65.
ATMIŞ BEŞİNCİ MEKTUP
Bu mektûb, Hân-ı a'zama
yazılmışdır. Müslimânlığın bugünkü hâline ve
müslimânların çekdiği sıkıntılara teessüf etmekdedir:
Allahü teâlâ kuvvetinizi artdırsın. Onun dînini yükseltmek için, din
düşmanları ile olan mücâdelelerinizde yardımcınız olsun. Muhbir-i
sâdık "aleyhi ve alâ âlihi minessalevâti
efdalühâ ve minetteslîmâti ekmelühâ" buyurdu ki:
(İslâmiyyet garib, kimsesiz olarak başladı. Son zemânlarda, başladığı gibi,
garib olarak geri döner. Garib olan müslimânlara müjdeler olsun!).
Bundan önceki hükûmet zemânında [Ekber şâh zemânında] müs- limânlar, o kadar garîb olmuşdu ki,
kâfirler, açıkça müslimânlığı kötülüyor, müslimânlarla
alay ediyorlardı. Dinsizliklerini, ahlâksızlıklarını, sıkılmadan açıklıyordu.
Çarşıda, pazarda kâfirleri ve dinsizliği övüyorlardı. Müs-
limânların, Allahü teâlânın emrlerinden birçoklarını yapması,
[söylemesi ve yazması] yasak edilmişdi. İbâdet edenler,
islâmiyyete uyanlar ayblanı- yor ve
kötüleniyordu. Fârisî beyt tercemesi:
Sübhânallah! Yâ Rabbî, sana hamd ederim!
(İslâmiyyet kılıncın altındadır) buyuruldu. Bu şerefli dînin
parlaklığı, hükûmet reîslerine bağlı kılındı. Hâlbuki iş tersine dönmüş,
devlet, hükûmet, islâmiyyeti yıkmağa uğraşıyordu. Bu hâle yazıklar olsun,
teessüfler olsun, pişmânlıklar olsun! Sizin mubârek varlığınızı, cenâb-ı
Hakkın büyük ni'meti biliyoruz. Din düşmanlarının
hücûmları karşısında, perîşan olan mü'minleri kanadı altında koruyacak, sizden
başka bir kahraman bilmiyoruz. Allahü teâlâ sevgili Peygamberi ve Onun Ehl-i
beyti "aleyhi ve aleyhimüssalevâtü vetteslî- mât
vettehıyyât velberekât" hurmetine, kuvvetinizi artdırsın! Yardımcınız
olsun! Hadîs-i şerîfde buyuruldu ki: (Bir
kimseye deli denmedikçe, onun imânı temâm olmaz!). Bu zemânda,
islâm sevgisinin, islâm gayretinin alâmeti
olan, bu cünûn [delilik], sizin temiz rûhunuzda görülmekdedir. Bu
ni'meti veren, Allahü teâlâya hamd olsun! Bugün, öyle bir gündür
ki, az bir hareket, [bir söz, bir yazı] hemen kabûl
olunup pekçok sevâb verilir. Eshâb-ı Kehfin
"rahmetullahi teâlâ aleyhim", bu kadar kıymet ve şöhret
kazanmasının sebebi, yalnız hicret etmeleri idi. Düşman
saldırdığı ze- mân, suvârîlerin az bir hareketi, çok
kıymetli olur. Sulh zemânında, pek ince,
güç ta'lîmleri, bu kıymeti alamaz. Bugün sizin, söz ile yapdığınız ci-
hâd, cihâd-ı ekberdir. Size nasîb olan bu ni'metin kıymetini
biliniz. Var kuvvetiniz ile, din düşmânlarını rezîl edip, [islâmiyyetin
emrlerinin yapılmasına, harâmların çirkinliğinin, zararlarının anlaşılarak
kaçınılmasına], hakkı söylemeğe çalışınız! Bu söz ile [ve
kalem ile] olan cihâdı, [top ile] kılınç ile
olan cihâddan dahâ kârlı biliniz! Bizim gibi eli yazmaz, dili söylemez
zevallılar, bu ni'metden mahrûmuz.
Arabî beyt tercemesi:
Fârisî beyt tercemesi:
Hâce-i Ahrâr [Ubeydüllah-i Taşkendî]
"kuddise sirruh"[1] buyurdu ki, (Eğer
şeyhlik yapsaydım, hiçbir şeyh, bir yerde, bir mürîd bulamazdı. Fe-
kat, bana başka vazîfe verildi. O vazîfe de, islâmiyyeti yaymak
ve islâmiy- yeti kuvvetlendirmekdir). Bunun için,
sultânlara, [devlet reîslerine, meb'ûs- lara]
gidip nasîhat verirdi. Te'sîrli sözleri ile, hepsini doğru yola getirirdi.
Onlar vâsıtası ile, islâmiyyeti yayardı. Allahü teâlâ,
büyüklerimize olan sevginiz ve saygınız hurmetine, sözlerinize te'sîr ihsân
etmiş, dîne olan bağlılığınızı, arkadaşlarınıza heybetli olarak göstermişdir.
O hâlde, hiç olmazsa, müslimânlar arasına yayılmış, âdet hâline gelmiş olan,
kâfirlerin âdetlerinin [bayramları, noel geceleri, dansları, baloları,
erkek-kadın bir arada oturmaları] müslimânlar arasından kaldırılması için
çalışmanızı, müsli- mân evlâdlarını
kâfirlere mahsûs olan, bu gibi çirkin şeylerden korumanızı istirhâm ederim.
Allahü teâlâ, bizim tarafımızdan ve bütün müslimânlar tarafından
size bol bol mükâfât versin! Bundan önceki hükûmet zemânın-
da, islâmiyyete karşı, açıkca düşmanlık vardı. Şimdi, böyle
düşmanlık, öyle kin ve inâd görülmiyor. Ba'zı kusûrlar varsa da, inâd ile
değil, bilinmediği içindir. Bugün müslimânlar da, kâfirler gibi serbest
konuşabilmekde, onlardaki hürriyyete kavuşmakdadır.
Kâfirlerin kazanmaması, eski kin ve
düşmanlığın başımıza gelmemesi, müslimânların zulm ve işkenceye
düşmemesi için, düâ edelim ve uyanalım. Din düşmanlarına fırsat
vermi- yelim. Fârisî mısra' tercemesi:
Allahü teâlâ, bizi
ve sizi, Peygamberlerin efendisinin "aleyhi ve alâ âli-
hissalevât" yolundan ayırmasın! Fakîr, ânî bir yolculukla,
buraya geldim. Size haber vermeden, birkaç hâtıra yazıp
bırakmadan ve kalbimdeki, size
karşı olan sevgiyi bildirmeden, ayrılmak istemedim. Peygamberimiz
"aleyhissalâtü vesselâm" buyurdu ki:
(Bir kimse, din kardeşini seviyorsa, sevdiğini ona bildirsin!).
Size ve doğru yolda bulunanların hepsine selâm olsun!
[Şimdi, her dildeki kitâblarımız
(Internet) vâsıtası ile bütün dünyâya yayılmakdadır.
Allahü teâlânın bu ni'metine ne kadar şükr etsek azdır.]
[1] Ekber şâh,
Celâleddîn Muhammed 1014 [m. 1605] de Agrada öldü.
[1] Ubeydüllah-i Ahrâr 895 [m. 1490] de
Semerkandda vefât etdi.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder