İnsan neden Allah’ı unutur?
Şeytanın vesveseleri, dünyaya bağlılık ve günah işlemek Allah’ı
unutmanın nedenlerindendir.
İnsan neden Allah’ı unutur?
Kısa Cevap: Şeytanın vesveseleri, dünyaya bağlılık ve günah işlemek
Allah’ı unutmanın nedenlerindendir. Buna karşılık namaz kılarak, Kurân
okuyarak, ayetler üzerinde tefekkür ederek, yine istidlal ve burhan ile
Allah’ı anmayı kalplerde canlı tutabiliriz. Allah’ı anmanın çeşitli
faydaları vardır, örneğin:
1-Allah’a hep itaat halinde olmak, Huzu içinde ve alçak gönüllü olmak,
3- İbadete karşı aşk duymak, 4- Huzur ve güven içinde olmak, 5- Kulun
Allah’a yönelmesi, 6- Allah’ın kuluna karşı sevgi ve muhabbet beslemesi…
Ayrıntılı
Cevap: Kurân’daki bazı ayetler, kafirler, fasıklar, müşrikler ve
dinsizlerin başlangıç (mebde’) ve sonlarını (mead) unuttukları için
Allah’ı da unuttuklarından söz etmektedir. Kurân bu konuda şöyle
buyuruyor: ‘Ve benzemeyin o kişilere ki Allah'ı unutmuşlar da o da,
kendilerini unutturmuştur onlara; onlardır, buyruktan çıkanların ta
kendileri.’[1] Bir başka ayette kâfirlerin şöyle dedikleri aktarılır:
‘Ve dediler ki: Yaşayış, ancak bu dünyadaki yaşayışımızdan ibarettir,
ölürüz ve diriliriz ve bizi zamandan başka bir şey öldürmez.’[2] Böyle
biri Allah’ı ve meadı unutmuştur. Yine şöyle buyurulmaktadır: ‘Şu güne
ulaşacağınızı unuttuğunuzdan dolayı tadın azabı, şüphe etmeyin ki biz de
unuttuk sizi ve tadın ebedi olarak azabı yaptıklarınıza karşılık.’[3]
Şu ayette de kâfirlere hitaben şöyle buyrulmaktadır: ‘…Siz nasıl bugüne
kavuşacağınızı unuttuysanız bugün de biz sizi unuttuk ve yurdunuz
ateştir ve size bir yardımcı da yoktur.’[4] Bu ayetlerden istifade
edilen noktalar şunlardır: 1- Unutmak sözcüğünün manasından Allah’a olan
marifetin fıtrî bir geçmişi olduğu, kafir, müşrik ve suçluların
maddiyata kapıldıkları için onu unuttukları istifade edilmektedir.
Allah-u Teâlâ unutmayı yalnızca müminler ya da ehl-i kitap için
kullanmamaktadır; başlangıç ve sonunu inkâr eden herkese unutma nispeti
vermekte ve ‘siz mebde (başlangıç) ve meadı unuttunuz.’ diye
buyurmaktadır. 2- Allah’ın unutması insanın kendisini unutmasına neden
olur. Çünkü Allah’ın unutması bir taraftan insanın maddi ve şehveti
lezzetlere dalmasına, yaratılış hedefini unutmasına ve sonuçta kıyamet
günü için ahiret azığını hazırlamaktan gafil olmasına neden olurken,
diğer taraftan O’nun yüce sıfatlarını unutmasına da neden olur. Zira
Allah, mutlak varlık, sonsuz ilim sahibi ve hiçbir şeye muhtaç
olmayandır; O’nun dışında olan her şey O’nun mukaddes zatına muhtaçtır.
İşte insan da buna dayanarak kendisini özgür ve ihtiyaçsız sayar ve
neticede insanî gerçeklik ve hüviyetini kaybeder.[5] 3- Bu ayetlerin
hepsi Allah’ın unutabileceğini gösterirken bütün insanların ona müptela
olabileceğini de göstermektedir. Kimi Müslümanların bile bazı şartlar
altında Allah’ı unuttukları görülmektedir. Bu unutmak bazen devamlı olup
tehlikeli boyuta ulaşmakta ve ahiret azabına sebep olmaktadır. Nitekim
Kurân buyuruyor: ‘Allah kalplerini, kulaklarını mühürlemiştir,
gözlerinde de perde var ve pek büyük azap onlaradır.’[6] Bazen de
unutmak geçicidir; burada Allah’a yönelmeye ve Allah’ı anma ruhunun
yeniden canlanıp insanın kurtulmasına ümit vardır. Kurân bu konuda da
şöyle buyuruyor: ‘Allah’tan çekinenler, Şeytan'ın bir vesvesesine
uğradılar mı düşünürler, bir de bakarsın ki doğru yolu görmüşler
bile.’[7] Allah’ı unutmanın nedenleri: 1- Şeytan Allah’ı unutmanın
önemli etkenlerinden biridir. Kurân şöyle buyurmaktadır: ‘Şeytan,
üstlerine saldırmıştır, üst olmuştur da onlara Allah'ı anmayı
unutturmuştur; onlardır Şeytan'ın fırkası; bilin ki şüphesiz Şeytan'ın
fırkası, ziyan edenlerin ta kendisidir.’[8] Şeytanın tek hedefi Allah’ın
insana verdiği sermayeyi ondan almaktır. Bu sermayeyi kaybeden kimse
kendisini de kaybeder. 2- Dünyaya bağlanmak Allah’ı unutmanın bir başka
önemli nedenidir; zira dünya çekiciliğiyle insanları kendisine
bağlamaktadır. Hz. Ali (a.s) buyuruyor: ‘Allah katında olan şeye
dünyadan kopmanın dışında bir şeyle ulaşılmaz.’[9] 3- Allah-u Teâlâ’ya
karşı günah işlemek, insanla Allah arasına çekilen bir perdedir. Günah
insanın Allah’ı ve yaratılışının başlangıcını unutmasına neden olarak
onu gaflete düşürür. İmam Rıza’dan (a.s) ‘Neden Allah perde
arkasındadır?’ diye sorulduğunda şöyle cevap buyurdular: ‘İnsanların
işlediği günahlardan dolayı.’[10] Bütün bunlara karşılık olarak kendimiz
ve başkalarının kalbinde Allah’ın yâdını canlı tutmamız gerekir.
Nitekim Allah-u Teâlâ şöyle buyuruyor: ‘Onlar, Allah'ı ayaktayken,
otururken ve yan üstü yatarken anarlar’[11] Allah’ı anmanın özel bir
şekli yoktur, mümkün olan her şekilde anılabilir. Bununla birlikte
dinimiz Allah’ı anmak için bazı amelleri de tavsiye etmiştir. Örneğin:
1- Namaz kılmak; Kurân bu konuda buyuruyor: ‘Beni anmak için namaz
kıl.’[12] 2- Kurân’la irtibat ve temas halinde olmak; Kurân buyuruyor:
‘Bunları, sana ayetlerimizden ve doğrulukla hükmeden Kur'an'dan
okuyoruz.’[13] 3- Gökler ve yerin üzerinde tefekkür etmek: ‘Göklerle
yeryüzünün yaratılışını düşünürler de Rabbimiz derler, bunları boş yere
yaratmadın, sen noksan sıfatlardan arısın, bizi ateşin azabından
koru.’[14] 4- İlahi sıfatlara yönelmek: ‘Doğu da Allah'ındır, batı da.
Artık nereye dönerseniz dönün, orada Allah'a dönmüş olursunuz. Şüphe yok
ki Allah'ın (lütfü, rahmeti) boldur, o her şeyi bilir.’[15] Allah her
yerde olduğu için nereye dönsen Allah ordadır. Netice olarak kendine
dikkat et ki hürmeti koruyabilesin. Allah’ı anmanın insan yaşamında
birçok hayır ve faydası vardır, örneğin: 1- Allah’ın emir ve yasaklarına
karşı itaatkâr olmak. 2- Hakkın, hakikatin ve Allah’ın zayıf kullarına
karşı huzu ve tevazu içinde olmak. 3- İbadete karşı aşk duymak. 4- Huzur
ve güven bulmak. 5- Allah, kuluna karşı sevgi ve muhabbet besler.
İnşallah bu hayırlar bize de nasip olur.
________________________________________
[1] - Haşr/19, Tövbe/67, Yasin/78
[2] - Casiye/24
[3] - Secde/14
[4] - Casiye/34
[5] - Tefsir-i Nümune, c.23, s.541
[6] - Bakara/7
[7] - A’raf/201, Al-i İmran/135
[8] - Mücadele/19
[9] - Nehc-ül Belağa’nın (Farsça) Tercümesi’nden, 193. Hutbe, s.286
[10] - Şeyh Saduk, et-Tevhid (Camiay-ı Müderrisin Yayınları-Kum, 1398
h.k (1357 h.ş)), .252
[11] - Al-i İmran/191
[12] - Ta-Ha/14
[13] - Al-i İmran/58
[14] - Al-i İmran/191
[15] - Bakara/115
|
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder