BURS

BURS

30 Mart 2012 Cuma

109. YÜZ DOKUZUNCU MEKTUP


 109. 

YÜZ DOKUZUNCU MEKTUP

Allah adamları "kaddesallahü teâlâ esrârehüm", kalb hastalıklarının ta- bîbleridir. Bâtın hastalıklarının giderilmesi, bu büyüklerin tedâvîsi ile olur. Bunların sözleri ilâcdır. Bakışları şifâdır. Onlarla berâber bulunan­lar kötü olmaz. Onlar Allah adamlarıdır. Onlarla yağmur yağdırılır. Onlar­la rızk gönderilir. Bâtın hastalıklarının en kötüsü ve kalb bozukluklarının başı, kalbin Hak teâlâdan başka şeylere bağlanmasıdır. Bu bağlılıkdan, büs­bütün kurtulmadıkça kalb selâmet bulamaz. Çünki Allahü teâlâ, hiçbir yer­de ortak istemez. Zümer sûresi üçüncü âyetinde meâlen, (Biliniz ki, Alla- hü teâlâ için olan din, yalnız Onun için olan hâlis dindir) buyuruldu. He­le, şerîki, ortağı dahâ üstün tutmak, hayâsızlığın, alçaklığın sonu olur. Al- lahü teâlâdan başka şeyleri, Ondan dahâ çok sevmek, Onun sevgisi hiç gi­bi kalmak, ne büyük hayâsızlıkdır! Hadîs-i şerîfde, (Hayâ, îmânın bir par­çasıdır) buyuruldu ki, bu hayâ bildirilmekdedir.
Kalbin hastalıkdan kurtulmasının, ya'nî Hak teâlâdan başka şeylere bağlılığı kalmamasının alâmeti, işâreti, kalbin mâ'sivâyı büsbütün unutma­sıdır. Hiçbirşeyi hâtırlayamamasıdır. Birşeyi düşünmek için zorlansa, hiç düşünemez. Böyle bir kalbin herhangi bir şeye bağlılığı olamaz. Allah adamları, ya'nî Velîler "kaddesallahü teâlâ esrârehüm", kalbin bu hâline (Fenâ) demişdir. Bu yolda birinci adım budur. Sonsuz olan nûrların görün­mesi ve ma'rifetlerin, hikmetlerin gelmesi, bu zemân başlar. Fenâya kavuş­madıkça, hiçbirşey ele geçemez. Fârisî beyt tercemesi:

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder