BURS

BURS

4 Haziran 2012 Pazartesi

Cafer-i sadık ile rafize (dini hikayeler)

Cafer-i Sadýk ile Rafizi Kûfede bir râfizî var idi. Adý Abdülmecîd bin Abdülgaffâr idi. Ca'fer-i Sâdýk (k. s) hazretlerinin hûzuruna vardý ve. aralarýnda þu konuþma geçti - Esselâmü aleyke yâ Resûlullahýn torunu. Resûlullah (s. a. v) hazretlerinden sonra en üstün olan kimdir? - Ebû Bekr-i Sýddîkdýr (r. a). - Böyle olduðunu nereden biliyorsun. - Hak sübhânehü ve teâlâ hazretleri ona, Resûlullahdan sonra, ikinci buyurdu. Üçüncüleri Allahü teâlâ olan iki kiþiden, ikincisi olmak kadar þeref olamaz - Hazret-i Alî 'radýyallahü teâlâ anh', Resûlullah (s. a. v) hazretlerinin döþeðinde, kâfirlerden korkmadan yatmadý mý? - Ebû Bekr-i Sýddîk, Resûlullah hazretleri ile maðaraya girmedi mi? - Eðer korkmasa idi, girmezdi. Allahü teâlâ Resûlullaha haber verdi ki, Ebû Bekre korkma, dedi. - Onun korkusu, ondan idi ki, kâfirler onlarýn nerede olduðu hakkýnda bir haber duyup, gelirler. Resûl-i ekremi üzerler. Görmezmisiniz Ebû Bekr-i Sýddîk, kendi ayaðýný, maðarada bir deliðe koydu. Hattâ yýlan onu kaç def'a ýsýrdý. O acýya katlandý. Ayaðýný kaldýrmadý. Resûlullahý uyandýrmamak için, hiç ses de çýkarmadý. Kendinden korksaydý, zehrlenerek, cânýný Resûle fedâ etmezdi. - Mâide sûresinde, (Rükû'da iken sadaka verirler) meâlindeki 58. âyet-i kerîme ile medh olunan Alîdir. - Bu âyetden önce, bir âyet-i kerîme vardýr ki tahsîs rakamý ondan ziyâdedir. O Sýddîk þânýndadýr. (Allahü teâlâ, mürtedler ile cihâd eden bir kavm getirir. Allahü teâlâ bunlarý sever) meâlindeki âyet-i kerîme, Ebû Bekr Sýddîk içindir ve dahâ çok yükseltmekdedir. Resûlullah (s. a. v) hazretlerinin, öbür âleme göçmelerinden sonra, arablar, dedi ki, biz nemâz kýlarýz. Ammâ zekât vermeyiz. Ebû Bekr (r. a) buyurdu ki, Resûlullah hazretlerine edâ etdikleri zekât malýndan bir deve dizinin baðýný vermeseler ve ondan eksik verseler, ben onlar ile toprak ve kum sayýsýnca olsalar da muhârebe ederim. - Yâ Ca'fer. Hazret-i Alînin þâný için, meâl-i þerîfi, (Mallarýný, gece-gündüz, gizli ve gözönünde verenler) olan Bekara sûresinin 274. âyeti gelmemiþ mi? - (Sûre-i Velleyl), Ebû Bekr-i Sýddîkýn þânýnda nâzil olmuþdur. Þânýný çok yükseltmekdedir. Zîrâ Ebû Bekr-i Sýddîk kýrkbin altýn verdi. Kendisine býrakmadý. Bir kilime sarýndý. Cebrâîl aleyhisselâm geldi ve dedi ki, Allahü teâlâ buyurdu ki, ben Ebû Bekrden râzýyým. O benden râzý mýdýr? Ebû Bekr-i Sýddîk, ben Allahü teâlâdan râzýyým, râzýyým, râzýyým, dedi. - Meâli þerîfi (Hâcýlara su vermeði ve Mescid-i Harâmý binâ etmeði, îmân etmekle ve Allah yolunda cihâd etmekle bir mi tutuyorsunuz. Hâyýr, böyle deðildir) olan Tevbe sûresinin 20. âyet-i kerîmesi hazret-i Alînin þânýný bildirmek için nâzil olmadý mý? - Meâl-i þerîfi (Mekkenin fethinden önce, sadaka verip, cihâd eden ile, fethden sonra veren ve cihâd eden bir deðildir. Önce olanýn derecesi dahâ yüksekdir) olan Hadîd sûresinin 10. âyet-i kerîmesi ile Ebû Bekr-i Sýddîk medh olunuyor. Ebû Bekrin muhârebe etmesi önce idi ki, Ebû Cehl, Resûlullah hazretlerine vurmak istedi. Ebû Bekr-i Sýddîk, Ebû Cehle mâni' oldu. - Alî, hiç kâfir olmadý. - Öyledir, lâkin, Allahü tebâreke ve teâlâ hiç kimsenin, îmânýný, Ebû Bekrin îmâný gibi medh etmedi. Meâl-i þerîfi (Muhâcir ve Ensârýn önce gelenlerinden Allahü teâlâ râzýdýr. Onlara Cennetde sonsuz ni'metler vardýr) olan Tevbe sûresi 31. âyetinde ve meâl-i þerîfi (Doðru haber ile gelen ve Ona inanan için Cennetde istedikleri herþey vardýr) olan Zümer sûresi 33. âyetinde, Allahü teâlâ, Ebû Bekr-i Sýddîkýn 'radýyallahü teâlâ anh' îmânýný medh etmekdedir. Her ne vakt ki, Resûlullah (s. a. v) vahy ile bir haber verse idi, kureyþ, yalan söylüyorsun derdi. Ebû Bekr-i Sýddîk hemen yetiþip, doðru söylüyorsun yâ Resûlallah, derdi. - Meâl-i þerîfi (Uhud gazâsýnda, þeytâna uyup, daðýlanlar) olan Ýmrân sûresi 155. âyetinde, Allahü teâlâ þikâyet etmiyor mu? - Âyet-i kerîmenin sonunu oku. Meâlen (Onlarýn bu kusûrlarýný afv etdim) buyuruyor. - Hazret-i Alînin dostluðu farzdýr. Kur'ân-ý azîmüþþânda, Þûrâ sûresinde, 23. âyetinde meâlen (Size islâmiyyeti bildirdiðim ve Cenneti müjdelediðim için, bir karþýlýk beklemiyorum. Yalnýz yakýným olanlarý seviniz) buyuruldu ki, bunlar, Alî, Fâtýma, Hasen ve Hüseyindir. - Ebû Bekre 'radýyallahü teâlâ anh' düâ etmek ve Onu sevmek farzdýr. Allahü teâlâ, Haþr sûresinde 10. âyetinde meâlen (Muhâcirlerden ve Ensârdan sonra, kýyâmete kadar gelen mü'minler, yâ Rabbî! Bizi afv et ve bizden önce gelen din kardeþlerimizi afv et derler) buyuruyor. Hüseynî tefsîrinde diyor ki; (Âlimler buyurdu ki, Eshâb-ý kirâmdan 'radýyallahü teâlâ anhüm ecma'în' birini sevmiyen kimse, bu âyetde bildirilen mü'minlerden olmaz. Bu düâdan mahrûm olur). - Resûlullah (s. a. v) (Hasen ve Hüseyn, Cennet gençlerinin üstünüdür. Babalarý dahâ üstündür) buyurmadý mý? - Ebû Bekr-i Sýddîk hakkýnda bundan iyisini buyurdu. Babam Muhammed Bâkýrdan iþitdim. Ceddim Ýmâm-ý Alî 'radýyallahü teâlâ anh' buyurdu ki, Resûlullahýn (s. a. v) huzûrunda idim. Baþka kimse yok idi. Ebû Bekr ile Ömer 'radýyallahü teâlâ anhüm ecma'în' geldi. Server-i âlem ve Seyyid-i veledi âdem (s. a. v): (Yâ Alî! Bu ikisi, Peygamberlerden baþka, Cennet erkeklerinin en üstünüdür. ) - Yâ Ca'fer! Âiþe mi üstündür. Fâtýma mý üstündür? - Âiþe (r. a) Resûlullah hazretlerinin zevcesi idi. Onunla berâber olur. Fâtýma (r. a) hazret-i Alînin zevcesi idi. Onunla berâber olur. Allahü teâlâ hazretlerinin gadabý ve la'neti o râfizî ve mübtedi' üzerine olsun ki, Resûlullah (s. a. v) hazretlerinin, mü'minlerin annesi olan ezvâc-ý tâhirâtýna (rýdvânullahi teâlâ aleyhinnâ ecma'în) ta'n eyler. - Âiþe Alî ile muhârebe etdi. Cennete girer mi? - Allahü teâlâ Ahzâb sûresi, 53. ayetinde meâlen; (Resûlullahý incitmeyiniz. Ondan sonra, zevcelerini nikâh ile hiç almayýnýz. Bunlarýn ikisi de büyük günâhdýr. ) buyuruyor. Beydâvî ve Hüseynî tefsîrlerinde diyor ki, bu âyet-i kerîme gösteriyor ki, Resûlullah (s. a. v) vefât etdikden sonra da, ona saygý göstermek için, zevcelerine saygý lâzýmdýr. - Ebû Bekrin hilâfetini, Kur'ân-ý azîmüþþânda bana göstermeðe kâdir misin? - Gösteririm. Hem Kur'ân-ý kerîmde, hem Tevrâtda ve hem de Ýncîlde gösterebilirim. Kur'ân-ý kerîmde olan þudur: En'âm sûresi 165. âyetinde meâlen; (Allahü teâlâ sizi yeryüzünde halîfe yapdý) buyuruldu. Nûr sûresi 55. âyetinde meâlen; (Îmân eden ve emrlerimi yapanlarýnýzý, yeryüzüne hâkim kýlacaðýmý söz veriyorum. Ýsrâîloðullarýný halîfe yapdýðým gibi, sizi de birbiriniz ardý-sýra halîfe yapacaðým) buyuruldu. Beydâvî ve Hüseynî diyor ki, bu âyet-i kerîme gaybdan haber verip, Kur'ân-ý kerîmin, Allahü teâlânýn kelâmý olduðunu ve dört halîfesinin 'radýyallahü teâlâ anhüm ecma'în' meþrû; haklý olduðunu göstermekdedir. Tevrâtda ve Ýncîlde, Feth sûresinin son âyetinde meâlen, (Resûlullah ve onunla birlikde olanlar, birbirlerini her zemân ve çok severler ve her zemân kâfirlere düþmân olurlar! ) bütün Eshâb bildirilmekde ve Ebû Bekrin þerefine iþâret edilmekdedir. Bu âyetin sonunda meâlen, (Eshâbýnýn misâlleri Tevrâtda ve Ýncîlde bildirildi) buyuruyor. Babam, ceddim Alî bin Ebî Tâlibden (r. a) ve onun da Resûlullah hazretlerinden bildirdiði hadîs-i þerîfde, (Allahü teâlâ, hiçbir Peygamberine vermediði kerâmetleri bana verir. Kýyâmetde mezârdan önce kalkarým. Allahü teâlâ dört halîfeni çaðýr, buyurur. Onlar kimdir, yâ Rabbî, derim. Ebû Bekrdir, buyurur. Yer yarýlýp, herkesden önce Ebû Bekr mezârdan çýkar. Sonra Ömer, sonra Osmân, sonra Alî kalkar) buyuruldu. Peygamberimiz (s. a. v) buyurdu: Ben yer þak olup, dýþarý gelenlerin evveli olurum. Allahü teâlâ bana kerâmetlerden verir. O nesne ki benden önce Nebîlerin bir ferdine vermemiþdir. Sonra Allahü teâlâ buyurur. Yâ Muhammed, yakýn getir o halîfeleri ki, senden sonra geldiler. Ben dedim, onlar kimlerdir. Buyurur, Ebû Bekr-i Sýddîk. Benden sonra yer þak olup, Ebû Bekr kabrden dýþarý gelenlerin evveli olur. Ýki hulle giydirirler. Tâ gelip, Arþ önünde durur. Ve hesâbýn az görürler. Ve arþ önünde ayak üzerine dururlar. Ondan bir münâdî seslenir; Ömer bin Hattâb 'radýyallahü teâlâ anh' nerededir. Onu getirirler. Cerâhetden kan revân olduðu hâlde gelir. Diye ki, yâ Ömer, bunu sana kim etmiþdir. Mugîre bin Þûbenin kölesi yapmýþdýr, der. Ona da buyururlar. Arþ önünde durur. Hesâbýný görürler. Ýki yeþil hulle giydirirler. Sonra Osmân 'radýyallahü teâlâ anh' hazretlerini getirirler. Damarlarýndan kan revân olduðu hâlde gelir. Derler ki, bunu sana kim yapdý. Der ki, filân yapdý. Arþ önünde durmasýný buyururlar. Hesâbý da kolay olur. Ýki yeþil hulle giydirirler. - Yâ Ca'fer, bunlar Kur'ân-ý azîmde var mýdýr. - Evet, okumadýn mý, Allahü teâlâ onlardan haber verdi. (Peygamberler ve bunlarýn þâhidleri, hesâb için getirilir! ) buyuruldu. [Zümer sûresi 69. cu âyet-i kerîmesi meâli]. Yâhud þehîdleri getirilir, denildi. Ya'nî Ebû Bekr ve Ömer ve Osmân ve Alîyi 'rýdvânullahi teâlâ aleyhim ecma'în' getirirler. - Yâ Ca'fer! Bu zemâna kadar ben onlarý sevmiyor idim. Þimdi piþmân oldum. Eðer tevbe edersem, Allahü teâlâ kabûl edermi? Ca'fer-i Sâdýk 'kuddise sirrehül'azîz' buyurdu ki, Çabuk tevbe et ki, se'âdetin alâmeti olsun. Eðer, Allahü teâlâ korusun, o i'tikâd üzere dünyâdan gitmiþ olsaydýn, senin dînin boþa giderdi. Kaynak: Menakýb-i Çihar Yar-i Güzin Ana Sayfa

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder