. Hak teâlâ da ondan râzıdır.
Nefs beğenilmekde ve kabûl olunmakdadır. Kıymetli olana karşı gelinmez. Onun
istekleri, Hak teâlânın istekleridir. Çünki, nefsin itmî-
nâna kavuşması için, Allahü teâlânın ahlâkı ile ahlâklanması
lâzımdır. Artık o, mukaddes olmuş, her dürlü kusûrdan
temizlenmiş, karşı durulacak yeri kalmamışdır. Kendisine bakılamıyacak
derecelere yükselmişdir.
Her
söylediğimiz bizde kalır. Fârisî beyt tercemesi:
Kendinden haberi olmıyan kimse, Nerde kaldı,
başka şeyleri bile?
Çok olur ki, câhiller, nefsden hiç
haberleri olmadığı için, mutmainneyi emmâre
sanırlar. Nefs-i emmâreye karşı yapdıklarını, nefs-i mutmeinneye de yaparlar.
Nitekim kâfirler, Peygamberleri "aleyhimüssalevâtü vettes-
lîmât" başka insanlar gibi sanıyorlar. Peygamberliğin
yüksekliğine inanmıyorlar. O büyüklere "aleyhimüssalevâtü
vettehıyyât" ve onların yolunda gidenlere
inanmamakdan Allahü teâlâya sığınırız!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder