BURS

BURS

29 Mart 2012 Perşembe

65. ATMIŞ BEŞİNCİ MEKTUP


 65. 

ATMIŞ BEŞİNCİ MEKTUP

Bu mektûb, Hân-ı a'zama yazılmışdır. Müslimânlığın bugünkü hâline ve müslimânların çekdiği sıkıntılara teessüf etmekdedir:
Allahü teâlâ kuvvetinizi artdırsın. Onun dînini yükseltmek için, din düşmanları ile olan mücâdelelerinizde yardımcınız olsun. Muhbir-i sâdık "aleyhi ve alâ âlihi minessalevâti efdalühâ ve minetteslîmâti ekmelühâ" bu­yurdu ki: (İslâmiyyet garib, kimsesiz olarak başladı. Son zemânlarda, baş­ladığı gibi, garib olarak geri döner. Garib olan müslimânlara müjdeler ol­sun!). Bundan önceki hükûmet zemânında [Ekber şâh zemânında] müs- limânlar, o kadar garîb olmuşdu ki, kâfirler, açıkça müslimânlığı kötülüyor, müslimânlarla alay ediyorlardı. Dinsizliklerini, ahlâksızlıklarını, sıkılma­dan açıklıyordu. Çarşıda, pazarda kâfirleri ve dinsizliği övüyorlardı. Müs- limânların, Allahü teâlânın emrlerinden birçoklarını yapması, [söylemesi ve yazması] yasak edilmişdi. İbâdet edenler, islâmiyyete uyanlar ayblanı- yor ve kötüleniyordu. Fârisî beyt tercemesi:
Sübhânallah! Yâ Rabbî, sana hamd ederim! (İslâmiyyet kılıncın al­tındadır) buyuruldu. Bu şerefli dînin parlaklığı, hükûmet reîslerine bağ­lı kılındı. Hâlbuki iş tersine dönmüş, devlet, hükûmet, islâmiyyeti yıkma­ğa uğraşıyordu. Bu hâle yazıklar olsun, teessüfler olsun, pişmânlıklar ol­sun! Sizin mubârek varlığınızı, cenâb-ı Hakkın büyük ni'meti biliyoruz. Din düşmanlarının hücûmları karşısında, perîşan olan mü'minleri kanadı altın­da koruyacak, sizden başka bir kahraman bilmiyoruz. Allahü teâlâ sevgi­li Peygamberi ve Onun Ehl-i beyti "aleyhi ve aleyhimüssalevâtü vetteslî- mât vettehıyyât velberekât" hurmetine, kuvvetinizi artdırsın! Yardımcı­nız olsun! Hadîs-i şerîfde buyuruldu ki: (Bir kimseye deli denmedikçe, onun imânı temâm olmaz!). Bu zemânda, islâm sevgisinin, islâm gayretinin alâmeti olan, bu cünûn [delilik], sizin temiz rûhunuzda görülmekdedir. Bu ni'meti veren, Allahü teâlâya hamd olsun! Bugün, öyle bir gündür ki, az bir hareket, [bir söz, bir yazı] hemen kabûl olunup pekçok sevâb verilir. Eshâb-ı Kehfin "rahmetullahi teâlâ aleyhim", bu kadar kıymet ve şöhret kazanmasının sebebi, yalnız hicret etmeleri idi. Düşman saldırdığı ze- mân, suvârîlerin az bir hareketi, çok kıymetli olur. Sulh zemânında, pek ince, güç ta'lîmleri, bu kıymeti alamaz. Bugün sizin, söz ile yapdığınız ci- hâd, cihâd-ı ekberdir. Size nasîb olan bu ni'metin kıymetini biliniz. Var kuv­vetiniz ile, din düşmânlarını rezîl edip, [islâmiyyetin emrlerinin yapılma­sına, harâmların çirkinliğinin, zararlarının anlaşılarak kaçınılmasına], hakkı söylemeğe çalışınız! Bu söz ile [ve kalem ile] olan cihâdı, [top ile] kılınç ile olan cihâddan dahâ kârlı biliniz! Bizim gibi eli yazmaz, dili söy­lemez zevallılar, bu ni'metden mahrûmuz.
Arabî beyt tercemesi:
Fârisî beyt tercemesi:
Hâce-i Ahrâr [Ubeydüllah-i Taşkendî] "kuddise sirruh"[1] buyurdu ki, (Eğer şeyhlik yapsaydım, hiçbir şeyh, bir yerde, bir mürîd bulamazdı. Fe- kat, bana başka vazîfe verildi. O vazîfe de, islâmiyyeti yaymak ve islâmiy- yeti kuvvetlendirmekdir). Bunun için, sultânlara, [devlet reîslerine, meb'ûs- lara] gidip nasîhat verirdi. Te'sîrli sözleri ile, hepsini doğru yola getirirdi. Onlar vâsıtası ile, islâmiyyeti yayardı. Allahü teâlâ, büyüklerimize olan sev­giniz ve saygınız hurmetine, sözlerinize te'sîr ihsân etmiş, dîne olan bağlı­lığınızı, arkadaşlarınıza heybetli olarak göstermişdir. O hâlde, hiç olmaz­sa, müslimânlar arasına yayılmış, âdet hâline gelmiş olan, kâfirlerin âdet­lerinin [bayramları, noel geceleri, dansları, baloları, erkek-kadın bir ara­da oturmaları] müslimânlar arasından kaldırılması için çalışmanızı, müsli- mân evlâdlarını kâfirlere mahsûs olan, bu gibi çirkin şeylerden korumanı­zı istirhâm ederim. Allahü teâlâ, bizim tarafımızdan ve bütün müslimânlar tarafından size bol bol mükâfât versin! Bundan önceki hükûmet zemânın- da, islâmiyyete karşı, açıkca düşmanlık vardı. Şimdi, böyle düşmanlık, öy­le kin ve inâd görülmiyor. Ba'zı kusûrlar varsa da, inâd ile değil, bilinme­diği içindir. Bugün müslimânlar da, kâfirler gibi serbest konuşabilmekde, onlardaki hürriyyete kavuşmakdadır. Kâfirlerin kazanmaması, eski kin ve düşmanlığın başımıza gelmemesi, müslimânların zulm ve işkenceye düşmemesi için, düâ edelim ve uyanalım. Din düşmanlarına fırsat vermi- yelim. Fârisî mısra' tercemesi:
Allahü teâlâ, bizi ve sizi, Peygamberlerin efendisinin "aleyhi ve alâ âli- hissalevât" yolundan ayırmasın! Fakîr, ânî bir yolculukla, buraya geldim. Size haber vermeden, birkaç hâtıra yazıp bırakmadan ve kalbimdeki, si­ze karşı olan sevgiyi bildirmeden, ayrılmak istemedim. Peygamberimiz "aleyhissalâtü vesselâm" buyurdu ki: (Bir kimse, din kardeşini seviyorsa, sevdiğini ona bildirsin!). Size ve doğru yolda bulunanların hepsine selâm olsun!
[Şimdi, her dildeki kitâblarımız (Internet) vâsıtası ile bütün dünyâya yayılmakdadır. Allahü teâlânın bu ni'metine ne kadar şükr etsek azdır.]


[1] Ekber şâh, Celâleddîn Muhammed 1014 [m. 1605] de Agrada öldü.
[1] Ubeydüllah-i Ahrâr 895 [m. 1490] de Semerkandda vefât etdi.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder